Korona virüs insanlığı çaresiz bıraktı.
Dünya büyük bir imtihandan geçiyor.
Bu imtihandan kazançlı çıkmak da, imtihanı kaybetmek de insanın kendisine kalmış.
Akıllı davranır, gayret ederse ne âlâ.
Ama nefsini öne çıkarır da aklını arkada bırakırsa o zaman sonuç hüsran olacaktır.
Eğer ki bir adam dayak yiyeceğini bile-bile kabadayılık yapıyorsa, o adam ahmağın önde gidenidir.
Rakibinin gücünü iyi bileceksin.
Yani korona senden güçlüyse onunla aşık atmayacaksın.
Müslümanın ahmaklık yapma hakkı yoktur.
İnsanın kendisine yaptığı kötülüğü hiç kimse yapamaz.
Devlet erkânı 24 saat teyakkuzda.
Sağlık çalışanları dur-durak bilmiyor.
Hastalığın pençesine düşenler ve aileleri can alıp can veriyor.
Hal böyleyken bizim “en kahraman Rıdvan'lar" Donkişot'un yel değirmenlerine savaş açtığı gibi “ucuz kahramanlık” peşindeler.
Hal böyleyken, maske takmayıp güvenlik güçlerine zorluk çıkaran sorumsuz insanlar, problem olmaya devam ediyorlar.
Toplumun genel sağlığını tehlikeye atmak gibi bir özgürlük yoktur.
Kurallara riayet etmek bir insanlık görevi olduğu kadar dini bir vecibedir aynı zamanda.
Aşı konusu da kişilerin keyfine bırakılmamalı.
Bu salgın hastalık kişisel bir şey değildir.
Aşı yaptırmak istemeyenler dağlara çıkıp inzivaya çekilecekse ne âlâ. Ama insanların içinde olacaklarsa aşı olmak zorunlu olmalı.
Çünkü bu konu kişilerin keyfine bırakılmayacak kadar önemlidir.
Her ne kadar tedbir taktiri bozmasa da, biz tedbir almak zorundayız.
Tedbirli olmak insanî olduğu kadar İslâmî bir kuraldır.
Çünkü tedbirsiz tevekkül olmaz.
Ne diyor sevgili Peygamberimiz:
Deveni sağlam kazığa bağla, ondan sonra Allah'a emanet et.
Allah senin devenin bekçisi değil.