Milletvekili olmak isteyenlerin gireceği bu önemli seçimler öncesi de diğer seçimlere benzer şekilde “aday adayları” çıkmaya başladı. Bunların arasından her parti beş yüz elli kişiyi aday gösterecek. Seçimlere girecek parti sayısına göre de aday toplam sayısı değişecek ve sonuçta toplam beş yüz elli kişi milletvekili olacak.
“Milletvekili olunacak da ne olacak? Hangi özelliklere sahip insanlar milletvekili olacak? Ya da milletvekillerinin özellikleri ne olmalıdır?” gibi sorulara her partinin, her adayın, mevcut milletvekillerinin, entelektüellerin, akademisyenlerin, partilerde görevi olanların, hatta her vatandaşın vereceği cevabı vardır.
Tabii ki bir de benim cevabım var. Cevaplarım bazıların işine gelmeyebilir hatta dokunabilir. Ya da hiç kimse üstüne alınmayabilir ki çoğunlukla böyle olmaktadır.
Toplum önüne çıkıp, toplum önderi olacak kişinin her şeyden önce “yiğit” olması lazım.
Yiğit, güçlü, kuvvetli, gözü pek, düşüncelerini açıkça söylemekten çekinmeyen, sözüne güvenilen, sözünün eri ve korkmayandır.
Yani, yiğit olmayan bir milletvekili hangi unvanlara sahip olursa olsun, hangi özgeçmişe sahip olursa olsun, kendini ifade edemeyecek, yalan söyleyebilecek, korkacak, sinecek, boyun bükecek.
Bilgi birikimi az olanların yiğitliği tek başına anlam ifade etmeyebilir.
Her Türk vatandaşının bilgi toplama süreci farklıdır ancak yöntem ve sistemin getirdikleri biri birine benzer.
Yani aile, okul, çevre, üniversite, iş hayatı gibi devam eden süreçte biriktirilen bilgiler vardır. Çoğunlukla bu süreçten elde edilen bilgilerle bir ömür geçirilir.
Bir milletvekili bu ülkede yaşayan nüfusun tamamının ve gelecekteki nüfusların bire-bir hayatını etkileyecek konumda, yetki ve sorumluluğunun bilincinde olması gerekir.
Bir milletvekili bu ülkede yaşayan nüfusun tamamının ve gelecekteki nüfusların bire-bir hayatını etkileyecek konumda, yetki ve sorumluluğunun bilincinde olması gerekir.
Yasama organı meclisin kabul ettiği yasalarla ve hükümetin çıkardığı yönetmelik vb. düzenlemelerle hayatımız direk etkilenmektedir.
Akşam evine döndüğünde sofrasında bulunan yemeklerden bir lokma aldığında ülkesindeki açları düşünerek boğazına dizilmeli, yutamamalıdır.
Yatağına yattığında, yapmadıkları veya değiştirmedikleri yasalar nedeniyle evinden, ailesinden uzakta çok zor şartlar altında yaşayanları düşünüp uyuyamamalıdır.
Hastanedeki hastayı, hapishanedeki mahkumu, okuldan atılan öğrenciyi, evine ekmek götüremeyen işsizi, ailesinin baskısından bunalan genci, okuldaki öğretmeni, tarlada yatan çiftçiyi, emeği, göz nurunu, bürokratı düşünmeli, bu düşündüklerini anlamalı, yani empati yapabilmelidir.
Vebalin farkında olması, empatiyle anlaması, üzerindeki ağır sorumluluğu hissetmesi gerekir.
Bu saydıklarıma empati yapması için bir milletvekilin Türkiye’yi iyi tanıması gereklidir.
Sözün özü, “Bu tanıma uyanların var olduğunu düşünmek istiyorum. Çünkü bu aziz millet böyle milletvekillerine layıktır ve böylelerine çok ihtiyacı vardır.”