Konya’da doğup büyüyen, muhtedî olarak Celâleddîn ismini alan, Uluğ Sulan Alâeddin Keykubad’ın kölesi olan bir asilzade aileden gelen ve Gulamhâne’de yetiştirilen, 18 yaşında iken Selçuklu devlet hizmetine girerek Türkiye Selçuklu Devleti’ne 40 yıldan fazla hizmet eden Selçuklu devlet adamlarından Celâleddîn Karatay, Sultan Alâeddîn Kekubat için şunları söylüyor:
“On sekiz sene sultanın hizmetinde bulundum; onun gecenin üçte birden fazlasını uyku yatağında geçirdiğini hatırlamıyorum. Bilakis onu geceleri Kur’an okumak, namaz kılmak ve dua etmekle ve çalışmakla meşgul görürdüm. Memlekette harami ve yol kesiciler (eşkıyalar) zuhur etse gayet mahzun olur, kaygıya batar ve derhal onların helakine çalışırdı. Mazlumlara karşı âdil ve zâlimlere karşı kâhir idi.”
Dönemin en büyük ilim adamlarından ve şeyhlerinden biri olan Sühreverdî’nin rahle-i tedrisinden geçen ve Bağdat’da onun adına bir türbe yaptıran Celâleddîn Karatay, Sultan’ul Ülema Bahâeddin Veled, oğlu Mevlâna, Mesdeddin İshak ve onun oğlu Sadreddîn Konevî ile olduğu kadar devrin Ahî babaları ile de samimi olarak görüşür, ihtiyaçlarını gidermek için gayret gösterirdi. Hanefi mezhebine bağlı, takva sahibi, dindar ve ibadetlerine düşkün bir kimse olan Selçuklu veziri Karatay, yüksek ahlâkı ve faziletleri ile tanınmış, herkesin hürmetini kazanmış bir insandı. Siyasî entrikalara bulaşmayan, tarafgirlik yaparak husumetlerin büyümesine sebep olmayan Karatay, tevekkül ve i Devleti’nin en muhteşem çağında, devletin ileri gelen memurlarından biri olarak bir çok hayırlı hizmetlere imza atmıştır. 18 seneye yakın süren saltanatı boyunca, Türkiye Selçuklutidal sahibi, olsun ve mütevazı bir devlet adamıydı.
Celâleddin Karatay, Alâeddin Keykubat’ın 45 yalarında iken ünlü bir mimar ve zeki bir insan olan Sadettin Köpek tarafından zehirlenerek öldürülmesiyle birlikte Uluğ Sultan’ın ölümüne en çok üzülenlerden birisi olmuştur. Bu dönemde Celâleddin Karatay, Sadeddin Köpek’in iktidar hırsıyla neler yapabileceğini hesap ettiği için Antalya’ya çekilerek münzevi bir hayat yaşamayı tercih etmiştir. Sadeddin Köpek’in 1238’de öldürülmek suretiyle susturulmasından sonra Karatay, İzzeddin Keykavus döneminde Saltanat Naipliğine kadar yükselmiştir.
Selçuklu’da taht kavgaları ve hırslarının önüne geçtiği için üç sultanın birden Atabegi olan Celaleddin Karatay’a “Selçuklu Atabegi” denildi. Ayrıca ona “Ebu’l mülûk ve’s-selatîn” yâni hükümdar ve sultanların babası ünvânı da verildi. Atabeg-i Rûm Celâleddîn Karatay, 1254 senesinin Ramazan ayının 28’inci günü vefat etti.
***
Selçuklu büyüklerinden ve hatıraları unutulmaz bahtiyarlardan birisi olan Karatay, yaptırdığı kervansaraylar, medrese, cami, zaviye ve türbeleri hâlâ ayakta durmakta, asırlara meydan okuyarak bugün bile görenleri hayret ve şaşkınlığa düşürmektedir. İnsan ölür, eseri kalır denilmiştir. İşte Karatay’ın da en önemli serlerinden birisi de Konya’da kendi adına (H.649) yaptırdığı Karatay Medresesi’dir. Türkiye’nin pek çok yerinde Karatay adlı köy ve mahalleler vardır.
***
KTO-Karatay Medresesi Tanıtım Toplantısı’nda, üniversitenin yeni arması olarak Karatay Medresesi’nin o muhteşem taç kapısının seçilmesine çok sevinmiştim. Türkiye üniversiteleri arasında “millî” ve “yerel”i temsil etme açısından ezber bozan gelişmelerin altına imza atan Karatay Üniversitesi’ni tanımak adına, Karatay Medresesini 1251’de yaptıran Selçuklu devlet adamı Celâleddin Karatay’ın kısa hayatını vermemek olmazdı. Bu üniversitemizin 2017-2018 tanıtım kataloğunda Celâleddin Karatay’ın hayat hikâyesi mutlaka yer almalıdır.
Karatay Medresesi’nin günümüzdeki temsilcisi konumunda olan Türkiye’nin kadîm üniversitesi KTO-Karatay Üniversitesi, o tanıtım toplantısında Ahilik ve Meslek Ahlâkı ile Karatay Medresesi ve Medeniyet Tasavvuru dersleri ve eserleri, Sektör Danışmanlığı Projesi’nde gelinen aşamalar kamuoyu ile paylaşılmıştı.
Köklü bir üniversite olan ve kesintisiz 663 yıl Selçuklu Konya’sına hizmet veren Karatay Medresesi’nden üniversiteye giden yolda mezuniyet törenine katıldığım KTO-Karatay Üniversitesi yazımıza, Pazartesi günü kaldığımız yerden devam edeceğim.
AZİZİM DİYOR Kİ…
Duygularına hakim olan insanların üzerinde yükselen yeni bir medeniyet inşa edeceksek eğer bu, “Karatay Medresesi ve Medeniyet Tasavvuru Dersleri ve Eserleri” bölümünden mezun olan özgüvene sahip yeni nesille olacak!