MESAİ YENİDEN BAŞLARKEN…

Uğur Özteke

Sizi bilmem ama inanın artık SEÇİM kelimesi duymak istemiyorum. İçimiz dışımız seçim oldu. Midem bulanıyor inanın seçim işinden kusmak istiyorum. Türkiye’de seçim bitti. Dahası bitti sanıyorduk. Yeniden İstanbul seçime gidiyor denildi. Bize ne İstanbul seçiminden dedim. Yanılmışım. Çok büyük atlamışım. Meğer İstanbul demek Türkiye demek imiş, tam “hadi canım oradan” diyecektim ki bizim Konya’da da kim varsa tasını tarağını alan otelin anahtarı alan İstanbul’a yerleşiyordu. Tamam, ona da peki dedik. Biz bilmeyiz büyüklerimiz bilir dedik kabullendik. Aylardır 80 ili ile Türkiye’ye kenara ittik İstanbul dedik.

Peki, şimdi ne diyeceğiz?

Nereden başlayacağız?

Nerede kalmış mıydık mı diyeceğiz?

……….

İstanbul seçimleri ile ilgili o günlerden bugünlere bir tek İstanbul yazısı yazdım. O da Sayın Binali Yıldırım’ın seçimi kazanmak için İstanbullulara vaatlerini kıskandığım gün idi. Yani oy versin vermesin İstanbullular insandı da biz neydik? O vaatleri okudukça dinledikçe Konyalı olmaktan nefret etmeye başladım. “Bizim hiç mi değerimiz yoktu? Biz bu kadar basit miydik? Bu kadar ucuz muyduk?” diye.

Neyse geçelim bunları.

Uzun bir aradan sonra ilk defa seçim akşamı televizyonu açtım, kanalları izlemeye başladım. Hem de sadece iktidarı destekleyen televizyonları izledim. Niye mi? Çünkü bu millet ile nasıl dalga geçilir öğreneyim istedim.

Sonra da gazeteciliğimden utandım.

Elbette biz boyumuzun ölçüsünü biliriz. Biz yerel gazeteciyiz. Ne anlarız siyasetten ne anlarız gazetecilikten.
O sözüm ona büyük büyük kanallara çıkan gazeteciler(!) terör ve Amerika’nın Akdeniz’de 400 savaş gemisi var, Reis bunun için beka ve terör dedikçe bu sandık işini nereye nasıl bağlayacaklar diye daha da aptallaşıyordum.

Evet millet her şeyi en iyi şekilde biliyor. Milletin kantarı asla yanlış tartmaz ama şu bizim anlı şanlı meslektaşlarımız da artık bir hadlerini bilip yalakalığı az yapsalar vallahi daha çok dinlenilir olacaklar. Dolayısıyla saygı görecekler.

………………..

Cuma günü öğleden sonra idi. 4 kişi ile İstanbul’un seçim analizi yapıyorduk. Bu ekipte İstanbul SKM’de görevli çalışan bürokrat dostumuzda vardı hukukçu da anketörde.

Onların ortak görüşü ve kanaati son olarak, kanı bebek katili APO’nun kardeşinin TRT’deki açıklamasının ardından Kürt seçmenin sandığa gitmeyeceği ve Binali Yıldırım’ın az farkla seçimi kazanacağı yönünde idi.

Bu dostlarımla çok şeyi paylaştım ama şu konuyu sizlerle paylaşmadan yapamayacağım. Biz küçük yerel bir gazeteciyiz ama ne olur şu notumuzu bir kenara yazın.

……………..

Geçtiğimiz perşembe günü bir değerli abimiz ile whatsapp yazışmamız var. Orada hala yüzde 9 duruyor.

……………

İstanbul seçiminin ana hattı HDP idi. Düne kadar HDP İmralı’dan yönetiliyordu. İmralı nasıl bir mesaj verirse dağdan şehre eşkıyanın da, bizim temiz sade Kürt halkının da kulağı orada idi. Sade temiz, tertemiz Kürt insanımız bile bundan nefret etse de zaman zaman “orada ne oluyor?” diye konulara kulak kabartıyordu. Tabii temiz Kürt insanımız HDP’ye oy vermek şöyle dursun adını bile anmıyordu ancak o cenahtaki gelişmeleri de takip ediyordu.

Ben bunu şöyle değerlendiriyordum.

Nasıl ki, Türkçü bir insanımız Karabağ’dan Doğu Türkistan’a kadar Türkler için yanıyorsa Kürt dostumuz da İmralı ne diyor diye konuya istemeyerek de olsa kulak veriyordu.

Bizi sevin sevmeyin. Ama bu satırı bir kenara not edin;

Bebek katilinin devlet televizyonu çıkışına rağmen cezaevindeki Demirtaş’ın ısrarlı duruşuyla Türkiye’de “Bebek katili-HDP” fay hattı kırıldı.

Not alın, bir kenara yazın. Hat İmralı’dan HDP Genel Merkezine kaydı. (Bunun artılarını ve eksilerini büyük gazeteciler ya da siyasetçiler yapar artık)

…………….

AK Partili yöneticiler ve Reis’in kurmayları Kürt seçmen konusunda yine atladılar.

Biz Konya’da oturup anketleri günlük saatlik alırken siz ne yaptınız?

Sayın Binali Yıldırım, Diyarbakır mitinginde Kürtçe selamlama yaptı da, terör örgütü PKK’ya ‘Pe Ke Ke” dediği gün AK Parti’nin İstanbul’da oyları mı artmıştı da bu işin üstüne bir de APO ekleniyordu?

