“Kudüs’teki iki İslam mabedini yani Mescid-i Aksa ve Kubbetüs Sahra’yı öncelikle Deaş benzeri manyak bir “Müslüman” gruba yıktıracaklar.” (Ramazan Kurtoğlu)
Tarihi çok eskilere dayanan Kudüs, 28 Aralık 1516 tarihinde ve Yavuz döneminde Osmanlılar tarafından fethedilmişti. Padişah Yavuz Sultan Selim, akşam namazını Mescid-i Âksâ’da kılacağını söyler. 12 bin kandille aydınlatılan Mescid-i Aksa’da akşam namazını eda eden Yavuz, ertesi gün Kubbe-i Sahra'yı ziyaret eder ve Mescid-i Aksa'da iki rekât hâcet namaz kılar. Daha sonra şehri gezer, Kudüs halkına ihsanlarda bulunur. 1 Ocak 1517'de Kudüs’ten ayrılır.
***
Yavuz, Kudüs’ten 1517’de ayrılmasına ayrılır da Kudüs, bizden ne zaman ayrılır:
09 Aralık 1917’de.
Yukarıdaki tarih Kudüs’ün elimizden çıkışının 100. Yıldönümüdür.
O halde “2017 Yılı ‘Kudüs Yılı’” oluyor.
***
9 Aralık 1917’de İngilizlerin eline geçen Kudüs, o tarihten sonra İngiliz mandası haline gelerek Filistin’in başkenti oldu. 14 Mayıs 1948 tarihinde İngilizler Kudüs şehrinden çıkarak, bölgede İsrail işgalci devleti kurdular ve o tarihte Arap İsrail çatışmaları başladı. Filistin’in beşte dördünü işgal ettiler. Kudüs şehri o tarihte ikiye ayrıldı, Batı Kudüs İsrail işgali altında kaldı, Doğu Kudüs Ürdün kontrolünde Müslüman Arapların elinde kaldı. 1967 savaşının 7. Gününde İsrail, Kudüs’ün tamamını işgal etti. Bu işgal hâlâ devam etmektedir. Bu süreç içinde şehir halkı işgale karşı direnişe devam ettiler. Müslümanların ilk kıblesi olan Mescid-i Aksa İsrail tarafından yönetilmektedir. İsrail’in Kudüs’ü Yahudileştirmeye yönelik çalışmaları ise devam etmektedir. Arap Müslümanları şehirden çıkarmak için plan üstüne planlar ile yeni yerleşim yerleri kuruyorlar. Siyasi ve Demografik yapıyı değiştirmek için her yola başvuruyorlar. Kudüs, elimizden çıktığı gün ve tarihten beri Adaletin ve Hukukun var olduğu bir ortamı aramaktadır ve bu ortama kavuşmak için o kutlu günü özlemle beklemektedir.
***
Tarihçi Yazar Mehmet Eminoğlu’nun, Filistin ve Kudüs’le ilgili Gözyaşı Dergisinde iki makalesi çıktı. Bu yazılardan biri “Kuds-i Şerif’de Fırlatılan Bir Taştan Sezilen İlhamlar” ile diğeri de “Mescid-i Âksâ’nın Altını Oyuyorlar” idi.
Gerçekten de 1981’den beri İsrail, arkeolojik kazı yapıyorum gerekçesiyle Mescid-i Aksa’nın altını oymaktadır. Bu oyma işlemi son derekesine gelmiş olmalı ki işgalci İsrail güçleri, belki de son oyununu sahneye koymak için tekrar harekete geçti. Yâni Müslümanların ilk kıblesi olan Mescid-i Aksa ile Kubbetüs Sahra’yı yıkarak Süleyman Mabedi’ni tekrar canlandırmak için son hamlesini yaparak Müslümanları, bu bölgeden uzaklaştırmak için tertip üzerine tertip düzenliyor.
2 milyonluk Yahudi milleti, bütün bu aymazlıkları 1,5 milyarlık İslâm dünyasının gözünün içine baka baka yapmaktadır. Türkiye’ye imzalattırdığı son “Marmara Antlaşması” ile gemi azıya alan ve hain FETÖ teröristlerinin 15 Temmuz Darbe teşebbüsü ve ülkeyi işgal planıyla kendi içişleriyle meşgul olan ülkemiz ile mevcut Hükümet, kendi başının derdine düştüğü için etrafındaki büyük olaylara müdahale edecek gücü şimdilik kendinde bulamamaktadır. Halbuki İsrail, Amerika’yı arkasına alarak Suriye, Irak ve Türkiye’nin bir bölgesini de içine alacak şekilde Büyük Kürdistan’ı kurdurmak için (referandum) dahil her yolu deniyor. Kurdurulmak istenen aslında Büyük Kürdistan değil, NİL’den FIRAT’a kadar uzanan “Arz-ı Mev’ud-Büyük İsrail”dir. İsrail yetkilileri, bundan dolayı “Mescid-i Aksa bizim elimizde. Açılıp kapanması konusunda ilk ve son söz İsrail'e ait” şeklinde küstahça açıklama yapmaktadır.
Mukaddes şehir Kudüs’ü kurtarmak ve senelerden beri altı oyulan Mescid-i Aksa ile Kubbedüs Sahra’yı yıktırmamak adına dünyanın her bir yanından başlayacak olan KUTSAL YÜRÜYÜŞ, elbette yakındır.
AZİZİM DİYOR Kİ…
Ey Filistinli Müslüman Kardeşim!
Taşlara kulak ver, taşlara sahip çık….
Sen Yahudi’yi hezimete uğratmak istiyorsun. Dinle bak sana taş ne diye sesleniyor:
“De Besmele’yi beni at,
Kâfiri cehenneme kat.”
Bir taş kadar dahi olamayan bana da dua et…