MECNUN HİKÂYESİ!

Yusuf Koç

Efendim! İtibar, ağırbaşlı olmakla mümkündür. İyi insan ise tüm canlı-cansız varlıklara yar olandır. Hz. Mevlana’nın meşhur bir o kadar da mesaj içerikli hikâyeleri vardır. Özetle “Mecnun” hikâyesini sunmak istiyorum.

 

“Mecnun ayrılığın derdinden, kavuşma özleminin ateşinden hastalanmış, kendinden geçmiştir adeta. Boğazı şişmiş, şişkinliğin zorlamasıyla da tutulmuştu. Tedavi için hekim geldi, muayene etti, gördü ki; damarı yarıp kan almaktan başka çare yok.

 

Kanı uzaklaştırmak içinde tabi hacamat etmek lazım… En usta hacamatçıyı aradılar, bulup getirdiler. Mecnun'un kolunu bağladılar, tam damarı yaracakları zaman hacamatçıya: "Paranı al, git! Hacamat etme! Bırakın bu köhnemiş bedenimi, ölürsem öleyim!" Dedi.

 

Hacamatçı dedi ki: “Bundan ne korkarsın? Geceleyin; aslan, kurt, ayı ve birçok yaban hayvanı çevrene saf olurlar da, sende aşk ve vecdden başka bir şey görmezler! Senden insan kokusu almazlar.”

 

Kurt, ayı, aslan bile artık aşk nedir biliyor da, aşktan kör olan kişi ise köpekten de aşağıdır. Köpekte aşk olmasaydı; Ashabı Kehf’in köpeği kalp erbabını arar mıydı hiç? Bilinmez ama âlemde onun cinsinden çok köpekler vardır.

 

Sen ise, kendi cinsinden olandan bile bir koku almadın. Artık koyunla kurttan aşk kokusunu nasıl alacaksın? Bilirsin ki varlığın nedeni, aşk…”

 

Mecnun dedi ki: "Bilirsiniz ki sabrım dağlardan dahi fazladır! Hatta yarasız durmaya tahammülüm yoktur, yaralara aşığım, koşa koşa giderim onlara! Lakin leyla ile doludur. Korkarım ki beni hacamat ederken Leyla'yı yaralarsınız.”

 

Ahmaklar Mecnun'a dediler ki: "Leyla pek o kadar ahım-şahım güzel biri değil. Bu şehirde nice güzeller var ki; Leyla onların ellerine su bile dökemez. Ay yüzlü binlerce kız varken, niçin ömrünü şöyle biri için heder ediyorsun? Gel vazgeç, bunların içinden birikişini seç, sana alalım onları!”

 

Mecnun dedi ki:"Sûret testidir, güzellik ise şarap. Allah bana, onun suretinden şarap içirmektedir. Hâlbuki onun testisinden size sirke verdi de, perdeledi. Allah bir testiden hem zehir verir, hem de bal.

 

Onu, buna veren de Allah'tır. Bunu şuna veren de... Testiyi görürsün ama şarap doğru olmayan göze görünmez, ancak ehli olan görebilir. Zehir yılana gıdadır da, başkasına derttir, ölümdür.

 

Her nimetin, her mihnetin sureti bana cennettir ama ona cehennemdir. Şu halde; gördüğümüz her şeyde; hem gıda vardır, hem zehir. Fakat her göz bunu göremez!”

 

Efendim! Bu anlatılanların üzerine fazla söze gerek yok! İşte; varlığın nedeni, aşk…

 

Selam ve muhabbetle…

 

İlk yorum yazan siz olun
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,çok uzun ve ilgili içerikle alakasız,
Türkçe karakter kullanılmayan yorumlar onaylanmamaktadır.