Uluslararası arenada Türkiye’nin yalnızlaştırılma çabalarının yoğunlaştığı bir dönemden geçmekteyiz. Doğu Akdeniz denkleminde gelişen dış politikada Türkiye’nin tavizsiz tutumu, Karadeniz’de enerji arama faaliyetlerinin sonuç vermesi, Filistin meselesindeki duruşu, Karabağ konusunda Azerbaycan’a verilen destek gibi başlıklar başta olmak üzere birçok alanda izlenilen politikadan rahatsızlık duyulmaktadır. Türkiye’nin Kıbrıs ve Azerbaycan gibi meselelerde göz göre göre uluslararası hukukun ihlaline karşı duruş sergilemesinin yanında özellikle Karabağ’da işlenen insanlık suçlarına yönelik Azerbaycan’a mutlak desteğinin neticesinde, Fransa başta olmak üzere birçok devlet Türkiye’yi yalnızlaştırma politikalarına yönelmiştir.
Bahsi geçen her bir konunun kendi içerisinde değerlendirilmesi doğru olacaktır. Ancak ‘’yalnızlaştırma politikası’’ çok net görülmektedir. Fransa’nın açıklamaları, Almanya’nın değişen tutumu, Avrupa Birliği’nin tehditleri ve Amerika Birleşik Devletleri’nin ayar vermeye işaret eden davranışları buna işarettir.
Özellikle İsrail’in son süreçte Arap ülkelerinin bir kısmı ile yaptığı anlaşmalar ve yakınlaşma politikaları da ‘’yalnızlaştırma politikasından’’ bağımsız düşünülemeyecektir.
Üstelik artık Türkiye karşıtı politikalar, politika üretiminin ötesine geçmiş durumdadır. İslamofobi, ırkçılık ve düşmanlık barındıran karikatürler, yayınlar ve söylemler ortaya konmaktadır.
Mauritius’dan Türkiye’ye Destek
Türkiye yalnızlaştırılmaya çalışılırken Afrika’da bir ada ülkesi olan Mauritius’dan Türkiye’ye destek için bir mücadele verildiğini öğrenmek beni hem mutlu etti hem de hüzünlendirdi. 1.2 milyon nüfusa sahip, aramızda birçoğunun varlığından dahi haberi olmadığı bir kıta ülkesinde Türkiye’nin politikalarını desteklemeye yönelik bir yürüyüş düzenlenmesi ve yürüyüşün bir etkinlikle sonuçlandırılması çok kıymetli ve önemlidir.
Geçen sene Ramazan ayında bir iftar sofrasında bir araya gelme fırsatı bulduğum Mauritius’lu Juanid’in hikayesini ve şu andaki verdiği mücadeleyi anlatmak istiyorum. Üstelik hiçbir mecrada göremediğimiz bu hikaye hepimiz açısından birçok önemli mesaj barındırmaktadır.
Juanid, Mauritius’da yaşayan Müslüman bir avukat. Daha önce Hac ibadetini yerine getirmiş bir Müslüman olarak kutsal toprakları ziyaret etmeye devam ediyor. Geçen sene Ramazan ayını da Kutsal Topraklarda geçirmek isterken gördüğü haberler bu kararından vazgeçmesine sebep olmuş. Suudi Arabistan’ın Türkiye karşıtı açıklamaları ve Suudi Arabistan devletinin Amerika ile yakınlaşan görüntüleri sonrasında bu ülkeye para kazandırmak istemediğini dile getiriyor, Juanid. Hac ibadetini yapmış birisi olarak Hz. Mevlana’yı okumuş, etkilenmiş bir ruha sahip ayrıca. Hz. Mevlana’nın iklimini yaşamak için karar değiştirerek Ramazan ayını Konya’da geçirme kararı veriyor. Konya’ya gelmeden önce ise Türkiye’nin özellikle Filistin hususunda tek başına mücadele ettiğine inanıyor. Türkiye’ye dair birçok okuma ve bilgiye de sahip, üstelik.
