Cumhuriyet hükümetlerinin kuruluşundan bu yana öyle bir siyasi hayat yaşıyoruz ki, tek partili dönemden sonra çoğulcu parti ve seçimler, müzmin muhalefetler ortaya çıkarttı. Günümüz siyasi hayatın da iktidarın yapmak istedikleri yanında (doğru veya yanlış) muhalefetin olmazsa olmaz kuralı olan “yaptırmam” dayatmaları ortaya çıkıyor. Bırakın devlet idare etmeyi, partisini bile idare edemeyen insanlar, muhalefet yaptıklarını sanırken sadece boşluk doldurmaktan ibaret kalıyorlar.
Son cumhurbaşkanlığı seçiminden sonra ülke siyaseti hükümet kanadı kendini yenileyip farklı bir kimliğe bürünürken, maalesef bizim müzmin muhalefet hiç değişmiyor iktidar olmak gibi bir hayalleri bile olmuyor. Yıllardır süregelen kısır döngü muhalefetliklerini hala sürdürmekte, parti liderleri ideolojilerini ve ortaya koydukları yetersizlikleriyle partilerine fren görevi yapmaktadırlar.
Ülke yarı başkanlık sistemine geçtiği halde bunun farkında bile değiller ve kendilerini geliştirecek, partilerini bir adım ileri götürecek proje ortaya koymaya ve değişme kapalı olduklarını görmekteyiz. Kaç seçim kaybederse kaybetsinler kendilerini o koltuğa çivilemiş gibi kaybettikleri her seçim sonrası çocuksu mazeretlerle koltuklarına sarılırken, kendilerini diktatör olarak görmek yerine sandıkta sürekli yenildikleri ak parti genel başkanını diktatörlükle suçlayarak benzetilmesi bile abes olan insanlara benzetiyorlar.
Bu muhalefet liderlerinin özeleştiri yapmak gibi bir sıkıntıları olmadığı gibi, proje yoksunluğunun yanında, koltuklarını korumak haricinde hiçbir kuralları da yoktur. Sinema dünyasında ki Türkan Şoray kanunları ve kuralları gibi kuralları da yok. Türkan Şoray’ın 51 yıl önce ortaya koyduğu kurallar ve bugüne kadar uyguladığı kurallardan vazgeçmezken, milyonları arkasından koşturan muhalefet kanadının akşamdan sabaha verdiği sözden vazgeçebiliyorlar. Ama muhalefet partisi başkanı birkaç gün önce terör örgütüyle mücadele konusunda koalisyon güçlerine katılma konusunda meclise gelecek teskere teklifine sıcak bakacaklarını söylerken, şimdi eleştirilerini belirtip gözden geçireceklerini söylüyorlar.
Siyasi ve ekonomik karışıklık meydana getirmek için bazı yerlerden emirler mi alıyorlar ki üzerinde Türk bayrağı olan iç tüzüğü fırlatabiliyorlar. Biz bu milletin menfaatlerini düşünüyoruz diyerek önemli kararlar aşamasın da biz yokuz, bizim meselemiz türban mı diyorlar.
Ülkenin milli çıkarlar olduğu zaman neden iktidara destek verme düşüncesinde bulunmazlar. Amaç ülkemi, yoksa koltuk sevdasıyla muhalefet yaptıklarını sanmak mı?
Anlaşılan bugünün muhalefet siyasetinde ki amaçları, yenilgilerden bir ders alıp özeleştiri yapıp iktidar olma düşünceleri yerine, bu iki siyasi partinin iktidar olma düşüncesinden öte problemler yaratıp çözümsüzlük peşinde koşarak, partilerinde ki liderlik koltuğunu koruma çabalarıdır.
Musul da alıkonan ve 101 gün özgürlüklerinden mahrum kalan konsolosluk görevlisi vatandaşlarımız için sabırla, siyasi çözüm ararken, koalisyon devletlerine “orada canlarımız varken koalisyona katılmayız” diyerek, onların hayati tehlikesi nedeniyle karşı çıkarken, saygıdeğer muhalefetimiz veryansın ediyor, operasyon yapılmasını ima eden tavırlarıyla savaş çığırtkanlığı yapılıyordu. Akıllı bir kriz yönetimiyle bu iktidar çözüme ulaştırmıştı. Ardından sanki bu kurtuluşlara sevinmek yerine ellerine tutuşturulan yazıları zar zor okuyarak ”bu terör örgütüne ne taviz verildiği, nasıl pazarlık yapıldı gibi söylemlerle bu başarıya gölge düşürmeye, burunları bile kanamadan ülkemize getirilen vatandaşlarımızın sevincini paylaşamayan bir muhalefetimiz var.
İşte benim ülkemin muhalefetin son hali bunlar.