Yeni bir haftaya yepyeni güzel ümitler ve büyük şükürler ile başlıyoruz.
Bilmem farkında mısınız ama geçtiğimiz hafta Konya’nın Türkiye’nin değil Avrupa’nın dünyanın birçok ülkesine zaman zaman canlı zaman zaman paket programlarla damgasını vuran bir spor olayı vardı. 53. Cumhurbaşkanlığı Bisiklet Turu.
Bizim ailede futbol ve basketbolun dışında boks, atletizm, bisiklet gibi sporlara hâlâ anlayamadığım şekilde ilgi vardır. Mesela biz bu Cumhurbaşkanlığı Bisiklet Turunu yıllarca ekranların başında izledik. Gerçi artık bu branşlar ulusal basında bile iki üç satır ile yer alırsa seviniyoruz ama ülke olarak bu konuda yanlış yapıyoruz.
Neyse bu turun biz Konya ve Konyalılar için çok farklı bir gururunu da göz ettik. Bu turun en büyük patronu şüphesiz Cumhurbaşkanımız Erdoğan idi. Ama Türk Bisikletinin yıllardır hak ettiği bir başkanı var; Erol Küçükbakırcı…
Belki biz sanayide dolaşırken akşam sohbetlerinde Erol abimiz ile sohbet ederken elimizdeki bu değerinde farkında olmuyoruz. Konya’dan olimpiyatlara giden ay-yıldızı yıllarca gururla taşıyan Erol Küçükbakırcı bugün bisikletin başı.
Bu turda Konya lobisini dünden bugüne izlerken inanın aldığım keyfi satırlara dökemem. Her seferinde derin içler geçirdim nerede ise kafamı asfaltlara vuracaktım. Biz Konyalılar bir araya gelmeyi bir başarabilsek inanın Ferhat gibi dağları deleriz. Neyse bugün moralim yüksek. Ne kendimi üzeceğim ne de sizi.
Bu yıl mütevazilikleri ile ön plana çıkmasalar da Cumhurbaşkanlığı Bisiklet Turuna Konya ve Konyalılar alın teri ve başarıları ile damgalarını vurdular.
Helal olsun size…
MHP’LİLERİN COŞKUSU
Geçtiğimiz günlerde bir yemeğe davet edilmiştim. Ama dışarıda olduğum için yetişememiştim. İlerleyen saatlerde benim boğaz konusundaki zaafımı çok iyi bilen bir hocam “Komşum vallahi şu anda nefis bir su böreği geldi. Ya yetiş ya da senin hakkını ayırıyorum” deyince dengem bozuldu. Bulunduğum yerdeki işimi hızlandırdım ve yönümü bu davete çevirdim.
Allah var ya ben gidinceye kadar sıra dondurmalı tatlıya gelmişti. Ama benim börek ayrılmıştı. Neyse canınız çekmesin ama biz ikinci akşam yemeğini yedikten sonra çaylar eşliğinde muhabbet başlayıvermişti.
12-13 kişi idik. Çoğunluğu çalışan ya da yeni emekli olmuş eğitimciler oluşturuyordu. İki tane iş adamı vardı. Birkaç kişiyi de yeni tanıyordum.
Su böreği nefisti, tatlı şöyle idi muhabbetinin hemen ardından gündem Türkiye’nin sınır ötesi ne geliverdi. Bir eğitimcimiz heyecanını yenemedi ayağı kalktı ve bana dönerek “Uğur Bey bunlar gibi filan değil iyi ülkücüyüm. Ama reisi sevmeye başladım. Bu işin sonuna kadar gidilmeli.” Derken bir başka emekli eğitimcimiz yanında oturan arkadaşını göstererek “şu işe bak Allah’ım AK Partililer eleştiriyor bizimkiler sahip çıkıyor” diyordu.
Gelsin çaylar, gitsin çaylar derken bir ara üç demlik çayın bittiğine şahit olunca artık kalkmak istedim. Konuşulan tek bir konu vardı o da siyaset. Ama genel kanı şuydu ki bu askeri operasyonlar MHP’lilerin kanını kaynatmış hükümete AK Partililerden daha fazla destek veriyorlardı. Haa bu arada iki davetlinin de Meral Akşener sempatizanı olduğunu öğrendik. Onlarda hem MHP’ye hem AK Partilerle tartışırken yanımda oturan Ak Partili iş adamı da iki de bir bana eğilip yavaşça “Bu Akşener iş yapar mı?” diye soruyordu…
Uzun bir aradan sonra MHP’lileri aynı yerde ama üç ayrı yerde görüyorduk…
GÜNÜN OKKALI SÖZÜ
Aptallar, akıllılardan pek az şey öğrenirler; ama akıllılar, aptallardan çok şey öğrenirler.
NE ZAMAN ADAM OLURUZ?
Ağır tonajlı araçlarda dönel kavşaklara girerken, geçiş üstünlüğü kuralına uydukları zaman daha iyi ADAM oluruz.