Seçimler geride kaldı. Artık yeni bir Cumhurbaşkanımız, yeni bir Başbakanımız, yeni bir Hükümetimiz ve sınırları genişletilmiş yeni belediyelerimiz var. Hepsi ülkemize hayırlı olsun. Uzun süren seçim telaşı ve yetki alanının genişlemesi sebebiyle belediyelerin imar işleri birikti ve olağan üstü arttı. Hadimdeki köylerin imarı bile bundan sonra Büyük Şehir Belediyesinden sorulacak ki bu pek kolay bir iş değil. Bu arada konuların kimi araya kaynadı, kimi uzadı, kimi de adeta unutuldu. Ama artık daha hızlı bir tempoyla çalışarak, bunların telafi edilmesi gerekiyor. Hani bizim Konya’nın bir deyimi var: “Ahrette mi şefaat edeceksin”, diye. Bu tempoyla gidilirse iş ona doğru gidiyor, haberiniz olsun.
Ayrıca hizmet zincirinin bir halkasında bile çalışmaların önüne takoz konursa, zincirin diğer halkaları sevdalı da olsa bir işe yaramıyor. Biz, öncelikle bütün kamu görevlilerimizi, sonra da halkımızı memleket sevdalısı yapmak zorundayız. Büyüme durdu, milli gelir artışı durdu. Elbette durur: Hükümet halkın önünü açarsa kalkınma olur. Yönetim adil olursa, halkına güvenir, ona kulak verir ve halkla omuz omuza çalışırsa kalkınma olur.
Tüccar ve sanayicinin yıllar süren feryadını sonunda bir duyan oldu ve bir taşla iki kuş değil, iki bin kuş vuruldu. Tarım ürünlerine vergiden daha fazla destek verilmesiyle en başta kayıt dışılık ve bundan kaynaklanan haksız rekabet büyük ölçüde tarihe gömüldü, ilerleme ve kurumsallaşma başladı. Bu arada milletimizin önündeki takozlar kaldırıldığında insanımızın, ekonomide de çok hızlı ilerleme kaydedeceğini görmüş olduk, cesaretimiz arttı.
Ama şimdi, şehir çevresindeki güzelim bahçeler konut ve sanayi alanı olurken, adam köydeki, tarıma elverişli olmayan arazisine, çevreci bir fabrikayı bile yapamıyor. Halkın önünde böyle takozlar varken ülke ileri gitmez, elbette ilerleme durur. “ Entegre tesis yapılamaz ”sözü de yıllar önce planlara girmiş teknik bir takozdur. Geçmişteki planlara entegre tesis düşmanı bir deli bunu yazmış, şimdi kırk akıllı çıkaramıyor. Üstelik de o deliye göre her bir fabrika ayrı bir entegre tesis sayılıyor. Oysa entegre, birbirini tamamlayan fabrikalardan oluşur. Hem belediyelerde, hem de bakanlıklarda bu durum yıllardır sürüyor. Entegrenin kime, ne zararı var? Bu takozları koyanlar, memleket kalkınır diye mi korkuyorlar? Korkunun ecele faydası olmayacak. İnşallah yönetimlere gerçekten memleket sevdalısı insanlar gelmiştir. İnşallah bunlara da bir son verilir.
Biz, yasa ve yönetmeliklerin, çevre ve şehir planlarının hazırlanışında ve uygulanışında ülkeye gerçekten nizam, intizam verenlerle, gelişmenin önüne takoz koyanları ayırt etmeliyiz. Yoksa içimizdeki memleket sevdası, bu güzelliklerin hasretiyle kara sevdaya dönüşür, hep birlikte verem oluruz.
Vatandaşın yapacağı yatırım Çevre ve Şehircilik Bakanlığının çevre planlarına azıcık aykırı ise yandı vatandaşın çırası. Araştırsanız, belki de bu ısrarın doğru düzgün bir gerekçesi bile yoktur. Bu bakanlığın, bu takozlarla varlığı mı daha faydalı, yokluğu mu diye düşünmeden edemiyor insan.
Sınırları genişletilmiş yeni belediyelerin, yeni çevre planları da hala çıkmamış. Bir an evvel çıksa da, bir de onu görsek. Şu anda bakanlığın çevre planları belediyelerin elini de bağlıyor. Durmak, geriye gitmektir. Memleket geriye gidiyor, derdimiz o. Elbette ki bu işler kolay değil. Ama bilelim ki zoru başaranlar da zaten her devirde gerçek memleket sevdalıları olmuştur. Memleket sevdalılarına saygıyla arz olunur.
YÜKSEKLER
Koca dağlar, uçurumlar, kanyonlar
Kartal yuvaları, sarp kayalıklar
Çıkmak zor, güven yok, rahat yok o yerlerde
Çıkmaktan da zordur, tutunmak yükseklerde
Ama hakkı galip kılmak için dünyada
İyiler korkmazlar uçurumlarda
Savaşarak yürürler ileriye
İyilikler egemen olsun diye