Denir ki yeryüzünün bitirdiği nimetler insan nüfusuna yetecek kadar olurmuş. Fakat herkesin karnı tok değil. Üçüncü dünya ülkeleri aç ölecek, süper güçler ölünceye kadar yiyor. Bir Avrupa ülkesinde bir senede seksen bin ton ekmeğin çöpe atıldığından söz ediliyor. Yani toklar açlara diyor ki ölünceye kadar yerim olmadı çöpe atarım, sana yine vermem.
Salih Peygamber halkına dedi ki, şehrin suyunu bir gün siz için bir gün deve. Halkı olur dedi. Şehre gelen su azdı. Şehre hakim olanlar güçsüz olanlara yeterli su vermiyordu. Salih Peygamber bu yolla suyun hakça paylaşılmasını istemişti. Güçlüler bunu hazmedemediler deveyi kesitler. Neden statükonun devamı için.
Haberlerde diyor ki Avrupa mültecileri istemiyor. Yalan. İstiyor. Bu yüzden önce o ülkeyi karıştırıyor sonra o ülkeyi boşaltıyor sonra boş ülkeyi bombalatıyor ki geri dönme umudu kalmasın. Sonra bu insanların göçünü zora sokuyor ki zayıflar yolda kırılsın. E bunlara iş yapacak adam lazım. Ne yapacaklar bu adamları. Yapmak istemedikleri bütün işleri onlara yaptıracaklar. Kelepir işçi. New York’un en işlek caddelerinde onlarca büfe vardır fast food satar. Hiçbiri Amerikalı değil, Fas, Tunus, Cezayir...
Adamlar ekmek yemek istiyor, ekmek yapmak istemiyor. Mültecilerin göçünü zora sokuyorlar. İyice bunalırlarsa kelepir işçi olmaya gönüllü olurlar ya... Hem Avrupa mültecileri istemez de ne diye bu insanlar Avrupa’ya gitmeye uğraşır hem de ölümüne.
Süper güçler halkına sınırsız müşteri memnuniyeti vadediyor. Amerika, Avrupa, Rusya ve Çin... Onlara göre efendiler ve köleler var. Bu yüzden İslamiyet’i tehdit olarak görüyorlar; çünkü Müslümanlıkta herkes bir tarağın dişleri gibi eşittir.
Sınırsız memnuniyet, sınırsız güç, sınırsız konfor... Süper güçlerin hangi buhranına ilaç olur.
Tsunamide bin kişi öldü, hemen arkasından iki bin kişi intihar etti... Binlercesi gelecek umudu kalmadığı için boşandı. Hayata tutunabilmek için lazım olan konfor değil doğru itikat. Onlar bilmez ki Allah mutlak hayr’dır.