Selçuk Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Tarih Bölümü Öğrenci ve Öğretim Üyelerine ithaf olunur.
Gidiyorsunuz diye hiç üzülmüyorum biliyor musunuz? Yüreğimin içinde ufaktan bile bir sızı yok. Sadece tuhaf bir burukluk var nedenini merak etmediğim. Meraktan söz açılmışken daha neleri merak etmeyeceğimi de söyleyivereyim.
Bir kere gözü arkada kalması gerekenler bizler değiliz. Bir kere mezun ettiklerimizin iş bulup bulmayacağı kaygısını da taşımıyoruz. Bundan sonra kim nerede kiminle ne yapıyor diye de çok merak etmeyeceğiz. Buradan çıkıp yaşamının sonuna kadar burayı aramayacak olanları kastetmiyorum. Benim bir hocam vardı diye Hz. Mevlana’yı ziyaret eder gibi arayacağınız ajanda sayfalarında bir melek yoksa eğer MİKAİL gibi ve benim her sınavda TUŞ olduğum ve kahkahalarının dakikalarca bitmesini beklediğim bir hocam vardı diye gamzeleriniz belirivermeyecekse yüzünüzde! BAYRAM’larda dakikalarca öksürük nöbetlerine tutulun?
Şimdi ağlamayın şimdi gülümseyin bence!
Gülümseyişiniz GÖK’yüzünde Ay yıldızın sona erişine dek, vatana sadık oluşunuz kadar DURSUN yüzünüzde. Ve bir gün Selçukluyu anlatırken öğrencilerinize o kutlu SEFER’lerden bahsedin? Ve bir tepe gibi duran kalbinizde Sultan ALAADDİN sevgisinden? Bir ara bir BAHAR akşamı; çiçek toplamaya gidercesine bir höyük arayın öğrencilerinizin gözlerinde? HASAN’lardan dinlediğinizi HÜSEYİN’lere anlatın. YILMAZ ve yorulmaz bir MEHMMET’çik olduğunuzda hatırlayın bu günleri…
Her seferinde nasihatle karışık tarih dinlerken MUŞMAL hocanızdan sadece tarihle meşgul olmadığınızı hatırlayın birde? Meslektaşlarınıza hafta sonları gezilerde olduğunuzu anlatmasınız da; Gökkuşağında parkında aylak aylak oturmadığınızı söyleseniz de Konya’dan söz açılmışken, çiğ köfte partilerinden, çay gecelerinden, iftar yemeklerinden, futbol günlerinden dem vurmasınız da, sizin Selçuk tarihli olduğunuzu anlayacaklardır.
Ve onların anlaması değil aslında sizin işiniz; giderken neleri götürdüğünüzü fark etmeseniz de, İZZET hocanın odasından yürüttüğünüz gülümsemeyi; ARIKAN hocadan habersizce aldığız espriyi, RUHİ hocadan çaldığınız pratikliği, öğrendiklerinizle süslediğinizde hangi tezgâhtan geçtiğinizi ele verirsiniz. Her şeyi unutsanız bile Çağatay Hocanızla Rusya, Ramazan Hocanızla Avrupa Birliği yolculuklarını unutmazsınız. Bundan sonra ATA’mızın yolunda, UYANIK kalmanız dileğiyle…
Gidiyorsunuz diye hiç üzülmüyorum biliyor musunuz? Yüreğimin içinde ufaktan bile bir sızı yok sadece tuhaf bir mutluluk nedenini merak etmediğim. Mutluluğu hüzne dönüştürmediğiniz bir hayatınız olsun.