Bu şekilde Konya’ya geliyor ve Türbe etrafında bir otele yerleşiyor. Esnafla tanışıyor, bölgeyi tanımaya çalışıyor ve buralarda vakit geçirirken Türkiye’de bir hükümet yetkilisi ile tanışmanın yolunu arıyor. Özellikle o bölgedeki esnaf ve cemaat tarafından tanınan Konya Milletvekili Ahmet Sorgun’a bir esnafın aracılığıyla ulaşmayı başarıyor. Ahmet Sorgun’u TBMM’de ziyaret ediyor ve Türkiye - Mauritius Parlamentolar Arası Dostluk Grubu Başkanı Jülide Sarıeroğlu ile görüşmeler gerçekleştiriyorlar.
Bu görüşme sonrasında Konya’da bir iftar yemeğinde buluştuğumuz Juanid, samimi bir Müslüman ve dünya Müslümanları için yüreği çarpan bir Mauritiusluydu.
Ülkesine döndükten sonra Konya ile bağlarını koparmayan Juanid Türkiye ile dostluk çalışmalarına devam etmiş. Hatta son süreçte giriş kısmında anlattığımız gibi Türkiye’nin dış politikada yalnız bırakılma girişimlerine karşı bir girişimde bulunmuştur. Bu girişimlerine dair attığı mesajın bir bölümü şu şekildedir;
‘’ Başta Müslümanların kaderine ilişkin takdire şayan duruşundan dolayı Cumhurbaşkanımıza teşekkür ve minnettarlığımızı sunmak isteriz:
• İsrail ile birkaç Arap ülkesi, Birleşik Arap Emirlikleri, Bahreyn ve Suudi Arabistan arasındaki dönüm noktası niteliğindeki normalleşme anlaşmasının kınanması.
• Sözde "Yüzyılın Anlaşması" nı reddetmek ve Filistinlileri savunmak ve desteklemek.
• Dağlık Karabağ işgal çatışmasına müdahale.
Bu çerçevede, Arap ülkeleri ile İsrail arasındaki normalleşme anlaşmalarını kınamak ve Müslümanları ve vatandaşları bu 'vatana ihanetin' Müslüman dünyası üzerindeki olumsuz etkileri konusunda duyarlı hale getirmek için geçen Cuma (9 Ekim) halka açık bir toplantı düzenledik. Türkiye'nin dünyanın dört bir yanındaki Müslümanları korumaya ve savunmaya yönelik dürüst kararlılığı konusunda vatandaşları duyarlı hale getirerek halka açık toplantıda Türkiye'yi ön plana çıkarmaktan mutluluk duyuyoruz. Gerçekten de Mauritius Müslüman Toplumu arasında Türkiye için artan bir bilinç ve ateşli destek var.’’
Bu mesajın devamında ise;
‘’Türkiye’nin ezilen Müslümanları (Filistin, Azerbaycan, Suriye, Rohingya ……) savunmada ve insani amaçlar için çabalamada uluslararası platformdaki rolü hakkında farkındalık yaratmayı amaçlıyoruz. Türkiye'nin süper güç olarak Devletini yükseltme kararlılığını ortaya koyacağız. Dünyanın dört bir yanındaki Müslüman ve Gayrimüslim Liderlerin çoğu Filistinlilerin, Suriyelilerin ve diğer ezilenlerin çektiği acılara karşı sessiz kaldığında, insanların Türkiye Cumhurbaşkanı'nın çalışmalarını tanıması esastır. Suudilerin Türk ürünlerini boykot etmesini ve Arapların ve İsrail'in Türkiye'yi hedef alma anlaşmalarının ardındaki gizli gündemi kınamak da aynı derecede önemlidir.
Sevgili Peygamberimiz Muhammed'in (s.a.v.) Müslüman cemaati, Allah'ın barışı ve bereketleri onun üzerine olsun, Kuran'da emredildiği gibi, birleşmeli ve birleşik olmalıdır. Önümüzdeki yürüyüşün Müslümanları ve adalet için mücadele eden herkesi bir araya getirmeye hizmet etmesini temenni ediyoruz.’’ Demektedir.
7 Kasım tarihinde ulaşabildikleri devletlerde Müslümanların Türkiye’yi destekleyen yürüyüşler yapmasını organize etmeye çalıştıklarını dile getirmektedir.
Süreci hükümetin takip ettiğini bilmekteyim. Ahmet Sorgun’un bu konuya hassasiyetle eğildiği söylenmelidir. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan tarafından bir destek mesajının 7 Kasım’da Mauritius’a iletilme ihtimalinin yüksek olduğunu ifade edebiliriz.
Allah Juanid’den razı olsun.