Bundan tam bir sene önce bir 15 Temmuz günü akşamında, tanklar yürümüş ve Boğaziçi Köprüsünü tutarak Avrupa ile Anadolu’yu birbirinden ayırmak istemişti.
Galata Köprüsünden ayrı olarak Avrupa yakası ile Anadolu yakasını birleştiren bir başka köprü ise; Fatih Sultan Mehmed Köprüsü idi.
Ama onlar (FETÖ’nün askeri üniformaları çalarak giyen hin çeteciler) her nedense Boğaziçi köprüsünü tutmuşlardı. O gece Avrupa ile Anadolu’yu birbirinden koparmak ve ayırmak istiyorlardı.
Necip Türk Milletini bölüp, parçalamak ve sonra yönetmek için halkımızı kamplaştırma ve kutuplaştırmaya 1945’lerde, DP-CHP’yle başlayan egemen dış güçler; bunda başarı sağlayacaklar, halkımız ile siyasetçileri darbelerle korkutarak, medyayla ve sermayedarlarla şantaj yaparak, değişik vaadlerle kandırarak gemilerini bu sularda rahatlıkla yüzdürmeye devam edeceklerdi.
Bu emperyalist egemen güçler 60’da, 71’de, 80’de, 28 Şubat’ta milletin ensesinde boza pişirmek suretiyle başarı sağlayacaklardı. Ama o egemen güçler, 15 Temmuz’da Başkomutanın “Halkımızı meydanlara inmeye davet ediyorum” emriyle birlikte nasıl bir kayaya toslayacaklarını hiç hesap edememiş olacaklar ki, neye uğradıklarını şaşırdılar.
Başta kahraman ordumuzun yiğit subayları, korkusuz polislerimiz, görevli sivil unsurlar olmak üzere meydanlara akın akın inen halkımız; bundan bir sene evvel 15 Temmuz gecesi sabaha karşı bir destan yazdılar.
İşte bu destanın ilk sene-i devriyesinde halkımız, tekrar meydanları doldurarak aynı kararlıkta olduğunu dost düşman herkese; işin başından beri arkalarında CIA ve MOSSAD destekli hareket eden FETÖ ve Paralel Yapı’ya, daha doğrusu egemen güçlere bir kere daha gösterdi.
Konya’nın yiğit delikanlıları; Mevlâna Meydanı’nı “Yâ Allah. Bismillah. Allahuekber” sadalarıyla inlettiler.
Tekrar o güzel sloganlarla şahitlik yaptılar.
***
Mevlâna Meydanına ulaştığımda Eski Başbakanlarımızdan Ak Parti Konya Milletvekili Ahmet Davutoğlu konuşuyordu. Halkın nabzını tutan bir gazeteci olarak çok beğeni toplayan güzel bir konuşma yaptı Sayın Davutoğlu. Meydandaki kalabalıklar bu konuşmayı alkışlayarak tasvip etti. Konyalıların yalnız bırakmaması gereken Sayın Davutoğlu’nun en güzel ve mesaj dolu sözleri şöyleydi: “Kimden gelirse gelsin her türlü vesayete, her türlü darbeye karşı çıkacağız. Kontrollü darbe diyerek, darbeleri meşru kılmaya veya başka türlü göstermeye kalktığınız zaman bu millete en büyük ihaneti yapmış olursunuz. Nereden gelirse gelsin meşruiyetini milletten almayan hiç kimseye itaat etmeyeceğiz. Hiç kimsenin sözünü dinlemeyeceğiz. Hiçbir şekilde hiçbir güce boyun eğmeyeceğiz. Ama meşruiyetini bu milletin temiz oylarından aldığı halk desteğinden elde eden Meclis’e, Cumhurbaşkanına, Hükümete ve milletvekillerine sahip çıkacağız. Darbenin her türlüsünü ayaklarımızın altına alacağız. Milletimize, silahlı kuvvetlerimize sahip çıkacağız. Hiçbir şekilde, hiçbir kardeşimizin bu hain FETÖ dolayısıyla Silahlı Kuvvetlerimizi ve Peygamber Ocağı olan ve şu anda dahi sınırlarımızı bekleyen o yiğit askerlerimizi ötekileştirilmesine izin vermeyeceğiz. Silahlı Kuvvetler başta olmak üzere bürokrasiye sızmış olan bütün bu hain kadroları temizleyeceğiz. Nereye girmişlerse oradan çıkarılacaklar, hangi suçu işlemişlerse mutlaka cezalandırılacaklar. Hangi şehidimizin kanına girmişlerse mutlaka hak ettikleri şekilde en şiddetli şekilde mutlaka cezalandırılacaklar. Ama asla kurumlarımıza bir zarar gelmesine izin vermeyeceğiz.”
***
Dünya tarih sahnesinden Ordusu ve Ekonomisi güçlü olmayan devletler çekilip gitmişlerdir. Roma gibi, Bizans gibi, Selçuklu ve Osmanlı gibi… Ama orduları ve ekonomileri güçlü ve sağlam olan milletlerin kurduğu devletler, adı değişse bile hep tarih sahnesinde kalmasını bilmiştir. Osmanlı’nın bakiyesinden bir Cumhuriyet doğmuştur.
Bizler (Müslüman Türk milleti) 1040’dan beri bu coğrafyada ve şüheda kanlarıyla sulanmış bu aziz topraklarda yaşamaktayız.
Necip milletimiz çok badireler atlattı.
En son atlattığı korkunç badire ise FETÖ kalkışmasıdır.
AZİZİM DİYOR Kİ…
Millet ve halkımız boşu boşuna meydanlara inmedi.
Maden halkımız meydanlarda..
O vakit siyasetçilere ve devlet mekanizmasına düşen en büyük görev de; devlet ve milletimize kast’etmek isteyen hain yerli işbirlikçilerin her türlüsüyle mücadele etmektir.
Millet madem tekrar meydanlardadır…
O zaman şimdi hukuk çerçevesinde hesap sorma vaktidir.