Hz. Mevlana’nın doğumunun yıldönümünde Konya’da neredeyse çeyrek asırdır süregelen ve alanında rüştünü ispat etmiş, evrensel bir etkinlik düzenleniyor.
Miladi takvime göre 1027 yılının 30 Eylül’ünde dünyaya gelen Hz. Mevlana’nın doğumu anısına 22 yıldır Konya’da bir gelenek olarak Eylül ayı içerisinde 10-12 günlük süreyle Mistik Müzik Festivali yapılıyor.
Bu festivalde dünyanın dört bir yanından sanatçılar, kendi benliklerini yitirmeden sanatlarını icra ediyor. Yerel kıyafetler, yerel sazlar, yerel sözler…
Bu vesileyle Konya’da alanında en iyi organizasyonlardan biri icra edilmiş oluyor.
Hz. Mevlana’nın doğumu gibi ölümü, vuslatı, ilahi sevgiliye kavuşması, Şeb-i Arus’u (düğün gecesi) de 7-17 Aralık tarihleri arasında Konya’da Vuslat Yıldönümü Etkinlikleri’yle bir gelenek olarak anılıyor, yad ediliyor.
Her ne kadar bir dönem bu tür etkinliklerin İslam’la alakası tartışılmış olsa da bugün şunu açıkça görüyor ve biliyoruz ki bu dönemlerde yapılan etkinliklerin İslam’la uzaktan yakından alakası yok!
Yani mesela, İslam’da mistik müziklerle sazlı sözlü eğlenceler yok. Bunu yapanlara da herhangi bir sevap yok. Hoş, dünya genelinde farklı kültürlerin tanınması, bilinmesi açısından değerlendirildiğinde önünde bir engel, yapılamaz diye bir kaide de yok.
Konya’ya gelen misafirlerin sayısının artması, turizm alanından alınan payın artırılması, bunun ekonomik kazanca dönüştürülmesi, Konya’nın tanınırlığı ve bilinirliğinin daha geniş alana yayılması anlamında da güzel şeyler yapılıyor diyebiliriz.
Ancak mistik yani gizemli festivali septik yani şüpheci ya da şüpheli hale getiren bazı şeyler de var ki, bunlara dokunmadan, bunlarla ilgili bir şeyler söylemeden, en azından kişisel rahatsızlığımı dile getirmeden edemedim, edemeyeceğim…
Hz. Mevlana’nın doğumu anısına yapılan etkinlikte, Hz. Mevlana’nın metfun bulunduğu Mevlana Türbesi’nin hemen yamacında son birkaç gündür farklı grupların garip eğlenceler düzenlediklerine şahit olduk.
Görünce kimimiz şok oldu. Homurdanmalar, mırıldanmalar da bu şokla birlikte yükseldi. Ancak kimse kimseye müdahale etmedi. Hoşgörü şehrinde bazı şeyleri bazı kırmızı çizgilere kadar hoş görmek gerekir.
Ne mi yapılıyor?
Mevlana Meydanı’nda ya da türbenin arka tarafında Üçler Mezarlığı’na bakan kısımda bulunan alanda kim oldukları, ne oldukları bilinmeyen tam manasıyla mistik bir kimliğe bürünmüş kişiler, açık alanda sazlı sözlü danslar ediyor.
Hz. Mevlana, Mesnevi’sindeki bir beyitte diyor ki, “Bu can bu tende oldukça Hazret-i Kur’ân’a kulum, köleyim; Hazret-i Muhammed Muhtâr -sallâllâhu aleyhi ve sellem-’in mübârek ve nurlu yolunun toprağıyım. Birisi sözlerimden, bundan başka söz naklederse, o kişiden de bîzârım, o sözden de...”
Yani birçok hakikat yolcusu gibi Hz. Mevlana da sözlerinin ve yürüdüğü yolun çarptırılmasından endişe duyuyor. Bunu yapanlardan da mahşerde şikayetçi olacağını ifade ediyor.
Giyimlerine, kuşamlarına, tiplerine, sakallarına, saçlarına bakınca bizim mahalleden olmadıkları aşikar olan bu ilginç insanların yaptığı sazlı, sözlü, danslı eğlenceleri görünce ben, Mevlana’nın bu durumdan da bizar yani şikayetçi olacağını düşünüyorum.
Mistik Müzik Festivali kapmasında organize edilen şeyler değil bunlar. Ama bu dönemde yapılıyor. Konya’da Mevlana temalı bir şeyler yapılacağı zaman bunu fırsat bilen bazı gruplar hemen üşüşüyorlar. Anlamını kaybetmiş, amacından sapmış etkinlikler için adeta kendilerine zaman ve zemin bulmuş oluyorlar.
Engellenebilir mi? Bilemiyorum… Ama bu tür etkinliklerin dünyadaki İslam algısına etkilerine de şüpheci yaklaşıyorum.