Konya tarih ve turizm cenneti. Ancak böyle bir cennette yaşadığımızı fark etmemek için bilinmez nedenlerle ayak diriyoruz.
Hemen yanı başımızda var olan güzellikleri, şehrimize değer katacak yeni yerleri görmemek için iki gözümüzü birden kapatmış öyle dolaşıyoruz.
Haber şöyle;
“Konya Merkez Selçuklu ilçesi Küçükmuhsine Mahallesi'ndeki alana yoğunlaşan bilim insanları, mahalle çevresinde büyük kısmı keşfedilmemiş Kapadokya benzeri peribacalarının varlığını literatüre kazandırmak için çalışıyor.”
Günaydın Konya!
Günaydın Bilim!
Günaydın Bilim insanları!
Günaydın Turizm!
Bahse konu olan yer, Konya merkeze sadece 15 kilometre…
Deniyor ki;
Bu doğa harikası yer, Kapadokya’yı aratmayacak özelliklere sahip!
İki dağ sırası arasında kalan derenin içerinde birçok noktadan rahatlıkla izlenebiliyor!
Sevgili bilim insanları!
Sevgili bilim!
Daha önceleri nerelerdeydiniz?
Konya’ya daha yeni mi teşerrüf ettiniz?
Şehrin burnunun dibinde olan bu güzelliği, o insanlar kim bilir kaç kere anlatmak istedi.
Kim bilir kaçınız oralardan geçip gittiniz?
Bu keşif neye benziyor biliyor musunuz?
Teşbihte hata olmasın! Üstü bile bile kapatılmış, sonra kendiliğinden ortaya çıkıveren petrol kuyusuna.
Aaa… burada petrol varmış diye şaşırıyor ya insanlar!
Bu haber sonrasında…
Vay be… demek ki, bizde de peribacaları varmış diyeceğiz diye bekleniyor!
Sevgili haberciler!
Bilim ve bilim insanları bu kadar yakınımızdaki, peribacalarını şimdiye kadar nasıl görmedi?
Nasıl görmez?
Bugüne kadar buraları “lay lay lom diye mi geziyorlardı” diye neden sormazsınız?
İŞİN TURİZME KAZANDIRILMA FASLINI ÇOK BEKLERSİNİZ!
Konya’nın yeni keşfedilen peribacaları, Küçükmuhsine mahallesi içerisinden başlayan, vadi boyunca sırt ve yamaçlardaki doğal oluşumlara sahipmiş.
Yükseklikleri 8, genişlikleri 12 metreye kadar ulaşıyor ve yaşları da 3 ila 15 milyon yıl arasındaymış!
Bilim böyle bir şey işte…
O peribacaları milyonlarca yıl evvelinden beri orada durur.
Bizde kaşif olur, keşfe çıkar buluveririz!
Amanda aman, sevsinler böyle keşfi!
Böyle bir yer bulunduktan sonra elbet tavsiyelerde de bulunulmuş.
Şehir merkezine bu denli yakın olduğu halde, bizlerin ancak bulabildiği ve keşfedebildiği peribacaları doğa yürüyüşüne elverişliymiş!
Sonra yüksek jeoturizm potansiyeline sahip olması nedeniyle de yerel yönetimlerce turizme kazandırılması bekleniyormuş!
Turizme kazandırılma meselesi önemli tabi…
Biz böyle önemli olan konuların ve meselelerin altını iki kere çizer, altına önemlidir diye yazar, sümenimizin içine özenle yerleştiririz.
Sonrasında ne mi olur?
İşin Turizme kazandırılma faslını sizlerde, bizlerde çok beklersiniz!
ŞİMDİ PERİ BACASI SIRASI MIYDI, DERLER Mİ DERLER!
Konya’da turizm, Mevlana konusuna kenetlenmiş vaziyette. Bu işle uğraşan kurumlar, görevliler, her yeni bulunan, her yeni keşfedilen yerden, kültür ve turizm değerinden, rahatsızlık duyar gibiler!
