Bugün yine sizlerden gelenlerle, gördüklerimiz ile o konulara küçük, küçük de kendimiz dokunuşlar yaparak birlikte olacağız inşallah.
İnsanoğlu bu. Havalar soğur “donduk, perişanız” diye feryat ederiz. Havalar ısınır “Yandık, bittik, eridik” deriz. Yani sonuçta insanız kolay kolay memnun olmayız. Kısa süreli memnuniyetlerin ardından da başlarız yeni yeni şeyler istemeye. Yani bu sizin bizim ya da falancanın kusuru değil.
Önce insanoğlu olarak biz buyuz. Çok acı ama gerçek bu.
İki; iyice azdık. Sabretmeyi unuttuk. Şükretmeyi unuttuk. Öyle bir hal aldık ki hiçbir şeyden memnun olmaz durumdayız. Kendi halimize şükretmek için bizden daha zor ve kötü durumda olanlara bakmak yerine rüyamızda görsek inanmayacağımız insanlarla bilmem ne yarışına girer olduk.
Böyle olunca da mutsuz bir millet olup çıktık.
Hafta başından buyana gazetemizin ve bizim şahsi maillerimize mesajlarımıza gelen notlardan 4 tanesinden en az iki tanesi belediye otobüslerinin içinde klimaların çalışmaması, aşırı sıcak ve insanların rahatsız olmaları.
Şimdi bu durumdan şikâyetçi olan vatandaşlarımız haklı mı?
Evet, hem de yüzde yüz haklı.
Bir dünya ülkesi olan Türkiye’nin en güzel ve en başarılı belediyelerinin otobüslerinin hali bizim eskiden 40 yıl önceki Hadim otobüsleri gibi.
Peki, bu sıcakta klimalarının çalışmadığı belediye otobüsünde insanlar ayakta birbirinin omzunda iken halimize şükredilebilir mi?
Evet edilebilir. Neden edilmesin ki?
Demek ki, sağlımız yerimizde iki ayağımız sağlam ve güçlüyüz ki ayakta durabiliyoruz. Demek ki ciğerlerimiz ve kalbimiz sağlam ki o havasızlıkta bunalsak da hem biniyoruz hem de ineceğimiz yere kadar gidebiliyoruz.
…………..
Bunun gibi belediye otobüslerinde şu aşırı sıcak günlerin yaşandığı saatlerde klimasızlıktan şikayet edilebilir mi? Edilir.
Ama halimize şükredebilir miyiz? Evet, hem de şükürler olsun çok iyi durumdayız da diyebiliriz.
Vallahi ben de bunalsam da kızsam da, dahası çok kızsam da önce sağ ve sağlıklı özgür ve hür olduğum için 24 saat halime şükrediyorum. Sonra da diyorum ki “Allah aşkına Konya’da yaz; yaz olsa kaç gün sürer ki?”
Belediyelerimizin şu anda bu otobüsleri bizim gönlümüze göre yapma şansı yüzde 0.
Hadi diyelim ki yaptılar (Çok büyük bir hayal. Hayal dahi olamaz bu konu) Bu israfın parasını, ceremesini kim ödeyecek?
Tabii ki siz ve biz.
O zaman gelin şu anda bana kızdığınızı da biliyorum ama halimize şükredelim. Yarın bugünleri de arar hale gelmeyelim.
İŞTE DİYANETTE DOĞRU SESE KULAK
VEREN GÜZEL İNSANLAR DA VAR
29 Haziran günü İÇTEN YANMALI MOTOR GİBİYİZ başlıklı yazımızın bir bölümünde;
“VALLAHİ BEN DEMİYORUM FİKRET ABİM DİYOR” demişiz ve
“Bizim sıkı takipçilerimizden Konya sevdalısı gerçekten de inançlarını adam gibi yaşamaya çalışan bir abimizdir Fikret ……….. abi. Arada bir onun bizimle paylaştıklarını da köşemizde yazarız. Mesela ben yakın zamana kadar cezaevindeki mahkûmlarımız için KADER MAHKÛMLARI derdim. Ama bir bayram arifesinde Fikret abim bu duruma öyle bir yaklaştı ki o günden bu güne hiç o cümleyi kullanmadım.
