- Medeniyetler diyârı kadîm Mardin’i mutlaka görmelisiniz. Samimi, içten ve dost Mardin halkı ve esnafıyla kaçak çay ve dibek kahvesi içerek sohbet etmelisiniz.
Konya’dan Mardin’e seyahatimizi uçakla yaptık. Mardin’i ikinci kez ziyaret ediyorum. İlk ziyaretimde Eski Mardin’i görmüş ve hayran kalmıştım.
İkinci seyahatimizde Yeni Mardin’i de görme imkânım oldu. Eski Mardin’i Yeni Mardin’e hiç değişmeyeceğimi buradan ifade ediyorum. Mardin’e olan hayranlığım ve sevgim ikinci ziyaretimde daha da arttı. Medreseleri, camileri, diğer mabedleri, kale ve eski evleriyle, birbirinden güzel eserleriyle, samimi ve cana yakın halkıyla birlikte Mardin, medeniyetlerin buluştuğu bir tarihi kavşak!
Medeniyetler diyârı kadîm Mardin’i mutlaka görmelisiniz.
Samimi, içten ve dost Mardin halkıyla konuşmalı ve onlarla çay ve dibek kahve içerek sohbet etmelisiniz.
“Yazılacak Çok Şeyimiz Var”
Mardin’i gezmeye her zaman olduğu gibi müzesinden başlamakta fayda var. Mardin Müze Müdürü Nihat Erdoğan’la müzeyi gezdikten sonra tanıştık. Kadınhanı doğumlu olması ve hemşehrimiz çıkması bizi hayliyle sevindirdi. Müze giriş avlusunda ayak üstü hoş sohbetimiz oldu.
Mardin’e, TYB Konya Şubesi’nin düzenlediği “Yazılacak Çok Şeyimiz Var” sloganıyla yaptığımız şehir gezileri sayesinde geldiğimizde, o dönem terörün azdığı yıllardı. Mardin Valisi o vakit bizi son derece iyi ağırlamış ve yakından ilgilenerek kafilemize polis koruma aracı tahsis etmişti. Mardin usulü Kaburga Dolması’nın tadına o zaman bakmış ve pek lezzetli bulmuştum. Mardin’e bu gidişimde Seyr-i Mardin Restoran ve Cafe’de, Mezopotamya toprakları gözümüzün önünde ve Mardin Ulu Camii’nin minaresinin gölgesi altında Mardin yemeklerinin tadına da baktım. Tas içerisinde gelen ayranı kepçeyle içmek pek hoşuma gitti.
Mezopotamya Bu Müzede
Mardin Müzesi’ni bu sefer daha derli toplu buldum. Müze tarihi şehir meydanında ve Atatürk anıtıyla yan yana bulabilirsiniz. Müze binası, 1895 yılında Antakya Patriği İgnatios Behmam Banni tarafından “Süryani Katolik Patrikhanesi” olarak yaptırılmış. Binanı doğu kısmında Meryem Ana Kilisesi yer alıyor. Kiliseye vaftiz töreni yapıldığı için giremedik. Satın alınarak restore edilen ve 2000’li yıllarda hizmete açılan Mardin Müzesi’ni 2009 yılında gezmiştim. Müzenin giriş katındaki avluda; Asurlulardan Bizansa, Artuklulardan Osmanlı Dönemine kadar Mezopotamya medeniyetlerine ait taş ve seramik eserler ile kabir taşları sergilenmekte. İlgimi çeken Arkeopark’ı ise yeni gördüm. Müze binasının ilk katında Roma dönemine ait mozaikler ve taş eserleri; ikinci katında “İnanç, Ticaret ve Üretim, Yaşam, Beslenme, Savunma ve Süslenme” adı altında beş adet kapalı teşhir salonunda tematik bir sergilenmenin yanı sıra sahte eserler ile tarihi eser kaçakçılığı ve dolandırıcılığın anlatıldığı bir salon yer almakta. Müzenin tuvalet ve mescidini gayet temiz ve güzel bulduğumu ifade etmeden geçemeyeceğim. Konyalı sevgili müdürümüz Nihat Bey, gerçekten bu müzeye büyük emek vermiş. Müzede İhtisas Kütüphanesi, Sanat Galerisi ve bir laboratuvar bulunuyor. Mardin Müzesi Yayınları arasında Nihat Erdoğan’ın üç eseri de var.
Müzedeki Define
Müzede oldukça ilgimi çeken ise, Mardin'in Kızıltepe İlçesi'ne bağlı Sürekli Köyü'nde kanalizasyon kazısı sırasında bulunan define oldu. Definedeki altın ve gümüş sikkeler bir cam fanus içerisinde insanın gözlerini kamaştırıyordu. Bu arada çok ilgi çekici olan taştan oyuncak araba her nasılsa gözümden kaçmış. Doğrusu kaçırdığıma çok hayıflanmadım değil.
Müzedeki İnanç, Yaşam ve Ticaret salonlarını mutlaka gezin.
“Nazlı Bir Kız Gibisin Mardin”
Müze Defteri ise çok ilginç yazı ve notlarla dolu. Deftere bir göz attığımda müzeyi gezen ziyaretçiler; “Allah bu necip milletin birlik ve beraberliğini bozmasın” temennisinde bulunanlar olduğu gibi Hikmet isminde bir kişi, “Nazlı bir kız gibisin Mardin” diye not düşerken Zeynep, “Selamün aleyküm Mardin, görüşürüz” diyor. Prof. Dr. Ali Akmaz ise, şu ifadelerde bulunuyor:
“Konya STK Platformu olarak müzeyi tanıma fırsatı bulduk. Tüm çalışanlara ve müdürüne gösterdikleri misafirperverlikten dolayı tebrik eder, teşekkürlerimizi sunarız.”
YARIN: Seyr-i Mardin, Ulu Camiî ve Mezopotamya.