Dün sabah 7.30’da mübarek sakin sessiz güzel Konya’mızın yollarına düşmüştüm. Saat 11’e doğru gazeteye geldim. Evden çıktığım ruh halim ile gazeteye geldiğim andaki ruh halimi bir Cenab-ı Allah biliyordur. Oysa bu süre içerisinde hiç kimse ile paralı pullu bir iş yapmamıştım. Sadece trafikte dolaşmış, eşin dostun söylediklerini dinlemiş bir de sizden gelen notlara bakmıştım.
Bunlar bile bir insanın dengesini bozmaya yetiyor, yetip de artıyordu bile.
………………
Bakın bir okurumuz ne diyor;
“Selamünaleyküm Uğur abi
Ben bir Konyalı vatandaş olarak çok utandım. “Niye?” dersen abi.
Ailecek Beyşehir’e Karaburun plajına gittik. Gittik gitmesine ama pişman olduk abi. İlk girişte 15 lira alıyorlar iyi hoş güzel. Abi plaj bayram tatili ve pazar günü olma sebebiyle ful doluydu. Konyalı akın etmiş abi ne güzel insanlar eğleniyor dedik.
Abi bir mangal yakalım dedik ne elimizi yıkayacak bir çeşme var, ne tuvalet var, ne çöp atacak bir yer var abi. Bu plaj Antalya’da olsa orayı ihya ederler hani şu beğenmediğimiz Antalya Belediyesi.
Bu plajı iş yapmıyor diye meclis üyesi bir abi alıvermiş ihaleyle.
İçeride bir bakkal var 1.5 litre suyu 3 liraya satıyor.
Abi bu halka yazık ya. Beyşehir’de bizim Konya’mızın oraya güzel bir bakım yapılsa kimse Antalya’ya, Bodrum’a gitmez
Parada Konya’da kalır şehrimiz ihya olur.
Bu yüzden utandım abi değerlerimizi hiç bilmiyoruz
Gelecek nesile de bir şeyler bırakmamız lazım.
Abi kafanı ağrıttım saygılar...”
…………..
Samimi bir okurumuzun, bence iyi niyetli bir paylaşımı. Eğer yanlış, eksik ya da fazlalık varsa onları da yetkililer bize iletir onu da buradan dile getiririz.
KONYA İÇİN BİR KAMPANYA BAŞLATALIM
Ahmet Ağırbaşlı abimiz ise şu korkunç felaketin ardından üşenmemiş Takkeli Dağ’ın eteklerinden bize yazmış. Ahmet abinin yazdıklarını biz de noktasına virgülüne dokunmadan sizlerle paylaşmak istiyoruz;
“Selamünaleyküm Uğur Bey,
Epeydir görüşemiyoruz, Mar-San Sanayi yangını ile ilgili görüşlerimi aktararak tekrar bu mektupla da olsa görüşmüş olalım.
Yangını Takkeli Dağ’ın eteğindeki Sarayköy mahallesinden izledim. Tüm vahametiyle gördüm. O anda aklıma Konyalı insanımızın hayırseverlikte, yardımlaşmada Türkiye'de hatta dünyada birinci sırada olduğu geldi. Yakın tarihimiz bu örneklerle dolu. Ben sadece birini aktarayım.
Pakistan depreminde Konya'mızdan bir cuma namazında 31 ilçeden iki milyon lira toplanmıştı. Bunları neden söylüyorum, sizin aracılığınızla en az iki adet yangın söndürme helikopteri iki adet de yangın söndürme uçağı alıp Büyükşehir Belediyemize bağışlanmak üzere bir kampanya başlatalım.
Başta İl Müftülüğü ve odalar olmak üzere bu kampanyada öncülük yaparlarsa emin olun Konyalı insanımız bu araçları alır.
Böylece bu araçlar sayesinde yangınlar ilk anda önlenir. Hem bu araçlar orman yangınlarına da yardıma gidilebilir. Bunu bu millet yapar. Türkiye geneline de örnek olur. Görüyorsunuz beş 5 lira, 10 lira toplanan paralarla kaç tane cami yapıldı.
Ben sizin her zamanki duyarlılığınızla bu kampanyayı başarıyla başlatıp sürdüreceğinize inanıyorum. Selamlarımla… Ahmet Ağırbaşlı”
…………
Haydi Konya bu yangın hepimiz ve özellikle şehri yönetenler için küçük ibretlik bir ders. Bu sese kulak verin ve bunu Türkiye’de ilk yapan biz olalım.
İSTANBUL CADDESİ’NDEKİ MİNİBÜSLER
Dün sabah bir ara İstanbul Caddesi’nden türbenin arkasına çıktım. Belediye bu yoldaki akışa engel olan her türlü dur kalk ve araç parklanmasını önlemek için yolu yani gidiş ise gidiş istikametini, geliş ise geliş istikametini tam ortadan ikiye dubalar ile bölmüştü.
Son derece de doğru olanı yapmıştı.
Bundan sonra olması gereken tek şey bu uygulamaya uymaktı.
İşte dün sabah yolcu indisi bindisi için iki dolmuş yolun en sağından ilerlerken biz sol şeritte birden pat diye durduk.
“Neyi, ne oldu?” diye dikkatlice bakınca yolun sol şeridinden önümüzdeki uyanık minibüs sürücüsünün bu kez sol şeritte yolcu indi bindisi yaptığına şahit olduk. O şoför aklınca hem akan trafiği durduruyor hem de kurullara uymuş iki meslektaşının hızla önüne geçiyordu.
Kullandığımız araç ve kim olursak olalım bu tek yönlü yolu bile ikiye böldükten sonra hâlâ akan trafik bu insanlar yüzünden duruyorsa yetkililere ve etkililere de kızmanın bir anlamı yok derim. Çünkü yapılacak bir şey kalmamıştır. Tuz kokmuştur…
BAHÇELERE GÖKTEN DÜŞEN MERMİ KOVANLARI
Dün Lalebahçe, Hatıp bölgesinden bir abimiz aradı. Bayram sonrası yazdığımız atom, patlayıcı ve pompalı olaylarını dile getirdiğimiz için teşekkür ettikten sonra bayram sonrası başına gelen bir olayı aktardı.
Malum bu bölge artık düğün derneklerin yapıldığı, pilavların döküldüğü bölge haline geldi.
Bu abimiz de pazar günü eşi ve çocukları ile bahçede otururlarken düğün evinden silah sesleri gelmeye başlamış. Derken bahçede yanlarına boş bir kovan düşmüş. Önce paniklemişler. Sonra polise haber vermişler.
Polis de gelmiş görmüş. Yapacak bir şey yok ki. Gidip kibarca düğün sahiplerini uyarmışlar.
Benim demek isteyip de korkudan diyemediğimi abimiz söyledi. Dedi ki “Uğur Bey böyle giderse bizi yani evinde oturan sakin insanları mermi manyağı yapacaklar galiba” …
…………
Allah korusun demekten başka bir şey diyebilir miyiz?
Ya da siz diyebilir misiniz?
GÜNÜN OKKALI SÖZÜ
Yardım almaya alışan emir almaya da alışır
NE ZAMAN ADAM OLURUZ?
Elektrikli bisikletlerin başıboşluğuna bir ciddi tehlike olarak görüp ciddi tedbirler aldığımız zaman daha iyi ADAM oluruz.