Fenerbahçe karşılaşması öncesi bu karşılaşmanın Konyaspor için göründüğü gibi zor bir karşılaşma olmayacağını, saha içinde bir kaç noktaya dikkat ettiğimiz takdirde zorlanmadan 3 puanla döneceğimizi söylemiştim. Nitekim mücadele de 1. dakikadan 90. dakikaya kadar bu şekilde devam etti. Ancak maç sonu tabelada yazan skor bu kadar lakırtının boşa olduğunu gösteriyordu.
Fizik kalite olarak ligin en kötü takımlarının başında gelen Fenerbahçe özellikle 10 kişi kaldıktan sonra tabir-i caizse yerlerde süründü. Oyunun 3. bölgesi olarak kabul edilen hücum hattında gereğince aktif olamamamız; karşılaşmaya 5 eksik ile çıkmamız ile açıklanabilir. Bunun yanında oyuna iyi başlayan Ömer Ali’nin de sakatlanmasıyla birlikte tüm gol umutlarımız da tükendi. Ancak her şeye rağmen en azından topa sahip olan ve rakip sahada oynamaya çalışan bir profil çizmemiz bundan sonraki haftalar için umut verici olarak görülebilir. Kaleci konusuna hiç girmek istemiyorum. Sezon başından beri kaleci transferi noktasında kaybedilen vakit ve gösterilen çapsızlık aslında bu olayların habercisiydi. Kalecimiz Kaya Tarakçı’nın kapasitesi bu ve mevcut yönetim kurulu ile birlikte bizler de bunu 3 yıl öncesinde en az 10 karşılaşmada gördük. Eğer bu bölgeye bu zamana kadar adam akıllı bir takviye yapılmadıysa bu tamamen transfer komitemizin sorumluluğundadır. Kaya iyi niyetli ve sessiz, sakin bir oyuncumuz olabilir ama kimse kusura bakmasın, Konyaspor kulübü de Hilal-i Ahmer Cemiyeti ya da yardım vakfı değil. Ben de çok iyi niyetliyim ancak bugün sahaya çıksam ayağımı, kolumu elime verir gönderirler. Bu nedenle eğer kapasite olarak Konyaspor’u ve dahası Süper Lig’i kaldıramayan bir oyuncumuz varsa bu oyuncuyla 3 yıl önce etik bir şekilde yollarımızı ayırmamız gerekiyordu. Sanal ortamlarda iyi niyetli bir şekilde, “Bizi Süper Lig’e Buca maçındaki performansıyla Kaya çıkardı” gibi sözler okuyorum ama Kaya Tarakçı’nın normal sezon içinde gösterdiği kötü performanstan ötürü play-off oynamak zorunda kaldığımızı da unutmayalım.
Mesut Bakkal Hoca’nın üzerinde haftalardır bir durgunluk var. Bunun nedenini merak etmekle beraber aklıma takılan bir kaç soruyu da sormak istiyorum. Kaleci transferi noktasında son güne kadar Ertuğrul’dan haber beklenmesi ve devamında bu olayın fiyaskoyla sonuçlanmasının ardından transfer edilen Vid Belec ile ilgili ne düşünüyor acaba? Yabancı kontenjanından dolayı Kaya’yı oynatmak zorunda kaldığını ifade eden Mesut Hoca, demek ki bu iki kaleci arasında çok da fark görmüyor. Eğer fark görmüyorsa neden bu yabancı kaleci transfer edildi? Eskişehir karşılaşmasında stoper mevkiinde Ali Çamdalı’nı deneyen Mesut Hoca, bu karşılaşmada neden bu şekilde bir tercihte bulunmadı? Bu sayede kaleci noktasında yabancı kontenjanına takılmak gibi bir sorunumuz olmayacaktı. Ya da Ali Turan’ın stoper bölgesine çekilmesi sağ bek pozisyonunda da Fuchs’un oynaması durumunda da bu tip bir sorunla karşılaşılmayacaktı. Bu sorular bayram boyunca kafamı kurcalayan ama cevabını bulamadığım sorulardı. Bazı arkadaşlar gibi hocanın gönderilmesi gerektiğini falan söylemiyorum ki bu saatten sonra alınacak yabancı teknik direktör bu takımı bir adım daha geriye götürecektir. Sadece bu sorulara cevap arıyorum. Oyun içinde yapılabilecek hamleleri de yaptığını düşünüyorum Mesut Hoca’nın. Ki zaten eksikliklerden ötürü kulübe kalitemiz de vasatın altına indi.
Milli maçlar nedeniyle lige verilen arada sakat oyuncularımızın da döneceğini düşünerek İstanbul Başakşehir karşılaşmasının çok daha farklı olacağını ümit ediyorum. Bundan sonraki süreçte ciddi sakatlık ve bunun türevi şanssızlıklar yaşamadığımız takdirde bu lig kalitesinde Konyaspor’un ilk 5 hedefinin çok da uzak bir hedef olmadığını düşünüyorum. Taraftarımız ve Konya halkının içi rahat olsun. 4 büyükler!!! bu şekilde devam ettiği müddetçe ligin seyri hep Anadolu takımlarından yana olacaktır.