Sene 2001, profesörlük unvanımı 3 sene önce hak etmeme rağmen gecikmeli olarak verilmesinin ilk senesi. Buna rağmen kimseye küsmedim-darılmadım, çalışmaya ve adam gibi adamlar yetiştirmeye devam ettim. Bunlardan biri de uzun boylu, temiz yüzlü, oldukça da mahcup görünüşlü bir Anadolu delikanlısı Rahim Ada bölümden mezun oluyor ve yanımda Yüksek Lisans çalışmasına başlıyordu.
Yüksek Lisans Tezi şeker pancarı üzerine. O artık benim asistanım, daha da ötesinde evlat mesabesinde. Sonrasında doktora çalışmasına başlıyor. Konu yine şeker pancarı. Ağırlık şeker pancarı olsa da daha iyi yetişmesi için tüm endüstri bitkileri ile alakalı çalışmalara giriyoruz.
Bu arada benim Ankara’da, Tarım Bakanlığında ki uzun sürecek görevim başlıyor. Öyle de olsa her hafta derslerime giriyor, asistanım olan delikanlının da çalışmalarını takip ediyorum. Seneler geçiyor, Delikanlı doktora çalışmasını da tamamlıyor. Sonra ki gelişmelere birazdan devam edelim.
Bendeniz Türkiye Şeker Fabrikaları Genel Müdürlüğüne bağlı Şeker Enstitüsünde 1978 de bölüm birincisi olarak mezun oluyor, aynı senede Bitki Islah Asistanı olarak görev alıyor ve doktoraya da başlıyorum. Ülkemin en güzel bu Enstitüsü olan burada tamamı seçilerek alınmış, Almanya, Amerika gibi ülkelerde lisans, yüksek lisans ve doktoralarını yapmak üzere yetiştirilmek üzere gönderilen uzmanlar var. Bizim onlara yetişmemiz için se hiç fırsat vermiyorlar.
Esas görevlerinden ziyade bizimle uğraşmayı ana konu olarak seçenler vardı. Yabancı dilimiz yetersiz, onların istediği ölçüde yeterince sosyal hayatın içinde değiliz. Şeker pancarı konusunda ıslah çalışmaları da yapıyorlar. Çalışmalara 20 sene önce başlamışlar ve sadece bir çeşit ıslah etseler de, o günlerde dahi pek de tutulmamış, zira modern usullerle elde edilen hibrid çeşitler devreye giriyor.
Bir taraftan da, bizi pancar tohumculuğu ile ilgili ülkem içinde ve dışında uzmanlarla hiçbir toplantıya katmıyor, tohumculukla ilgili neler olduğunu bilmiyoruz. Buna içerlesek de yapacak bir şeyimiz yok.
Bu arada ben de durmuyor İngilizcemi geliştirmekle beraber, modern ıslah konusunda bilgilerimi geliştirmeye çalışıyorum. Yeni popüler olmaya başlayan bitki biyoteknolojisi konusunda çalışmaları merak ediyor, biyoteknolojisi ile ilgili çalışmalar yapmak üzere verdiğim projeyle Danimarka Devlet bursu kazanıyorum. Buraya da göndermiyorlar. 1990 da kader bizi Konya’da öğretim üyeliğine atıyor ve Danimarka’ya da gidiyorum. Başarılı çalışmalarla İngilizcemi daha da geliştirerek dönüyorum.
Rahim Ada ile ilgili hikâyemize kaldığımız yerden devam edecek olursak, bu dürüst Anadolu çocuğu yeni dönemde bulduğu imkânlarla Bölümünde bir ekiple ürettiği projelerle ıslah bilgisi ve tecrübesini geliştiriyor. Sonunda Pankobirlik ile yaptığı anlaşmalarla çalışmalarına imkân dâhilinde, verilenin ve beklenenin de ötesinde başarılı olarak ilk şeker pancarı çeşidini, hem de en iyisini elde ediyor.
Geçen hafta bu ilk Yerli-Milli şeker pancarı çeşit ve çeşit adaylarının tanıtıldığı tarla gününe katıldım. Sevgili Rahim’in büyük bir kalabalık önünde, çalışmaları, ıslah ve tohumculuk hakkında verdiği yeni bilgiler için inanılmaz gururlandım. Saf ve temiz Anadolu çocuğu dar imkânlarla da olsa, varlık içinde yaşayanlara nispet olur gibi yıllardır yapılamayanı yaptı. Tevazuu da elden bırakmayarak bu çeşitler üzerine yenilerinin, hem de en iyilerini sadece şeker pancarında değil, diğer endüstri bitkileri için de geleceğini büyük bir inançla açıklıyordu.
Bir vatandaş, bir hoca olarak Rahim Ada üzerinde az da olsa katkım var ise ne mutlu bana. Hakkım hela olsun. Çalışmaları kıskananlar elbette olacak ancak bu delikanlı bizlere fırsat vermeyenlere nispet en iyisini yapmayı başardı. Bu başarı Selçuk, Ziraat Fakültesi, Tarla Bitkileri Bölümündeki diğer bazı genç akademisyenler tarafından da gösterilecektir. Rabbim bunların bahtını ve yollarını açık etsin.
Ne mutlu lafla değil de başarı ile övünenlere