Dikkat ediyor musunuz?
Muhalifler de, muvafıklar da “metal yorgunluğu” nu dillerine doladılar.
İsmail Kahraman Meclis Başkanlığı için yeniden aday gösterildi ya. 77 yaşında olan Kahraman’ın “metal yorgunluğu” dile getiriliyor.
Metal yorgunluğu kavramını yaş ile tarif etmek isteyenler düz mantıkla doğru söylemiş oluyor.
İsterseniz önce, bilimsel olarak “metal yorgunluğu” ne demekmiş, ona bakalım.
“Adından da anlaşılacağı gibi metal yorgunluğu, metallerde yaşanan yapısal bozukluklardır. Titreşim, çekme, basma, sürekli esneme, kimyasala maruz kalma, ani soğuma ve ani ısınma, sürekli yük altında iken yüksüz bırakılma veya tam tersi hiç yük almıyorken yük altında bırakılma gibi durumlarda metalleri oluşturan atomların aralarındaki bağlarda oluşan gevşemenin adıdır.”
Siyaseten “metal yorgunluğu” da bir anlamda doyuma ulaşma, heyecanını kaybetme, motivasyon eksikliği anlamlarına gelebilir.
Bu, bir anlamda kişinin kendisine aşırı güvenmesi olarak da tarif edilebilir.
O kadar kendine güvenir ki, “ceketimi aday göstersem, ceketim bile seçilir” noktasına gelir.
Bir nevi, tedbirsiz tevekkül.
Tevekkül; tedbiri alıp, takdiri Allah’a bırakmaktır. Yani tedbirsiz tevekkül olmaz.
Her neyse.
Tavşan ile kaplumbağanın yarışını hatırlarsanız, söylemek istediğimi daha iyi tahlil edersiniz.
İkinci el araç alırken de biz bu mantık hatasını hep yaparız.
Yaşına bakarız. Kilometresinin oynanmamış olmasını araştırırız.
Çoğumuz aracın nerede, hangi şartlarda kullanıldığını pek araştırmayız.
İcabında modeli yenidir, fazla kilometre de yapmamıştır.
Ama öyle yollarda, öyle hor kullanılmıştır ki, yirmi yıllık çileyi bir yılda çekmiştir.
Yani bu araç metal yorgunudur.
Meclis Başkanlığı için İsmail Kahraman’ın tercih edilmesinde hangi stratejinin öne çıktığını, hangi denge unsurunun seçimde etkin olduğunu, bu seçimden siyaseten ne beklendiğini bizler bilmiyoruz.
Zaten bilmemiz de gerekmez.
Cumhurbaşkanını seçenler, O’nu apartman yöneticisi diye seçmedik.
(Ayrıca, apartman yöneticisi bile burnundan kıl aldırmıyorken.)
Bilin istedim.