Kayserispor ile deplasmanda oynanan maça geçmeden önce, hafta başında, temsilcimizin sezonu açtığı Akhisar maçındaki aldığı cezayı değerlendirmek isterim. Bu cezaya iki yönüyle biraz geniş bakmak istiyorum. İlk önce duyduğumuz terörü lanetlediği için ceza aldığıydı, fakat bunu doluya koysak taşmadı boşa koysak dolmadı işin aslını araştırdığımda cezanın bu slogana gelmediğini öğrendik. Bu sevindirici fakat cezanın geldiği tezahüratı duyduğumda bambaşka bir ruh haline girdim. Belki on yıldır belki daha fazla süredir Türkiye’nin lig ayırt etmeden taraftarı olan her takımının maçında dakikalarca yapılan tezahürattan, PFDK tarafından Torku Konyaspor’a ceza gelmişti. Sonunda kendi kendime şu sonuca vardım. Sorun ne Nalçacılılarda ne de TFF’ de. Sorun maçlara atanan gözlemcilerde ve yazdıkları raporlarda. Küfrü hiçbir şekilde savunmuyorum ama çifte standardı bu denli yaşayınca insan, içimden haykırmak geliyor. Önümüzdeki hafta Galatasaray ile önemli bir maçın olması, hemen ardından lige ara verilmesi işin sıkıntılı bölümü umarım temsilcimiz ilerisi için olumsuz bir durumla karşılaşmaz. Bu konuda, ulusal kanalları da eleştirmek gerekiyor. TFF bu yıl küfre taviz verilmeyeceğini bildirmişti bunu da ilk hafta maçında dört takıma verilen ceza ile gösterdi. Fakat bu ulusal kanallarda yeterince yer bulmadı. Ulusal Kanallar kendilerini üç büyük takıma o kadar adamış ki önemli kararlar neredeyse yayınlanmamıştı. Öte yandan büyük takımlarda taraftara gözlemciler aynı raporları verebilecek mi merak ediyorum. Ceza elbette verilmeli adil olduğu sürece kimseye bu konuda bir şey söylemem.
Öncelikle Torku Konyaspor Akhisar maçındaki gibi dağınık bir görüntü çizmedi, daha derli toplu sahada daha çok kendini gösterdi fakat bu durum hücum alanında etkili olmaya yetmedi ve bunaltıcı havanında etkisiyle üçüncü bölgede kısır kalmalarının önüne geçemediler.
Kayseri maçı öncesi özellikle Marica’nın kadro dışı kalmasına çok şaşırdım. Rijad Bajic alışma sürecinde olsa da tek forvet oynayabilecek bir oyuncu değil maalesef. Son dönemlerde Gekas dışında alınan golcülerin nedense ceza alanı kutusunun içi yerine kanatlarda gezinmesi de ilginç. Uğur İnceman’ın kesik yemesi doğru karardı. Sol bekte Aykut Hoca’nın bir transfer yapması, bu transfere kadar Abdülkerim’e orada bir şans vermesi gerektiğini düşünüyorum. Olmadı Vukoviç oraya monte edilebilir, tabi ki transfer olmazsa olmaz. Maçı bir yüzdeye bölersek yüzde atmışlık kısmın orta alanda oynandığını yüzde 25’lik bölümün Kayseri sahasında oynanırken kalan onbeşlik dilim temsilcimizin alanında oynandı diyebiliriz ama baktığımızda bu yüzdeye rağmen, Kayseri ekinin pozisyonları daha net. İşte burada ileri uç oyuncularının etkisiz kaldığını ve tercihlerini yanlış kullandığını görüyoruz. Diğer takımlarının yaptığı transferler karşısında biraz sönük kaldı ekibimiz bu da şehirde olumsuz bir hava yarattı. Aykut Kocaman açısından bakarsak istediği oldu deplasmanda bir puan bir puandır ve iki haftada takım mağlubiyet görmedi, Galatasaray maçından güzel bir sonuç gelirse şehirdeki bu olumsuz hava sona erecektir. Holmen transferi isim olarak yerinde ve güzel bir transfer ancak Konya’da izlemeden yorum yapmak yanlış. Bir futbolcunun kalitesi kadar yanındaki arkadaşları ile uyumu ve arkadaşlarının kalitesi de önemlidir. Bu tür oyuncular aşı tutarsa yanındaki oyuncularında yükünü büyük ölçüde alır değerini artırır. Torku Konyaspor’u bekleyen tehlike ise hücum hattı hızlı oyuncuların olduğu takımlar karşısında, daha doğrusu hızlı ve etkili hücuma çıkan takımlar karşısında bu oyuncu yapısıyla çok zorlanacak gibi görünüyoruz, burada Aykut Hoca’nın uyutma taktiği devreye giriyor onun için hoca bu takım için en ideal insan. Galatasaray maçında Aykut Hocadan farklı bir onbir beklediğimi söyleyebilirim, zaten temsilcimiz için lig milli maç arasından sonra başlayacağını Torku Konyaspor’un genel kadrosunun bu ligi kaldıracağını belirtmek isterim. Sadece metanet sabır ve yine sabır…
Maçın sözü: Tam bir Aykut Kocaman taktiği, yenemiyorsan yenilmeyeceksin.