Mükemmel din alimleri

Prof. Dr. Ali Osman Koçkuzu

Mükemmel din alimi yetiştirebilmek için, toplumumuza ve ilgililere düşen görevler üzerine bir kaç teklif

 

 

 “Kafayı din eğitimine takıvırdınız ha!” diyen kardeşlerimiz olabilir. Herkes kafayı bir yere taktığına göre, bu takıntısını da açıklayıp topluma arz ettiğine göre, bizim de bir şeyler deyivermemiz çok görülmez her halde.

Toplumun ihtiyaçlarına göre adam yetiştirmek veya toplum fertlerini, ihtiyaçlarını giderecek derecede yetişkin hale getirmek iki ayrı vazifedir. Bunun biri yapılınca diğerine ihtiyaç yoktur diyemeyiz. Bina yapımından tutun, şehirler imarına kadar her iş insanı bekler. Bahçıvanlıktan, hayvan yetiştiriciliğinden tutunuz, hazır gıda yapımına kadar her iş kolu insan, bilgi ve emek ister. Bilim, ilim, eğitim, terbiye ve insanı mükemmel kılan her emek toplumda verilecek, harcanacak ve bunlarsız olunamayacaktır. Din ve ahlak da bir ihtiyaçtır. Sulhun, kemale ermenin temini ancak onlarla olabilir. Bunun ilk basamağı, doğan her ferdin, aileden başlayarak, toplumun her mekanında, sınıfında ve kademesinde ahlakla ve din ile tanıştırılması olsa gerektir. Yani, din ile şu kadar çocuğumuzu ilgilendirelim, onlar da toplumun ihtiyacını görür tespiti doğru değildir. Çünkü, toplumun tamamını ilgilendiren kısım ile toplumun bir bölümünü ilgilendiren kısmın dereceleri farklıdır. Başarılı bir din eğitiminde, toplumun tamamı asgari ölçünün çok üstünde, bir bölümü ise ihtisas derecesinde bilgi, uygulama ve temessül (dinin ölçülerini aynen uygulayarak dindarcı üst düzeyde dirdarca yaşama). Etmelidir. İşte biz burada şöyle bir dilekte bulunmaktayız; toplumun tamamının din ile tanıştırılması ülkemizde eskiye göre çok zayıfladı. İhtisas sahibi alimimizin sayısı da azaldı, keyfiyeti de eskiye göre zayıfladı. Artık iki görevimiz vardır; herkes dinini öğrenecek, yüksek din ihtisası yapan alimlerimizin kalitesi ve sayısı artırılacak.

Bugün yüz yıl öncesine göre sayı bakımından çok ileri seviyedeyiz. Dünkü okullarımızda binlerce öğrencimiz yoktu. Ama onlar az sayıda da olsalar, günümüzdekinden çok ileri düzeyde yetişme imkanına sahip idiler. Yüksek vasıflı din alimi yetiştirmek için adaylar sadece belirli ailelerin üzerinde kalmamalıdır. Yani rızkı az olan, daha çok dağ kesiminden gelen evlatları yıllardır bu görevi canla başla yaptılar. Allah onlardan ve onları oralara yönlendirenlerden razı olsun. Şimdi artık toplumun her sınıfından bu hizmete öğrenci verilmelidir. Zengin ve iyi yetişmiş ailelerin evlatları, bu işe daha yatkın olacak ve işin rengi de müspet anlamda değişecektir. İlgililere düşen iş, bu programları sık sık değiştirmemektir. Bir çok değişiklik olmuştur son yetmiş senede, bunların bir çoğunda yanlışlar yapılmıştır. Okulların seneleriyle oynama, derslerini değiştirme v.s… Halbuki, uzun bir süre bu eğitimler üzerinde yapılacak tespitler ve gözlemler, daha sonrası için yeni kararlar almada zaruridir. Gerekçesiz ve sonuçlara bakılmadan yapılacak değiştirmeler- eğer kötü niyet yoksa- acele ile yapılmış işler olacaktır. Nitekim öyle olmuştur.

 

 

İlk yorum yazan siz olun
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,çok uzun ve ilgili içerikle alakasız,
Türkçe karakter kullanılmayan yorumlar onaylanmamaktadır.