Bu güne gelene kadar MHP’nin tarihinde böyle bir dağınıklık yaşanmadı. Demokrasinin gereği, seçilecek Genel Başkana meşruiyet kazandırmak için birden fazla aday çıkabilir. Ancak 5-6 tane aday da ne oluyor? Görüntü “Yangından mal kaçırmaya” benziyor. Sanki “batan geminin mallarını” paylaşıyorlar.
MHP’de Genel Başkan “Başbuğ”dur. Herkes Bağbuğ’un işaretine bakar. Alpaslan Türkeş’ten sonra Ülkücülerin Başbuğu Devlet Bahçeli olmuştur. Başbuğun ağzından çıkacak söz Ülkücüler için bir emirdir. Ne oldu da bu günlere gelindi? Evet, bazı şeyler iyi gitmedi. Devlet Bahçeli bazı konularda yanlışlar yaptı. Ancak her ne olursa olsun MHP’de bir “Tükenmişlik Sendromu” yaşandığı açık-seçik görülüyor.
Sanki bir gizli el MHP’nin işlerine parmak atmış. Sanki birileri MHP’yi siyaset sahnesinden silmeye karar vermiş. Herkes bir ağızdan konuşuyor, kimse kimseyi dinlemiyor. Böyle olunca da ortada diyalogdan eser kalmıyor. Oysa MHP’nin geleneğinde “Kol kırılır, yen içinde kalır” anlayışı vardır. Bu defa öyle değil. Bu defa kol kırılıyor ama, yen içinde kalmıyor.
Sosyal medya ne kadar fikir verir bilmem ama, parti 5 parçaya ayrılmış sanki. Başkan adaylarının taraftarları gemileri yakmış görünüyor. Kavgada bile söylenmeyecek şeyleri paylaşıyorlar. Oysa bugün düşman olduğunla yarın dost olabilirsin. Bugün dost olduğunla da yarın bir şekilde yolların ayrılabilir. İnsanların ağzından çıkanı kulağının duyması gerekmez mi? MHP’deki siyasi ahlak bunu gerektirmiyor mu? Yarın nasıl yüz yüze bakılacak? Öfkeyle kalkan, zararla oturur. Keskin sirke küpüne zarar verir.
MHP, Türk Siyasetinin dengesidir. Sayısal olarak önemli bir değere karşılık gelmiyor olabilir. Ancak her ne kadar CHP Ana Muhalefetmiş gibi görülse de, gerçek anlamdaki Ana Muhalefet MHP’dir. CHP’nin kendine biçtiği rol, iktidarın her yaptığına karşı çıkmaktır. Böyle olunca da CHP’nin itiraz ettiği konuda haklı mı, haksız mı olduğu anlaşılmamaktadır. Bu nedenle de seçmen nezdinde CHP ciddiye alınan bir parti olmaktan uzaklaşmıştır.
Madem ki, birileri kazan kaldırmış. Madem ki birileri “Ya benimsin, ya da kara toprağın” moduna girmiş. O halde olağan üstü genel kurulu engellemek de ne oluyor. Girersin seçime “Ak saç, kara saç” meydana çıkar. Seçimden kaçtıkça kıymete biniyor. Kaderde koltuktan düşmek de varsa, düşeceksin. Söyleyin, şimdi daha mı iyi oldu. Bu kadar dağınıklığa ne gerek vardı? Kim Genel Başkan olursa olsun, işi çok zor. Bu dağınıklık zor toplanır.
Aklın yolu bir. Kaşıdıkça kaşınıyor. Birilerinin akıllı davranması gerekiyor. Freni patlayan ve yokuş aşağı hızla giden MHP’yi en az zararla kurtaracak bir babayiğide ihtiyaç var. Eğer bu hızla bir yere toslarsa, toparlamak neredeyse imkansız olur. Bu vebal de bu konuda dahli olan herkese yeter de artar bile.
Nefsinizle değil de aklınızla hareket edin ki; şeytanları sevindirmeyin.