Meclisin renkli milletvekili Merhum Osman Yüksel

İsmail Detseli

Geçtiğimiz hafta 10 Kasım Atatürk’ün ölümünden 45 yıl sonra yine 10 Kasım’da vefat etmiş olan Anadolu hatta Konya coğrafyasına yakın bir ilçede doğmuş ve doğru bildiği sözü her yerde çekinmeden söylemiş milliyetçi gazeteci ve şair siyasetçi kişiliği ile tanınan Anadolu’nun ender yetiştirdiği bir gönül insanından yani merhum Osman Zeki Yüksel’den söz edeceğim.

Rahmetli Osman Zeki Yüksel 1913 yılına kadar Konya vilayetine bağlı olup daha sonra Antalya iline bağlanan Akseki kazasında 15 Mayıs 1917’de doğan Osman Yüksel Serdengeçti 10 Kasım 1983’te Ankara’da vefat etmiş ve Cebeci mezarlığına defnedilmiştir. Esasen Serdengeçti Osman Zeki Yüksel’in çıkardığı derginin adıdır. Serdengeçti kelimesi ise fedai, akıncı demektir. Askeriyede gönüllü olarak akınlara katılmayı kabul eden yiğitlere denir.

Merhum Ankara Ü. Dil ve Tarih Coğrafya fakültesinde öğrenim görürken 1944 Mayısında meydana gelen olaylara karıştığı için Hüseyin Nihal Atsız’la birlikte bir süre hapis yatmış, hapisten çıktıktan sonra öğrenim için aynı fakülteye başvurmuşsa da bu isteği reddedilince dönemin Milli Eğitim Bakanı Hasan Ali Yücel’e hitaben yazdığı ve “Yüksek makamın alçak vekiline” diye başlayan yazı yüzünden yeniden hapsedilmiş. Hapisten çıktıktan sonra toplam 33 sayı yayınlanacak olan ve birçok sayısı siyasi irade tarafından toplattırılacak olan Serdengeçti dergisini çıkartmış, dergideki yazılarından dolayı okuyucuları onu Serdengeçti olarak tanımlamışlar ve bu sebepten kendisi de sonradan Serdengeçti soyadını almıştır.

Osman Yüksel Serdengeçti, 1965-1969 yılları arasında Adalet Partisi’nden Antalya milletvekilliği de yapmıştır. Partisine yönelttiği eleştiriler yüzünden bir süre sonra Adalet Partisi’nden ihraç edilmiştir. 

Osman Yüksel Serdengeçti milletvekili seçilince Hüseyin Üzmez’e “Ben oraları bilmem, gel beraber gidelim” demiş, meclisin girişindeki dönerli kapıdan önce Hüseyin Üzmez geçmiş, bir müddet ilerlemiş, lakin arkasından ayak sesi gelmediğini hissedince dönüp bakmış ki; döner kapı ile birlikte Osman Yüksel de dönüp duruyor. Tutup kolundan çekerek kapıdan kurtarmış. Abi hayrola ne dönüp duruyorsun?” dediğinde aldığı cevap meclisin duvarına yazılacak kadar vecizdir:  Sorma Hüseyinciğim, döneklik meclisin kapısında başladı. Allah içeride bize yardım etsin. 

Milletvekilliği sırasında kravat takmadığı için uyarı alır, uyarıları dikkate alınmayınca genel kurula girişi yasaklanır. Bu kez beline bağladığı kravatla içeri girmiş, yakasına takması gerektiğini söyleyenlere ise, “Kanunda nereye takılacağı yazılı değil İstediğim gibi takarım” demiştir. Türkçülerin “Tanrı Türk’ü korusun” demeleri üzerine Serdengeçti “Tanrı Türk'ü, Allah da Müslüman’ı korusun” demiştir.

10 Kasım 1983 tarihinde Ankara’da hayatını kaybeden merhuma Allah’tan rahmet dileriz.

Merhum Osman Abinin çekinmeden korkmadan söylediği bazı nüktelerini paylaşmak isterim.

Kendisinin birçok mizahi vakaları da vardır. Bir defasında TRT radyosunda çalışırken Allah dediği için mahkemeye çıkarılan Serdengeçti’ye hakim “Evladım, sen bu radyoda Allah demenin yasak olduğunu bilmiyor musun?” diye çıkışınca “Allah, Allaah, öyle mi” der.

Sivri bir zekâya sahip olan Osman Abi kendisine sataşanları birkaç kelimeyle yerin dibine sokar. Lafını hiç esirgemez ve dobra dobra söyler her şeyi. Gereksiz gördüğü her şeye, gereksiz diyebilen bir insandır Serdengeçti. Gereksiz oturumlar, gereksiz toplantılar, gereksiz oylamalar. Hatta bir defasında boş işler dediği bir oturumda gübre meselesi konuşuluyormuş. Demirel meselenin çözümünü milletvekillerine sormuş, herkes bir şeyler söylemiş. En son Serdengeçti söz isteyince herkes hayret ve ilgiyle ona doğru dönmüş. İşte Serdengeçti’nin çözümü: “Sayın Genel Başkan bu işin çözümü çok kolay. Şu ön sıralarda oturan yiyip de çıkarmayan vekilleri tarlalarda şöyle bir dolandırıp def-i hacet yaptırın gübre meselesi hallolur.” Bir defasında merhuma gazeteci gelir ve sorar: “Efendim, meclis izlenimlerinizi alabilir miyim?”

“Şöyle özetleyeyim, bir tarafta Süleyman Bey’in değnekçileri, parmakçıları, yani her şeye parmak kaldıranlar, diğer tarafta ise her şeye parmak atanlar. Sonuç olarak birileri parmak kaldırıyor, birileri parmak atıyor. Fakat yaranın üzerine parmak basan yok.”

Yine bir defasında, bir mesele ile alakalı meclis kürsüsünde konuşurken CHP milletvekilleri sıra kapaklarına vurarak protesto eder ve konuşmasını engellemeye çalışırlar. Bunun üzerine Osman Yüksel Serdengeçti, bu meclisin yarısı hıyar, deyip kürsüden iner. Bunun üzerine CHP’li vekiller “Meclisin şahs-ı manevisine hakaret söz konusudur. Lütfen sözünü geri al” diye itirazda bulunurlar. Bu kez Serdengeçti yeniden kürsüye gelip şöyle der: “Tamam sözümü geri alıyorum. Bu meclisin yarısı hıyar değil.”

Serdengeçti bir defasında Cebeci’de evini kiralamaya gelen müşteriye evini şöyle methetmiş: Ev çok merkezi bir yerde. Camdan hastane manzaralı, balkondan hapishane, kapıdan çıktığında da mezarlığa bakar. Zaten hayat da bu üçü arasından geçer.

Merhum Osman Abi yaşamının hapishane ve hastane süreçlerini tamama erdirdikten sonra, kendisinin araba markası gibi diye isimlendirdiği Parkinson hastalığı ile iyice iş göremez hale gelmiştir. Hastalığının bu neticesinde titreyen ellerine bakarken şu cümleyi kurduğu söylenir:

Bir zamanlar ülkeyi karıştıran ben, şimdi bir çayı bile karıştıramıyorum.

10 Kasım 1983’te hakikat isteğinin tecellisi üzerine Hakka varmış ve Daru’l Beka’ya göç etmiş o gönül insanını Fatihalarla, Yasinlerle yad ediyoruz! .

 

 

İlk yorum yazan siz olun
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,çok uzun ve ilgili içerikle alakasız,
Türkçe karakter kullanılmayan yorumlar onaylanmamaktadır.