Bu durumu çok daha detaylı ve derinlemesine üç dostumuza, üç fanatik AK Parti’liye anlattım. İçlerinden sadece bürokrat olanı sessizce boynunu büktü ve “Uğur abi haklı” diyordu.

…………….

Bu konu ile aslında çok şey yazmak istiyorum. Ama onları da zamana yayalım inşallah.

KONYA’DA HAFTA SONU NELER OLDU?

Hafta sonu kimsecikler olmasa da çok şeyler oldu. Dahası siz değerli okurlarımız sizleri üzen konular ile ilgili olarak bizi bilgilendirdiniz.

Hemen başlayalım.

BU GÖRÜNTÜ NEYİN NESİ?

Bir vatandaş önce bu fotoğrafları gönderdi

Sonra da şunları yazdı

 “SA. Uğur abi Hayırlı günler. Bu fotoğrafları Tavus Baba'daki KAFEM'in orada çektim. Taşlar yolun ortasında duruyor. Pek tarihi esere de benzemiyorlar. Çözemedim. Selam ve saygılarımla..”

…………..

Siz ne dersiniz?

Yoksa burada yeni bir açık hava müzesi mi kuruluyor?

Çünkü burası dağ başı da olsa Konya’nın yeşil denildiği zaman ilk akla gelen türkülere, şarkılara, filmlere konu olan Meram’ı… Meram’ın en turistik noktalarından birisi. Belediyenin para döküp gerçekten de çok güzel bir yer haline getirdiği bölgeyi.

Biz de merak ettik ne yalan söyleyeyim.

Ama üç dört saat sonra doğru ya da yanlış yolun ortasındaki koca koca taşlar “Vatandaş araç park ettiği için yasak parkı önlemek için KAFEM yetkililerince alınan önlem imiş.”

Nasıl ama? Bence bu tedbir alkışlanır. Hem de Meram’a çok yakışmış doğrusu aferin size.

HATIP YOLUNDAKİ

TRAFİK TERÖRÜNE BİR

DUR DEYİN HELE

Vallahi yürek filan yemedim. Ama dün valilikten gelen ve buradan da kendilerine en az 100 defa, bin defa teşekkür ve minnet duygularımızı ileteceğim Sayın Valimiz Cüneyit Orhan Toprak Bey’in bir düğün magandasının yakalanması için verdiği talimat ile gaza geldim.

Sayı Valim buradan sizinle ilgili düşüncelerimi açık açık yüreğimden geldiği gibi yazsam bana Vali yalakası derler. Ama Allah’a şükürler olsun ki sizinle bir defa özel sohbette bulunduk. Ama bu şehirde görünmeden protokol yapmadan şatafattan uzak sessiz sedasız şehrin insanına şehre öyle güzel ve Devlet Baba’nın ağırlığında dokunuyorsun ki rabbim yolunuzu açık etsin.

(Her ortamda her yerde arkanızdan en güzel örnekleri Devletimiz ve şehrimiz adına gururla veriyorum. Konya’nın ve Konyalının bir büyük meziyeti daha vardır. Asla iyi konuşulanları muhatabına iletmez. Allah korusun kötü bir örnek konuşursanız da ona üç beş ilave yaparak anında iletiriz…) 

Sayın Valim, benim şahsen ne evim ne ofisim vardır; Hatıp Yolu’nda. Bu yolu da yılda bir ya da iki defa diyelim eşi dostu ziyaret için giderim. Ama bu yolu kullanan iş adamlarından esnafa, bürokratından siyasetçisine herkes artık illallah demiş. Yolun neresinden mi? Kazalarından can ve mal kayıplarından. Korkmuşlar, bıkmışlar, tırsmışlar… Bu konuda çözüm tedbir diye siyasetçilerin en yüksek büyüklerin kapısını çalmışlar. Bu şehrin en büyük insanlarına durumu bire bir anlatmışlar.

Ancak bu pazar günü de dahil ciddi hiç bir şey yokmuş.

Bir dönem (Yakın tarihte) bu şehri yöneten 5 isim deseniz biri olan bir abimiz aradı. Bu yolda çektiklerini, yolda olan bitenleri ve çaresizliklerini anlattıktan sonra “Şu yolu bir yaz Uğur abi” dedi.

Sayın Valim ben şunu biliyor ve inanıyorum ki siyasiler, yöneticiler, bürokratlar ne bahane ne gerekçe ya da derlerse desinler bu işin bir çözüm noktası vardır. Ve devlet isterse sayenizde çözümünü bulur.

………….

Hafta sonundan yazmamız gereken o kadar çok o kadar fotoğraf var ki. Ama yazımızı daha da uzatıp sizleri sıkmak istemiyorum. İnşallah yarın kaldığımız yerden devam ederiz.

GÜNÜN OKKALI SÖZÜ

Hayat iyi bir öğretmendir derler ama boşuna. İyi öğretmenler asla dersi öğretmeden önce sınav kağıdını öğrencinin önüne koymazlar.

NE ZAMAN ADAM OLURUZ?

Gerçekler acı da olsa kabullenip ders çıkarmayı bilme erdemliliğini gösterdiğimiz zaman daha iyi ADAM oluruz.   

Yorum Yap
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,çok uzun ve ilgili içerikle alakasız,
Türkçe karakter kullanılmayan yorumlar onaylanmamaktadır.
Yorumlar (28)
Yükleniyor ...
Yükleme hatalı.