Mart, sadece dert ayı değil artık, karşılıklı restleşmelerin yaşandığı bir restleşme ayı olarak dünyamıza merhaba dedi. Restleşme Ukrayna-Rusya arasında….Restleşme Rusya ile Avrupa arasında…Hatta daha da fazlası var!
Ambargolu bir restleşme sürüp gidiyor.
Herkesin elinde değişik kozlar var!
Kozlar öne sürüldükçe kilitlenmeyen yer kalmayacak!
En başta insan hayatı!
Savaş tamtamları sona erdiğinde ise enkazın altında kimlerin kaldığı ortaya çıkacak!
Olan yine mazlumlara, çaresizlere, günahsızlara, en çokta çocuklara olacak!
Ortalık daha şimdiden toz duman. Göz gözü görmüyor! Laf çok. Yorum çok. Mikrofonu kapan, görüşü nedir diye sorulan döktürüyor!
Ukrayna da korku devam ediyor, açlık devam ediyor, ölüm kol geziyor. Şehirler kendini savunurken restleşmeler devam ediyor!
Tartışmaların odağında bu savaş mı, işgal mi diye bir soru var!
Nedir işgal?
Savaşı, zorbalığı, zulmü ve zalimliği şirin göstermek mi?
Dünyanın niyeti, her zaman olduğu gibi olaya müdahil olmak değil! Konuşmak, görüşünü beyan etmek, lafla olaylara yön vermek ve olayın içine olabilecek en tehlikesiz bir biçimde lafla girmek!
Konuşmak denen kavram iyi hoşta;
Açlığa faydası var mı? Ölümlere engel mi? Ateşkesi sağlıyor mu? İşgalin önünü kesiyor mu? Tankları, füzeleri durduruyor mu?
*****
Resti çeken, resti gören, restine rest diye basıyor tetiğe, dokunuyor düğmeye…Savaşın restleşmesi böyle bir şey…Mart ayı, restleşme ayı oldu derken, dikkat çektiğimiz nokta, bu nokta! Rest çekmelerde reste rest olur! Çekilen rest görülür! Rest çekenler gerilir! Ve herkes açar elini…
Savaşın içinde ölüm var, yokluk var, kıtlık var, yıkım var, ardı ardına gelen ekonomik dalgalar var, tsunamiler var, öncü ve artçı depremler var, yangınlar var!
Ve kaldırılması bir hayli zor enkazlar var!
Mart ayı bu anlatmaya çalıştığımız enkaza hazır ol dünya demeye daha ilk günden başladı!
Rusya’ya karşı yaptırım noktasında ellerindeki bütün kozları sahaya süren Avrupa’ya karşı, Rusya’da doğalgaz kozunu sahaya sürdü ve rest dedi.
Dünya kartlarını yeniden karmaya başladı.
Mart masası, öyle bir masa ki, bu masadan zaferle ayrılmak kolay değil!
Kazananı olmayan, ancak yine de ders alınamayacak, çıkarılmayacak olan bir masa…
Resmi rakamlarla açıklanan can kayıpları az değil!
Yıkılan şehirler! Yaşanan travmalar! Yapılan tehditler, hür dünyanın aczi….
Geliyorum, geleceğim diyene kadar yaşananlar, yine içler acısı!
*****
Ukrayna Rusya’ya karşı koyuyor. 1955 yılında Rus tanklarıyla ezilen, isyanı acımasızca bastırılan Macaristan’ın dramını ne dünya ne de Avrupa unutmadı!
Ukraynalılar ve Ukrayna şehirleri, Rusların beklemediği bir direnişle Rusları püskürtüyorlar!
Savaşla ilgili olarak, savaş suçu işleniyor, işlendi gibi kelimeler edebiyat parçalamaktan başka bir şey değil. Rusya Kiev ve Harkov’u füzelerle vuruyor.
Ukrayna’yı küçük parçalara böle-böle hedefine ilerleyen Rusya’dan daha önce işgal ettiği Kırımdan ve Donbas’tan çıkmasını isteyen Ukrayna ne ölçüde başarılı olacak, Rusya ne yapacak onu Mart ayının ilerleyen günlerinde göreceğiz.
Bu masanın mağlupları kadar mağdurları var, hatta mağduriyet konusunun önü açık!
Restleşme ve meydan okumalar ağır faturalar ortaya çıkarıyor!
Bu faturaların görünmeyeni, bilinmeyeni, en azından şimdilik dile getirilmeyeni doğalgaz ve buğday….
Bu iki önemli konu, yanına turizmi de eklemeye kalkarsa 2022 yılının bahar ayında açması beklenen umut çiçekleri açsa da, bize bir faydası dokunmayacak!
Savaş karşılıklı restleşmelerle sürüp giderken, Rusya elindeki doğalgaz kartını açtı ve resti çekti. Avrupa, Rus doğalgazı olmadan yapamıyor. Alternatif olmazsa, Avrupa’da felç.
Rusya Güvenlik Konseyi Başkan Yardımcısı ve eski Devlet Başkanı Medvedev, diyor ki, “Avrupalıların doğal gaza 2000 Euro ödeyeceği yeni dünyaya hoş geldiniz”
Avrupa 2000 Euro ödeyecekse, biz ne ödeyeceğiz?
Sorular, sorular! Cevabı şu için olmayan, ancak faturalara yansıdığında, cevap arıyordunuz, alın size cevap denilecek sorular bahse konu olanlar!
*****
Mart ayı dert ayı diyen büyüklerimiz boşa söylememiş.
Şubat ayından Mart ayına aktarılan savaş ve savaş sonrası olacakların, yaşanacakların neler olabileceği Mart ayının ilk günleriyle birlikte soğuk yüzünü göstermeye başladı.
Bizim ise gerek doğalgaz gerekse de buğday ithalatımız Rusya ve Ukrayna’ya bağlı…
Elektrik faturalarına geçtiğimiz ay yenik düşen, doğalgaz faturaları konusunda kimsenin ağzını bıçak açmayan mevzu, Avrupa’nın doğalgaz paniği ile birlikte bizde de başladı başlayacak.
Doğalgaz ve elektrik faturaları maaşları alıp götürme yolunda ilerliyor.
Elektriğin çarptığı, doğalgazın bir yumrukta saf dışı bıraktığı, hayat ringinde havlu atmaya hazırlandığımız bir Mart ayı…
Görünen köy kılavuz istemiyor!
Hemen burnumuzun dibinde cereyan eden savaş bugün yarın bitse de, sonuçları itibarıyla karşılıklı restleşmelere sahne olmaya devam edecek gibi görünüyor.
Bu işin sıkıntısı da, belli ki bizi bulacak, bizi vuracak!
*****
“Bahar gelmiş neyleyim, neyleyim baharı yazı” demiş ya şair. Karamsar olmayalım olmasına da, “Baharı görmeden yaz geldi geçti” demeye hazırlanılan bir yıl daha mı bizi bekliyor diye soran sorana….
Mart bildik bileli netameli bir ay. Son cemrenin toprağa düştüğü, baharın kışla karışık geldiği, kazmayı küreği yaktıran, kapılardan baktıran ay!
Lakin elimizde yakacak kazma-kürek, bu sıkıntılara dayanacak yürek kalmadı!
Bu ayın faturaları yine yüksek gelecek. Mart’ın Nisan ayına yani Ramazan ayına olan yansımasını ise önümüzdeki günler gösterecek!
Ancak, bizim Mart’la ve faturalarla restleşecek, rest diyecek ne halimiz var, nede mecalimiz!