- “Mesnevî birçok özelliğinin yanı sıra XIII. yüzyıl Müslüman toplumunun, Anadolu ve Konya halkının dünyasını yansıtan bir ahlâk ve kültür eseridir.”
“MESNEVÎ, ALLAH’IN BİR LÛTFUDUR”
“Bu kitap, gönül ehli olanlara, Allah yolunda yürüyenlere, manevî ve rûhanî hayatı yaşayanlara, susup herşeye dikkat eden nûr ehline, bedende yaşadıkları halde, rûhen nâmevcud olanlara, yırtık pırtık elbiseler içinde pâdişahların tâ kendisi olanlara, fazilet ve hidâyet nûrları ile dolu olanlara ve halk arasında adsız, sansız dolaşan gerçek asilzâdeler için Allah’ın bir lûtfudur.”
(İngiliz düşünür Whinfield)
“MESNEVÎ AHLÂKÎ VE EDEBÎ BİR KİTAPTIR”
Prof. Dr. Adnan Karaismailoğlu da, Konya Kültür ve Turizm Müdürlüğü Yayınları arasında çıkan “Mesnevî” tercümesinde, Mesnevî-i Şerîf hakkında şunları ifade ediyor:
“Anadolu’da yüzyıllar boyunca küçük yaşlardan itibaren okunan, dinlenen, toplumsal anlayış ve tavır birliğine yol açan ahlâkî ve edebî kitaplar içerisinde Mesnevî mühim bir yer tutmaktadır. Tasavvufî anlayış çerçevesinde aşk, sabır, gayret, tevekkül, ilim, akıl, idrak, hakikat, suret, mana, hicab ve taklit gibi yüzlerce kelime ve terimin izahını Mevlânâ’nın eserlerinde bilhassa Mesnevî’sinde bulmak mümkündür.
Mesnevî birçok özelliğinin yanı sıra XIII. yüzyıl Müslüman toplumunun, Anadolu ve Konya halkının dünyasını yansıtan bir ahlâk ve kültür eseridir.”
“MEVLÂNÂ’NIN ZAMANINDA YAŞASAYDIM MESNEVÎ YAZARDIM”
Üstad Bedîüzzaman Hazretleri’nin “Mevlânâ’nın zamanında yaşasaydım Mesnevî yazardım”
vecîz ifâdesi, Son Şahitler’de Ermenek eşrafından Ahmet Gümüş’ün hâtırasında yer alıyor.
Üstad Bedîüzzaman şöyle diyor:
“Hazret-i Mevlânâ benim zamanımda gelseydi, Risâle-i Nûr’u yazardı. Ben de Hazret-i Mevlânâ zamanında gelseydim, Mesnevî’yi yazardım. O zaman hizmet Mesnevî tarzındaydı. Şimdi Risâle-i Nûr tarzındadır.” dedi. (Şahiner, Necmettin, Son Şahitler, 1/318)
Evet, Kur’ân’a hürmetin kırıldığı bu asrın hizmet metodu Risâle-i Nûr tarzında idi. Akılların ve kalplerin sağlam olduğu geçtiğimiz bin yıldan beri ise, Hazret-i Mevlânâ’nın Mesnevî’si gönülleri şâd etmeye yeterli oluyordu. Fakat gönüllerin sönükleştiği, akılların ve kalplerin de maddeye ve dünyaya çevrilmek istendiği ve imânî şüphe ve vesveselerle susturulmak istendiği asrımız insanına tehlike oranında büyük çaplı, akla ve kalbe beraber hitap edebilen, düşüncede felsefeye meydan okuyan bir eser lâzımdı. İşte Risâle-i Nûr’un asrımızda icrâ ettiği hizmet tarzı bu idi.
Bu sözle, Hazret-i Mevlânâ’nın da, Hazret-i Bedîüzzaman’ın da taraf-ı İlâhîce istihdam edilmiş birer müceddid olduklarını ve her birinin kendi zamanlarında yeri doldurulamayan devâsâ bir hizmet tarzı ortaya koyduklarını anlıyoruz.”
MESNEVÎ OKUMALARI
Gezginlerin Gözüyle Konya’ya baktığınızda, 1330’larda Konya’yı ziyaret eden Arap seyyah İbni Battuta, Mevlânâ ve Mesnevî hakkında şu ifadelere yer veriyor:
“Bu beldede âlimlerin kutbu, Şeyh Celâleddin’in türbesi vardır. Bu zat, Mevlânâ namıyla şöhret bulmuştur. Bilad-ı Rum halkından bir kısmı ona mensup olduklarından bunlara şeyhin adına nisbetle ‘Celâlîye’ adı verilir, Irak’ta ‘Ahmedîye’, Horasan’da ‘Haydariye’ denildiği gibi. Türbesi yanında bulunan büyük bir zaviyede gelen gidenlere yemek verilir.
Bu ülke halkı, Mesnevî’ye çok kıymet verirler, onun sözlerinden ibret alırlar, öğrenmeye çalışırlar ve Cuma gecelerinde zaviyelerde onu okurlar. Bu beldede Mevlânâ Celâleddin’in hocası olduğu söylenen Ahmed Fakih’in kabri de vardır.”
Dün nasıl zaviyelerde dervişler, Mesnevî okuyarak tefekkür ediyor, kıymet vererek Hz. Pîr’lerinin sözlerinden ibret almaya çalışıyorlar idiyseler; günümüzde de Konya halkının Mesnevî’ye kıymet verdiğini göstermesi açısından TYB Konya Şubesi’nin, yeni yılda bir proje olarak Mesnevî Okumaları düzenlemesinin yerinde olacağını düşünüyorum. TYB Konya Şubesi’nin yeni başkanına böyle bir teklifte bulunuyoruz.
YARIN: Günümüz Olaylarına Mevlâna’ca Bakış…