Ülkemizin güvenliği için yapılan “Barış Pınarı” harekatına destek açıklamalarının yanında Arap Birliği gibi emperyalist güdümlü örgütlerden de kınama gelmiştir.
Alınan bu kınama kararı ülkemiz insanını haklı olarak kızdırmış ve aşırı tepkisine de neden olmuştur.
Tepkileri bir noktaya kadar makul görmekle birlikte bu durumu fırsat bilen kesimlerce Arap Birliği’nin kınaması sanki tüm “ÜMMETİN” ve “ARAPLARIN” kınamasıymış gibi kamuoyuna sunulmasını samimiyetten uzak ve kasıtlı buluyorum.
Tepkilerimizi ortaya koyarken mecrasının dışına çıkarmadan muhatabı üzerinden yapılmasının daha insaflı olacağını düşünüyorum. Bu karar Arap Birliğine bağlı ülkelerin halkını bağlamaz ve halkların büyük çoğunluğunun ülkemize destek yönünde olduğuna inanıyorum.
Sınır harekatımıza Macaristan’ın destek vermesini takdir etmeme ve Arap Birliğinin bu davranışını nefretle kınamama rağmen “Ümmetin tamamı bir Macaristan etmedi” gibi değerlendirmelerin maksadını aştığını da düşünmüyor değilim. Niyeti halis olup da derinliğine düşünmeden bu tür tepkilere alet olanlara da üzülüyorum.
Kaldı ki, içinde Arap ve diğer Müslüman ülkelerinde olduğu birçok ülkeden destek açıklamaları da gelmiş, gelmektedir. Ayrıca, askerimizle birlikte harekata katılan Suriye Milli Ordusu’nda Araplarında olduğunu yok sayamayız.
Önceki gün şehit olan 8 askerimizden 3’ü Suriye Milli Ordusundan olduğu unutulmamalı!
-Allah(cc) aşkına kasıtlı değilsek bunları nasıl görmezden gelebiliyoruz?
En önemlisi Ümmet, Araplardan müteşekkil bir topluluk olmayıp Türk, Arap, Kürt, Alman, Rus, Çin, Japon, Uganda vs hangi milletten olursa olsun tüm Müslümanlardan oluşan bir birliktir.
Arap Ülkelerini idare edenlerin kimlerin iradesiyle idare olunduklarını hepimiz gayet iyi biliyoruz. Emperyalist uşağı Arap Birliğinin aldığı kınama kararının kendi iradelerinin dışında alındığını düşündüğüm için çokta dikkate almıyorum; ancak, bundan kaynaklı Arapların aşağılanmasını da insani ve İslami bulmuyorum.
Bu önyargılı yaklaşımlar sorunların çözümüne hiç bir katkı yapmadığı gibi bilakis bu ülkelerin halklarını da incitmektedir. Biz bölge halkları arasında bütünlüğü sağlayamadığımız müddetçe emperyalist caniler kan dökmeye ve döktürmeye devam edeceklerdir.
Nasıl Mekke-i Mükerrem ve Medine Münevvere’yi Kudüs, Şam, Bağdat, Halep, Diyarbakır, Urfa, Konya ve İstanbul’dan ayrı düşünemiyorsak Müslüman halkları da bir birinden ayrı düşünemeyiz.
Emperyalistlerin yaptığı zulmü görmeyen veya görmek istemeyen kesimlerin Ortadoğu’da yaşananları bahane ederek Araplara karşı aşağılayıcı sözlerinin ümmet arasına fitne sokmak amaçlı olduğu gerçeğini göz ardı edemeyiz.
Bu aşağılama faaliyetleri sadece günümüzde değil; son yüz yılda sürekli yapılagelmiş ve ümmet bütünlüğüne büyük zarar vermiştir.
Dün olduğu gibi bugünde bunun altında yatan asıl gerçek, Arap ırkını kötülemenin ötesinde Müslümanları dolayısıyla Müslümanlığı kötülemektir.
Dinimiz İslam hangi dil ve ırktan olursa olsun bütün Müslümanların kardeş olduğunu bize emreder.
Peygamber Efendimiz(sav); “Müslümanlar kardeştir. Takva hali hariç, kimsenin kimseye üstünlüğü yoktur” buyurmaktadır.
Yüce Rabb’imiz, “Ey insanlar; sizi, bir erkekle bir kadından yarattık. Bir birinizle tanışmanız için milletlere ve kabilelere ayırdık. Allah indinde en üstününüz, takvada en ileri olanınızdır”(Hucurat13) buyurmaktadır.
Her kavmin içerisinde inananlar, inanmayanlar; iyiler ve kötüler olup hiçbir toplumu ne tümden iyi ne de tümden kötü olarak nitelendiremeyiz.
Araba küfretmek, hakaret etmek bir Müslümana yakışmaz; çünkü, âlemlere rahmet benim Peygamberim Hz. Muhammed(sav) Arap’tır.
Arap olan Ebu Cehil, Ebu Leheb ve diğer İslam düşmanlarına duyduğum nefret çok büyük olmakla birlikte Peygamber Efendimiz(sav)’e duyduğum sınırsız sevgiden dolayı ARAPLARI seviyorum.
Efendimiz(sav); “Üç hasletten dolayı Arabı seviniz; çünkü, ben Arabım; Kur’an-ı Kerim Arapça olarak nazil olmuştur; Cennet ehlinin konuştuğu dil Arapçadır” buyurmaktadır.
Sevginin ve nefretin ölçüsü; Allah(cc) ve Resulü(sav)’nün sevdiklerini sevmek; sevmediklerini sevmemektir.
İşte bundan dolayı bu yazıyı kaleme alarak Müslümanları ikaz etme vazifemi yerine getirmeye çalışıyorum. Çaba bizden inayet Allah(CC)’tan.