- abi ben yazsam taşlanacağım bir konuyu üşenmeden fotoğraflayarak ve de oldukça iddialı bir şekilde hissettiği gibi yazmış. Biz de Fikret abinin bizimle paylaştığı fotoğraflardan sadece birisi ve kendisinin yazdıklarını da olduğu gibi yetkililere aktarıyoruz.
“Uğur abim selamlar. Hadi RAMAZAN ayında iftar ve teravih sonuna kadar ışıklandırmayı anladım da sair zamanlarda sabahlara kadar yanan bu ışıklar neyin nesi? Enerjiyi sokaktan mı süpürüyoruz?
İSRAFIN HARAM OLDUĞU bir dinin camisi israf yaparak kötü örnek oluyor. Enerji bedava olsa bile böyle yapılmaz. Akarsudan bile abdest alırken bile israf edilmemesini öğreten bir dinin merkezi böyle mi olmalı? Sokak aydınlatma lambaları bile ortalık az aydınlandı mı otomatik kapanıyor. YİYİNİZ İÇİNİZ İSRAF ETMEYİNİZ bizim dinimizin esaslarından değilmiş gibi davranamayız. Asli, hayati ihtiyaçlarda bile böyleyken gerisini siz söyleyin.
Hatırlatayım dedim. Belki sesimizi bir duyan olur. Vesselam.
Neyin reklamını yapıyoruz anlamadım? Gayrimüslim bir ülkedeyiz de onlara nispet mi yapıyoruz? Gösterişten öleceğiz yahu.
Maun suresini okumazlar mı?
GÖSTERİŞ için namaz kılanlara VEYL OLSUN, KAHROLSUN diyor ALLAH. Namaz kılanlara söylüyor bunu. Niye Allah rızası için kılmadıkları için. Kimi razı etmeye uğraştıklarına dikkat etmeli insanlar.
Canım yanıyor be Uğur abim.
Aklın eriyor, gücün yetmiyor. Çok zor bir durum?
İçten yanmalı MOTOR gibiyiz.
Hem fiili, hem kavli DUA.
Nimetleri kaybetmeden kıymeti anlaşılmıyor. Sıradanlaşıyor hissedilmiyor. Doğumevinde her gün çocuk doğuyor gayet sıradan gibi. Lakin olmayınca on yıl uğraşıp da sahip çocuk sahibi olamayanlar biliyor nimetin kıymetini.
Ortayı fareler basmayınca kedinin kıymeti ve ne iş yaptığı anlaşılmıyor, gayet sıradan sanıyorlar. VESSELÂM.
Biraz NADASA BIRAKMAK LAZIMMIŞ bazı şeyleri”….
Diyen abim önceki gün akşam önce şu fotoğrafları bizimle paylaşıyor ve ardından da şöyle diyordu;
“Uğur abim selamlar, geçen ki yazıdan sonra sağduyulu birileri herhalde sesimizi duydular ve sabahlara kadar boşa yanan lambalar kontrol altına alındı. İsraftan kurtulmuş oldu.
Diğer yerlerde böyledir İNŞALLAH. Sabah ve yatsı görüntüleri ektedir.
Selamlar...
……………
Biz de böyle bir israfa dikkat çekerek bizleri uyaran Fikret abimize hem de Diyanetin ve camilerimizin duyarlı yöneticilerine teşekkür ederiz.
