“AB BOŞ BİR HAYAL TÜNELİDİR” YAZICIOĞLU: “AB Türkiye’ye şaşı bakıyor, düz bakmıyor, doğru bakmıyor. İkinci sınıf muamelesi yapıyor, Türkiye’nin mayasını ve genlerini bozacak, milli bütünlüğümüzü ve birliğimizi parçalayacak taleplerde bulunuyor. AB, Türkiye için adeta bir hayal tüneli haline gelmiştir.” Muhsin Yazıcıoğlu, 2006’da bir yaygın gazete verdiği beyanatında, Türkiye’nin en önemli sorunları arasında ilk başta işsizlik, ikinci sırada ekonomi ve daha sonra adalet, eğitim ve dış politika olarak sıralıyordu. Aradan geçen zaman zarfında görülüyor ki, Türkiye’nin en önemli sorunları arasında işsizlik yine baş sırayı koruyor. Muhsin Başkan, Konya’ya her geldiğinde “işsizlik” konusunu hiç ağzından düşürmez ve bu hususa devamlı dikkat çekerdi. O gençliği çok seven ve genç insanların Türkiye’nin kurtuluşunda potansiyel bir güç olduğunu bilen bir siyaset adamıydı. Bu potansiyel gücün harekete geçirilmesi ve işsiz bırakılmasından hiç yana değildi. İnsanımıza müreffeh bir hayat bırakmak açısından gençlere iş, aş ve eş noktasında yardımcı olunmasını kafasına koymuş ve o projelerini de parti programına koymuştu. İşsizliği önlemek adına partisinin yönetim kurulu toplantılarında veya parti adına verdiği yemeklerde hangi fikir ve düşünceden olursa olsun o konuda en iyi uzmanları getirtir, o toplantıda konuşturur ve hal çareleri bulma noktasında azami gayret gösterdiğini hem en yakın dâva arkadaşları, hem de konunun uzmanları tarafından dillendirildiği bir vakıa. O, işsizliğin çözümünün sadece tek boyutlu ekonomik tedbirlerden geçmediğini; sistemin israftan uzak, üretim, istihdam, ihracat çizgisinde ekonomik dönüşümünü sağlamaktan geçtiğini gayet iyi biliyordu. Bu dönüşüm için formülünü de şu sözlerle açıklıyor: “Bir tarafta bomboş yaylalarımız, arazilerimiz durur, diğer tarafta işsizlerimiz. Bütün dağlarımız çıplak, müthiş bir ormanlaştırmaya ihtiyacımız var. İşte size iş alanları. İnsanımızın sorununu kömür, iki ekmek, bir tas çorba vererek çözemezsiniz. Dünya Bankası’nın doğrudan gelir desteği ile üretimsizleşen bir tarımla bir yere gidemeyiz. Çözüm daha çok üretim, daha çok ihracat.” Ekonomiden sonra en büyük sorun olarak adaleti gözetiyordu. ADALET VE HUKUK REFORMU ŞART O “Güçsüzlerin altta kaldığı, güçlülerin işini yürüttüğü bir Türkiye”den yana değildi. Türkiye’nin bir “hukuk devleti” olmadığını biliyor ve “Önce kısa, anlaşılabilir bir Anayasa şart. Bu Anayasa anlayışının üstüne ciddi bir adalet ve hukuk reformuna ihtiyacı vardır Türkiye’nin” dedikten sonra da; şunları dile getiriyor: “Vicdanı ile cüzdanı arasına sıkışmış bir hâkim olmayacak. Halk haklı olduğu için mahkemelerde güçlü olacağına inanacak. Mahkemelerde bıkmayacak, usanmayacak.” “HALKIMIZ TEFECİ GİBİ SÖMÜRÜLÜYOR” Gazeteci, Muhsin Yazıcıoğlu’na “Hükümeti nasıl buluyorsunuz?” diye soruyor. Yazıcıoğlu’da şöyle cevap veriyor: “Bu imkân Atatürk’e verilmedi. Ama heba ettiler. Ben olsaydım daha ilk gün bütün gerçekleri anlatırdım halka. Ülkenin yüzde 300-500 faizle borç verenler tarafından nasıl tefeci gibi sömürüldüğünü anlatırdım. Bu borcun fahiş faizini keserdim. Ama tersini yaptılar, borcu yüzde 100 artırdılar.” “AB TÜRKİYE’YE ŞAŞI BAKIYOR” Avrupa Birliği’ne karşı olduğunu her defasında açıklayan ve gazetecinin sorusuna da “Evet. Karşıyım” cevabını veren Yazıcıoğlu, niye karşı olduğunu da şu cümlelerle açıklık getiriyor: “Çünkü AB’ye müracaat ettiğimiz dönemde bu bir ihtiyaçtı ve doğru bir yaklaşımdı. Şimdi Türk Cumhuriyetleri var önümüzde. Müthiş imkânlarla dolu, soy haritamıza, inanç haritamıza ait insanların yaşadığı yeni bir dünya. Dolayısıyla Türkiye artık kendisini bir bloğun parçası değil, dünyanın merkezi gibi görme, buna göre hareket etme şansını yakaladı. İkini nedeni şu karşıtlığımın: AB Türkiye’ye şaşı bakıyor, düz bakmıyor, doğru bakmıyor. İkinci sınıf muamelesi yapıyor, Türkiye’nin mayasını ve genlerini bozacak, milli bütünlüğümüzü ve birliğimizi parçalayacak taleplerde bulunuyor. AB, Türkiye için adeta boş bir hayal tüneli haline gelmiştir.” Yazıcıoğlu, bir başka demecinde de şunları dile getirmekte: “AB adaylığı, Türk tarımını bitiriyor. Gümrük Birliği’nden zarar görüyoruz. Ne yaparsak yapalım, bizi AB’ye almayacaklar. An üyeliği, Türkiye’nin bölünmesine sebep olacaktır. İşaretleri ortadaır. Kopenhag kriterleri, Türkiye’nin verdiği tavizler listesidir.”
YARIN: Şiirlerdeki Muhsin Başkan…