1 Haziran erken genel seçimleri öncesi bir yazımda, “MHP, Türkiye’nin sigortası” demiştim. Bunu ifade ederken de dünyada meydana gelen küresel boyuttaki siyasi ve ekonomik gelişmelere bakarak değerlendirmiştim.
***
Milliyetçi Hareket Partisi Genel Başkanı Devlet Bahçeli’nin Konya’da yaptığı konuşmasını nasıl değerlendirmek gerekiyor…
Milliyetçi Hareket’te sular durulacağa benzemiyor.
Sancılı bir kongre sürecine doğru gidilirken ülkemizdeki siyasi gelişmeleri de göz önünde bulundurarak çok iyi değerlendirilmesi gerekiyor.
Meydana gelen son gelişmeler Milliyetçi ve Ülkücü camianın canına tak dedi.
Konya’da partililere bir iftar vakti seslenen MHP Genel Başkanı Bahçeli, Konya’nın önemine edebî olarak değindikten sonra delegelere ve tabana yönelik Mevlâna’nın yedi öğüdünü hatırlatarak üslûbunca mesaj gönderdi. Sonra kendilerinin “oldukları gibi göründüklerini, göründükleri gibi olduklarını” söyleyerek muhalif adayları suçlayıcı bir üslûp kullandı.
Yaşanan son iki seçim arasında meydana gelen gelişmelerin tek sorumlusu olarak görülen MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli ve ekibine karşı açılan bayrakta sona doğru yaklaşılırken, dananın kuyruğu bakalım 19 Haziran’da mı yoksa 10 Temmuz’da mı kopacak?..
Elbette siyasette bir günün, 1 saatin ve hatta dakikaların bile büyük ehemmiyeti var. İki tarih arasındaki zaman aralığı ise 20 gün. Bunu saate vurursanız 480 saat eder.
Bunlar sayılı günler mi yoksa kalıcı saatler midir?..
Ak Parti’de yaşanan son olağanüstü gelişme ve kongre sürecindeki demokratik devir-teslim ile MHP’de yaşanan olağanüstü iç çekişmelerde gelinen noktanın hiç demokratik olmadığı kanaati ve MHP’nin her geçen gün kan kaybettiği kamuoyunda devamlı yazılıp çizildi.
Elbette son sözü MHP delegeleri söyleyecek.
***
Eski Başbakan Ahmet Davutoğlu’nun görevden alınma biçimiyle ilgili olarak “millî irade” vurgusu yapan Sayı Bahçeli, Davutoğlu'na Başbakanlık görevini milli iradenin verdiğini, yine görevden alacak kişinin de milli irade olduğunu belirterek “Davutoğlu'nun görevden el çektirilmesinin milli iradeye hürmetsizlik ve nankörlük olduğunu” söylemişti.
MHP’nin olağan büyük kongresinde de delegeler, kendi iradeleriyle MHP’nin yeni genel başkanını belirleyecek. Kazanan taraf MHP Genel Başkan adaylarından Meral Akşener olduğunda delegenin hür iradesine hiçbir tasallutta bulunulmadan herkesin saygı göstermesi ve nankörlükle karşılamaması gerektiği de bu sözlerden anlaşılıyor.
Bana göre MHP, AK Parti karşısında başarılı bir “muhalefet parti”görevini deruhte edememiştir. Türk Dünyası başta olmak üzere, mevcut iktidarın en yumuşak karnı olan eğitim ve kültür sahasında dahi köşeye sıkıştıracak ortada o kadar önemli malzeme varken bunların gündeme getirilmemesi, milletimizin geleceği açısından hayat memat meselesi olduğu üzerinde yeterince durulmaması üzerinde Milliyetçi Hareket, ne yazık ki ne TBMM çatısı altında ne de kamuoyu oluşturmada lâyık-ı veçhile görevini ifa etmemiştir.
***
Olağanüstü Büyük Kurultayını bir türlü toplayamayan MHP’de, 19 Haziran 2016 tarihi ya da 10 Temmuz 2016 tarihinde yapılması düşünülen büyük kurultaydan sonra bir bölünme süreci yaşanır mı?..
Asıl sorulması ve üzerinde durulması gereken soru bu olacak?
Sayın Bahçeli, “19 Haziran dayatması art niyetliliktir, MHP'ye darbe teşebbüsüdür, ülkücüye ilanı yapılmamış savaştır.” diyerek son noktayı koymuş ve 19 Haziran 2016 tarihindeki kurultayı “korsan” olarak nitelendirmiştir.
Sayın Bahçeli’nin, kendisine hediye edilen kılıcı aldıktan sonra “Kılıçları henüz daha çekmedik ama yakında çekebiliriz” ifadesini de muhaliflere dönük son uyarısı olarak değerlendirilebilir.
AZİZİM DİYOR Kİ…
Eğer kılıçlar kınında durmada zorlanılıyorsa, bundan böyle MHP’yi ne tür bir akıbet bekliyor?
“MHP, Türkiye’nin sigortası” olduğuna göre; sigorta 19 Haziran’da mı yolsa 10 Temmuz’da mı atacak?..
MHP’de sigortalar atarsa, o zaman şarteli kim/kimler kaldıracak?