RESMİ KURUMLARDA TATİLE ÇIKAN
PERSONEL SAYISI ARTMIŞ OLABİLİR
Pazartesi günü bir bayan okurumuz saat 12.20 sularında önce şu fotoğraf karelerini bize gönderdikten sonra;
Ve kısaca da durumu şöyle özetliyordu;
“Uğur Bey Türk Telekom’dan şikâyetimiz var. Burada o kadar insan var, sıranın gelmesini bekliyoruz, fotoğraflarını çektim. Sadece birini çekemedim. Şu anda 6 masa boş çalışıyor (!)…”
…………
O gün bayan okurumuzu sakinleştirdik. Okurumuz dün yine durumu bize hatırlattı. Biz de yazıyoruz. Belki de bu aylarda resmi kurumlarda tatile çıkan personel sayısı artmış olabilir diye düşünüyoruz.
ŞEHRİ VE BİZLERİ YÖNETEN DEĞERLİ
BÜYÜKLERİM SOSYAL MEDYA BU İŞTE
Salı günü akşam saatleri. Dışarıda bir yerlerdeyim yine. Saatte 23.30 suları. Bizim Yazı işleri Müdürümüz Hüseyin Altay önce arka arkaya şunları gönderdi;
………..
Müdür bunun gibi onlarca sosyal medya paylaşımı attı. Allah var ya o saatlerde müdürü salladım. Sosyal medyada yazılanları da kaale almadım. Ama bizim müdür de uyanık, hemen durumu anladı ki bu kez telefonla aradı ve
“Abi galiba müsait değilsin telefonda gönderdiklerime bakmadın. Sancak Mahallesinde büyük bir olay ya da operasyon var. Polisler, ambülanslar, itfaiye araçları hatta helikopterler uçuyormuş. Kulağına gelen bir şey olursa haberleşelim…”
“Tamam müdürüm” dedik birkaç yeri aradım. Aradığımız yerler isimler tabi ki koca koca adamlardı. Bu insanları gecenin bir vakti arayıp “Abi, Sancak’ta ne oluyor?” diye soruyorduk. Tabii onlara bizden önce soranlar da olmuş ki gülüyorlardı ve son derece rahat idiler. Hatta dalga geçiyorlardı.
Olayın aslını öğrenince biz de güldük hatta sonra da bir güzel sövdük.
Vatandaşın biri gece vakti mangal yakar. Terasında, çatısında. Dumanı gören itfaiyeyi arar çatı yanıyor diye. İtfaiye çatı yanıyor ihbarıyla haklı olarak alarma geçiyor üç itfaiye aracı sirenlerle yola dökülür. Tabii ki polis ekipleri de. Bu arada bir askeri helikopter de rutin gece uçuşu yapmaktadır ve o bölgede görülür.
Yani…
Yani vatandaşın çatısında yaktığı mangal ateşinin dumanı sosyal medya da yayıla yayıla hava destekli terör olayına dönüşür.
Vay benim şehrimin güzel insanları vay.
Geçen gün iletişim konusunda uzman bir profesör hocam ile sosyal medyayı konuşuyoruz. Epey de bir süre tartıştık. “Sosyal medyanın gücüne tamam da hocam burası linç meydanı insanların aslanların önüne atıldığı vahşi arena gibi” deyince koca profesör güldü “Uğur Bey arena olsa halimize şükredelim. Burası Allah korusun kerhane gibi. Düşen iflah olmaz…”
……………..
Sözüm burada ülkemizi ve şehrimizi yöneten AK Partili yöneticilere. Bakın yönettiğiniz insanlar için en kolay en basit hatta en ucuz ve de hızlı bir mecra bu sosyal medya. Amenna.
Yalnızzzzzzzzz demedi demeyin.
Allah hiç birinizi ve hiç birimizi buraya düşürmesin. Yani men dakka dukka.
GÜNÜN OKKALI SÖZÜ
Kadın, seçtiği erkekle değerini, erkek, seçtiği kadınla karakterini belirler...
NE ZAMAN ADAM OLURUZ?
Şefik Can Caddesi’nde seyir halinde yan yana gitmekte olan iki ayrı motorlu gruptaki gençler birbirlerine pet su şişelerini atıp tutarak hem kendilerinin hem de yolu kapatarak arkalarından gelmekte olan araç sürücülerinin mal ve can güvenliklerini riske atmadıkları zaman daha iyi ADAM oluruz.