Türkiye’nin alanındaki tek, belki de dünyadaki tek sosyal hayır kurumu Mehir Vakfı ile bu vakfın genç üyelerinden oluşan Genç Mehir aldıkları ortak karar ile birbirlerinden ayrıldılar. Dahası ayrıldıklarını onurlu ve ilkeli bir duruşla yazılı olarak kamuoyuna duyurdular.
*****
Bu duyurunun ardından kısa bir süre geçmesinin ardından hemen bu mübarek şehrin mübarek insanları arasındaki o klasik dedikodu mekanizması tüm hızı ile çalışmaya başlayıverdi! Aslında bu yazıyı yazmayacaktım. Dahası yazılmamalıydım. Ancak hafta sonuna kadar zor durdum. Olayın iç yüzünü bire bir şahit olarak bilmeme rağmen “gazeteci” de olsam bildiklerimi birileri ile paylaşmak benim işim değildi. Bu yüzden de düne kadar “çirkinlikleri” ne duyuyordum ne de görüyordum. Her iki kurum da onurlu, saygın, kişilikli, fedakar, temiz insanların “Hak” niyeti ile çıktıkları bir yol idi. Ben bunu biliyor, buna inanıyordum.
*****
Taa ki düne kadar. Yeter artık dedim ve belki iğne ucu kadar bir faydam olabilir mi diyerek bunları yazmaya karar verdim.
*****
İşte klasik Konyalı(!).
Adamla oturursunuz, kalkarsınız, yemek yersiniz her şey güzel.
Ama “o” adam gitti mi konuşmaya başlarız. “Göbekli, gözlüklü, sakallı, bıyıklı, kel kafalı, uzun boylu, kısa boylu….”
Ve ne acıdır ki bu da İslamiyet’i en iyi bilip en iyi yaşadığını inananlar arasında yapılır.
*****
Bu noktada daha ileriye gidip, güzel dinimize laf söyletmek istemiyorum.
Bu işlerle ilgilenenlerden sadece bir ricada bulunmak istiyorum.
MEHİR Vakfı niyetleri temiz sadece ve sadece Allah rızası için, yardım adına güzel dinimizin “evlenme” konusunda ihtiyaç sahiplerine yardım etmek için bir araya gelmiş insanların oluşturduğu bir kurum. Bu insanlar genel anlamda çalışmalarını başta Başbakan olmak üzere Dışişleri Bakanımıza bilgi vererek yapıyorlar.
*****
Genç Mehir ise bu temiz insanların pek çocuğunun çocuklarından oluşan başında da tanıdığım günden bu yana “Bu devirde böylesine ilkeli bir adam olur mu? Bu adam bu şehirde bu dediklerinin ne kadarını yapabilecek?” diye hep sorguladığım Cengiz Çivi’nin bulunduğu bir avuç idealist genç.
*****
Uzun lafın kısası MEHİR babalardan, GENÇ MEHİR oğullardan oluşuyor.
Et ile tırnak…
Peki baba ile oğul ayrı düşer mi?
Çok nadir de olsa düşer. Peki bundan kim kazançlı çıkar? Kimse. Kim zarar görür. Hem baba hem de oğul.
Hele hele İslamiyet’i en iyi bilip en iyi yaşadığına inanan ve toplumunda bu şekilde yaşaması için çırpınan insanlar için böyle bir ayrılık düşünülebilir mi? Hayır… Asla…
*****
Bırakın böyle bir ayrılık oluşturmaya çalışanları, düşünenleri bile Allah yakar.
Baba ile oğulun arasına fitne odununu atanları Cenab-ı Allah helak eder.
*****
Babalar; bırakın evlatlarınız, “Biz sizden ayrıldık. Biz yeni bir isim ile bildiğimiz yolda ilerleyeceğiz. Hem de sizden daha iyi olup. Sizden daha iyisini yapacağız” desinler.
Hangi baba, evladının kendisinden daha iyi olmasını istemez?
*****
Oğullar; büyükler hep sizden daha iyisini bilirler. Çünkü onların tecrübe denilen bir yaşanmışlıkları vardır. Ama siz gençsiniz. Adı üstünde delikanlısınız. Ve sizler hep bizden bir adım öndesiniz. Sizler hep bizden daha akıllısınız. En iyi siz bilirsiniz. Ama tüm bu güzelliklere rağmen ne olur şunu hiç aklınızdan çıkarmayın “sizi büyütüp yetiştiren bu hale getiren, yani sizi babanızdan daha iyi hale getirin, bugün ise beğenmediğiniz babalarınızdır”…
*****
Ve ne yazık ki bugüne kadar fitne, fesat ve bölücülükle siyaset yapıp, İslam dinini kimseye bırakmayarak para kazanıp makam kovalayanlar; siz siz olun sakın ha baba ile oğulun arasını bozmaya çalışmayın. Bu kez çarpılırsınız.
GÜNÜN OKKALI SÖZÜ
Bütün umutlarım suya düştü. Ama boğulmadılar. Çünkü onlara yüzme öğretmiştim.
NE ZAMAN ADAM OLURUZ?
Aslanlı Kışla Caddesi’nde belediye otobüs şoförü hem cep telefonu ile konuşup hem de kırmızı ışıkta geçmediği zaman ADAM oluruz?