Genel olarak insanların peşinden koştuğu, küçükte olsa elde etmek için taklalar attığı, insanların hakkına girdiği makam ile ilgili aşağıdaki Ayet-i Kerime ve Hadis-i Şerifleri görünce “Ateşten Gömlek” nitelemesinin bile çok hafif kaldığını göreceğiz.
Bu makam denen şey ateşten gömlekse insanlar niye peşinden koşuşuyor sorusunu pek tabiki sorabilirsiniz.
İlim ehli bir zat; şeytan, nefis, kötü arkadaş insanı, “şehvet, para ve makamla” yoldan çıkarır demişti.
Ne kadar da isabetli bir tespit olduğunu insan azıcık düşününce daha iyi anlayabiliyor.
Bu yazımda ağırlıklı olarak makam sahibi olmanın mesuliyeti üzerinde durmaya çalışacağım.
Makamın en önemli özelliği küçük veya büyük bir topluluğa yani maiyetinde olanlara hükmetmek, daha kabul edilir tanımla idare etmek, yönetmektir.
İdare etmek hele hele emri altındakilere adaletle hükmetmek çok zordur ki, idareciliğin sorumluluğu bu nedenle pek büyüktür.
Adaletle yönetmeyen idarecilerin her adaletsiz uygulaması zulümdür. Zulüm ise Allah(cc) katında çok büyük günahtır.
Peygamber Efendimiz(s.a.v.) aşağıda yer alan Hadis-i Şeriflerde zalim yöneticilerin karşılaşacağı felaketlerle ilgili açıklamalarda bulunmaktadır.
Kendini Müslüman tanımlayıp da Efendimiz(s.a.v.)’in ikazlarına dikkat etmeyen idarecilerin vay haline!
Peygamber Efendimiz hz. Muhammed(s.a.v.);
“Allahü teâlânın en sevmediği kimse zalim idarecidir.” (Tirmizi)
“Kıyamette, insanlar arasında en çok azap görecek kimse, zalim idarecidir.” (Taberani)
“Âdil olmayan âmir, yüzüstü Cehenneme atılır.” (Hakim)
“On kişiye âmirlik eden kıyamette, elleri bağlı olarak getirilir. Âdilse kurtulur, değilse zulmü yüzünden helak olur.) (Taberani)
“Hiç kimse yoktur ki, on kişiye âmir olsun da kıyamette idare ettiği kimseler arasında hüküm verilinceye kadar elleri bağlı olmasın!” (Taberani)
“Cehenneme girecek ilk üç sınıf insandan biri zalim âmirdir.”(İbni Hibban)
“Halkın işlerini üstlenip de onlara güçlük çıkarana lanet olsun!” (Ebu Avane)
“Siz âmir olmaya düşkünsünüz. Halbuki, hakkını gözetenler hariç, âmirlik, kıyamette pişmanlıktır.” (Buhari)
“Âmirliğin başı da sonu da pişmanlıktır, kıyamette de azaptır.” (Beyheki)
“Herhangi bir idareci olmadan ölmek, elbette senin için kurtuluştur”(Ebu Davud)
“Ey Abdurrahman, âmirlik isteme! Eğer sen istemeden bir makama getirilirsen, Allahü teâlâ yardımcın olur. Eğer kendi arzunla âmir olursan, Allahü teâlânın yardımından mahrum kalabilirsin.” (Hakim)
Yukarıda yer alan Hadis-i Şerifleri okuyup içi titremeyen amir ve amir olma hevesinde olanların aklından zoru var demektir.
Elbette ki, bu kadar mesuliyetli bir işi hakkıyla yerine getirmekte elbette ki çok kıymetli olup yöneticilik verilecek kişiler bu vasıflara haiz olmalıdır.
Küçük veya büyük hangi makamda olursa bütün yöneticiler emri altında olanlara ne kadar zor olursa olsun adaletle davranmak zorundadır.
Allah(c.c.) Hz. Dâvud (a.s.)´a:
"Ey Dâvud! Biz seni yeryüzünde halife yaptık. O halde insanlar arasında hak ve adaletle hükmet. Hevâ ve hevesine uyma, yoksa bu seni, Allah´ın yolundan saptırır. Doğrusu, Allah´ın yolundan sapanlara, hesap gününü unutmalarına karşılık çetin bir azap vardır." buyurmaktadır. (Sâd, 38/28)
Peygamber Efendimiz(s.a.v.);
"Kıyamet günü, insanların Allah´a en sevgilisi ve meclis bakımından en yakını adil imam (devlet reisi), Allah´ın en sevmediği ve meclis bakımından en uzağı zalim imamdır." buyurur. (Tirmizî, Ahkâm, 4)
En aşağıdan en tepeye kadar bütün yönetim kademelerinde bulunan kişiler bir gününü ayırarak yukarıda yer alan Ayet-i Kerime ve Hadis-i Şerifler ışığında düşünmeli ve neticesinde pişmanlık duyup duymadığının muhasebesini yapmalıdır.