Dertsiz başlarına yeni bir dert almış gibi davranıyorlar!
Pişmiş aşa su katmak gibi görüyorlar.
Kilistra gibi, Kapadokya’yı aratmayacak bir saklı cenneti saklamaya devam ediyorlar.
Aynı peribacaları oluşumu, Cihanbeyli Kuşça Mahallesinde de var.
Küçük Muhsine’nin şansı şehir merkezine çok yakın olması…
Ne kadar şanslı orası da ayrı bir konu!
İsterseniz olaya biraz da esprili yaklaşalım.
Turizmi sever görünüp de, azıcık, aşım ağrısız başım diyenler, içlerinden ne diyecekler biliyor musunuz?
2019 yılının bitimine yakın şu günlerde, ne işiniz vardı oralarda kardeşim.
Şimdi peribacası sırası mı?
Oturaydınız odanızda.
Koskoca bilim insanlarının dağlarda, taşlarda, vadilerde işi ne?
Yok, Küçük Kapadokya, yok yeni bir keşif, yok yerli ve yabancı turist çekebilirmiş!
Şehrimizin şanssızlığı, bu işle ilgilenen ve ilgileneceklerin, bu işe bakış açısında olumlu yönde bir milim sapma ve iyileşme ihtimali olmaması!
Bu şehrin yerel yönetimlerinde “Sille” dışında böyle bir gayret son 30 yıldır görülmedi. Dönemin Belediye Başkanları Adem Esen ve Uğur İbrahim Altay’ın Sille’de ısrarları olmasaydı, bugün Sille gibi bir güzellik ortaya çıkamayacaktı.
Yeşil Meram, kendine gelmeyi bekliyor, Meram yeniden keşfedilmeyi bekliyor. Unutulan ne varsa, tekrar hatırlanmayı ve hayata geçmeyi bekliyor.
Konya, her bakımdan şanslı ve talihli bir şehir.
Ancak bu talihin önünü açacak insanlar şu anda görünürde yoklar!
PİLAVDAN DÖNENİN KAŞIĞI KIRILSIN!
Sevgili Başkanlar! Bu işleri kotaracak, bu işten anlayan, bu işleri bilen insanların var olduğu, zengin bir vadiye Başkanlık yapıyorsunuz. Gelin vakit geçmeden bu insanları değerlendirin.
Şehrin kültürüne, turizmine katkı sağlayacak, kültür ve turizm gönüllülerine, bu şehri çok seven insanlara sahipsiniz.
Bu insanları dinleyin!
Bu insanlara imkan verin!
Bu insanların içinde bulunduğu yol arkadaşlarınız da, olsun!
Batı, bizim şehrimizi, tarihimizi, kültürümüzü, tarihi ve turizm değerlerimizi bizden daha iyi tanıyor ve biliyor. Sığınmacı Suriyeliler bile, Konya’nın cadde ve sokaklarını bizden daha iyi öğrendiler.
Bu şehrin, turizm mekanlarını, atıl durumda olan Bedestenini, atıl durumda olan Ecdat Parkı gibi büyük mekanlarını, kültür parkını bu şehrin kültür insanlarına, turizm aşıklarına, ölmeyen sanatına, Konya’nın sanatkar evlatlarına, kabiliyetli insanlarına, ev hanımlarına kısaca şehre açın.
2007 yılında şehrin hayalini kurduğu on milyon ziyaretçi çıkıp gelsin Konya’ya, bu işin başarısı ve şerefi sizlere, çorbada tuzu bulunanlar arasında olmakta bizlere nasip olsun inşallah!
Pilavdan dönenin kaşığı kırılsın derler ya… Bu şehir, atacağınız adımlarda sizlere ayak uydurmaya hazır sevgili Başkanlar, hani “Hep birlikte Konya’yız” diyordunuz ya…
Buyurun, bir olmaya, beraber olmaya, “Hep birlikte Konya” olmaya…