Selsebil, yukarıdan aşağıya doğru 1 -2-3-2-1 tertibi ile sıralanmıştır. Bu sıralanış tertibi ile Vahdet-i vücut felsefesi anlatılmaya çalışılmıştır. Selsebil, BİR’den BİR’e olan Tevhid inancını ve Birliği de ifade etmektedir. Cennetteki çeşmelerden birisinin adı da Selsebil'dir.
ÇELEBİ DAİRESİ VE KÜTÜPHANE
Güneyde, Kıbâbu'l Aktâb'ın duvarına bitişik, Hâmuşân'a nâzır olarak sonradan yapılmış, kârgir, camekânlı, genişçe mekândır. Meşhur “Niyaz Penceresi” de burada kalmıştır. Dergâh meşayihinin misafir ve görüşme salonu iken günümüzde “Mevlâna Müzesi İhtisas Kütüphânesi” olarak kullanılmaktadır.
Dergâha özel bir kütüphânenin tesisini, 1271 /1854 yılında Mehmed Said Hemdem Çelebi gerçekleştirmiştir. Dergâha ait okunmak üzere alınmış olan ne kadar eser varsa hepsini toplatarak bir araya getirtmiştir. Dervişlerde, Çelebilerde, dolaplarda, sergenlerde, raflarda, hücrelerde bulunarak derlenen bu nâdide eserlere özel kütüphânesini de bağışlayıp katan Hemdem Çelebi böylece bir büyük hizmeti daha gerçekleştirmiştir.
MİSAFİRHÂNE - AVLULAR
Ma'murenin kuzey batı tarafındaki bahçede bu yöndeki derviş hücrelerinin arkasındadır. Tek katlı olup, dört oda ve bir de salondan meydana gelmiş kârgir binadır. Postnişîn Efendi, cuma ve bayram tebriklerini burada kabul ettiği için buraya “Şeyh Dairesi” denildiği de olmuştur.
Mevlâna Dergâhı’nın dört tarafı avluludur. Bunlar; Hadîkatu’l Ervah (Ruhlar Bahçesi), batıdadır. Şadırvan ve havuz buradadır. Hâmuşân; güneydedir. Ortasında küçük bir havuz vardır. Türbe mezarlık tarafında olduğu için bu adı almıştır.
Doğu Avlu: Doğu taraftaki bu avluda mezar taşları sergilenmektedir.
Kuzey Avlu: Bu tarafta yer alan gül bahçesinden ingin bir duvarla ayrılmış durumdadır. “Çelebiler Kapısı” ve “Valideler Mezarlığı” buradadır.
Avluların hepsi de önceleri ünlü Mevlevîlerin gömüldükleri mezarlık durumunda idiler. 1927 yılında müze olarak yapılan düzenlemeler sırasında, taşları doğu avluya nakledilerek buralar, bahçe haline getirilmişlerdir. Hürrem Paşa, Sinan Paşa, Hasan Paşa, Fatma Hatun ve Mehmet Bey Türbeleri de avlularda yer alan Osmanlı eserlerindendir.
ŞEB'İ ARÛS HAVUZU - ŞADIRVAN
Şeb-i Arûs havuzu avluda, mutfak ve Meydan-ı Şerif'in önündedir. Eskiden, Hazret-i Mevlâna’nın vefatının yaz mevsimine rastladığı yıl dönümlerinde törenler bu havuzun çevresinde yapılırdı.
Batıdaki avlu olan Hadîkatu’l Ervah’da bulunmaktadır. Ortasındaki yekpâre mermer havuz, Ulu Arif Çelebi’ye, Kütahya’dan hediye olarak gönderilmiş olup, şadırvanın yapımında buraya yerleştirilmiştir. Su, Yavuz Sultan Selim tarafından getirilmiştir. Buna dair kitabesi güneydedir. Onarımlar görmüştür. Üzeri sayvanla örtülüdür.
SELSEBİL
Batıdaki avluda, bu yöndeki derviş hücrelerinin önündedir. Hemdem Said Çelebi tarafından yaptırılmıştır.
Avlu, park ve bahçelere süsleme unsuru olarak yapılır. Selsebillerin yapılma nedenlerinden birisi de küçük kuşların yıkanıp su içmeleri içindir.
Selsebilin üçgen şeklindeki Roma Lahit kapağının altında, gök mermerden bir ayna yer alır. Ayna üzerindeki küçük çanakçıklar beyaz mermerden oyularak yapılmış ve yukarıdan aşağıya doğru 1 -2-3-2-1 tertibi ile sıralanmıştır. Bu sıralanış tertibi ile Vahdet-i vücut felsefesi anlatılmaya çalışılmıştır. Tek noktadan çıkan suyun, muhtelif çanakçıklara bölünmesi sonrada tekrar bir havuzcukta toplanması, BİR’den BİR’e olan Tevhid inancını ve BİR’liği de ifade etmektedir. Cennetteki çeşmelerden birisinin adı da Selsebil'dir.
Devam edecek.