Peygamber Efendimiz(sav)’in vefatından sonra Eshab-ı Kiram Efendilerimiz arasında fitneden kaynaklanan üzücü hadiseler cereyan etmiştir. Tarih boyunca Müslümanlara en büyük zararı fitneler vermiş vermeye de devam etmektedir.
Esas olan, Eshab-ı Kiram Efendilerimize zarar veren fitnelerin bize vereceği zararları düşünerek mecburiyet derecesinde uyanık olmak ve kendimizi fitneden uzak tutmaktır.
Efendimiz(sav) bu olayların yaşanacağını önceden haber vermiş ve bu olaylar karşısında nasıl hareket edilmesi gerektiğiyle ilgili ümmetini uyarmıştır.
“Ashabım arasında fitne çıkacak, o fitnelere karışanları, Allah-ü Teâlâ benimle olan sohbetleri hürmetine af ve mağfiret edecektir. Sonra gelenler, bu fitnelere karışan Ashabıma dil uzatarak cehenneme girecektir.” (Müslim)
Maalesef, Efendimiz(sav)’in kati emirlerine rağmen büyük bir kısmı kasıtlı bir kısmı da fitneye alet olarak kendi heva ve heveslerine göre bazılarını kötülemeye devam etmişler ve etmeye devam etmektedirler.
Bu durum Müslümanların imtihanı olmuştur. Bunlardan biri de Hz. Muaviye(ra) ve Hz. Hasan(ra) ve Hz. Hüseyin(ra) Efendilerimiz arasında yaşanan olaylardır. Bu durumu iki şeklide ele almak gerekmektedir.
1-Bu olayın duygusal yönünü öne çıkararak Hz. Muaviye(ra)’a dil uzatacak Efendimiz(sav)’in kati emrine hilafet ederek imtihanı kaybedeceksin,
2-Bu olayı akıl ve mantık ekseninde değerlendirerek yaşanan acıları yüreğe gömerek Efendimiz(sav)’in uyarılarını dikkate alıp imtihanı kazanacaksın,
Bu kadar açık ve net bir durumla karşı karşıyayız.
Haklı olarak bu durumu bu Ramazan gününde gündeme getirerek fitneye sebep oluyorsun, diyebilirsiniz ama tam tersi fitneden uzak tutmak için yazıyorum.
Bu olaylar üzerinden özellikle de medyatik hocalar bilgi sahibi olmayan Müslümanların duygularını okşayarak reyting elde etmeye çalışmaktadırlar.
Maalesef, bir çok Müslüman bilgisizlikten kaynaklı Peygamber Efendimiz(sav)’in bu durum ile ilgili emirlerinin hilafına duygularıyla hareket ederek kendisine zarar vermektedir.
Müslüman kendisine neyin zarar neyin fayda getireceğini bilmeli duygularıyla hareket etmek yerine mantık ve akılla hareket ederek peygamberini dinlemelidir.
Üzücü olan bu konu da bilgisiz Müslümanları bilgilendirmesi gereken bazı ilahiyatçılarda tersini yaparak Müslümanları yanıltmaktadırlar.
Şunu özellikle belirteyim ki yanlış anlaşılma olmasın. Hz. Hüseyin Efendimiz(ra) ve ailesinin, katlinin failleri veya azmettiricileri ister Hz. Muaviye(ra)’nin oğlu Yezid olsun ister başkası kim olursa olsun Yüce Rabb’imize hesabını verecektir.
Ancak, bu üzücü olay üzerinden Hz. Muaviye(ra) ve Eshab-ı Kirama yapılacak hakaret ve saygısızlığın makul görülecek bir tarafı olamaz!
-Hz. Muaviye(ra) kimdir?
Her şeyden önce Eshab-ı Kiramdan olup Efendimiz(sav)’in “Vahiy Katibi” dir. Aynı zamanda Efendimiz(sav)’in kayınbiraderi, Habibe(ra) annemizin kardeşidir. Ayrıca, İslam Devleti geniş topraklara Hz. Muaviye(ra)’nin halifeliği zamanında ulaşmıştır.
Ehli Beyt başımızın tacı olup o yüce insanları sevmek Müslümanlığımızın gereğidir. Ehli Beyt’i sevmeyen Müslüman olamaz!
Bize düşen, Ehli Beyt’i ve Hz. Vahşi(ra)’den) Hz. Ebubekir(ra)’e kadar istisnasız Hz. Muaviye(ra) dahil olmak üzere Eshab-ı Kiramın tamamını sevmek ve saymaktır.
Hiçbir Müslümanın, aralarında her ne olumsuz olay olursa olsun Eshab-ı Kiram Efendilerimiz hakkında kötü söz söyleme, eleştirme, taraf olma hakkı yok; hakaret etmek, kötü söz söylemek hele hiç yok ve BÜYÜK GÜNAHTIR.
Şimdi aşağıdaki Hadis-i Şerifleri okuyunuz ve imtihanınızın sonucunun ne olacağına siz karar verin.
“Ashabıma dil uzatmaktan Allah’tan korkun. Benden sonra onları kötü emellerinize alet etmeyin. Onları seven, beni sevdiği için sever. Beni sevmeyen de onları sevmez. Onları inciten beni incitmiş olur. Beni inciten de Allahü Tealayı incitmiş olur. Bununda cezası gecikmeden verilir.” (Buhari)
“Ümmetimden bazıları, Ashabımı kötüleyecekler. Bunlar, Müslümanlıktan ayrılacaklardır.” (Beyheki)
“Allahü Teâlâ, bana ashab ve akraba olarak en iyileri seçti. Birçok kimse, ashabıma ve akrabama dil uzatır, kötülemeye çalışırlar. Böyle kimselerle oturmayın; birlikte yiyip içmeyin, bunlardan kız alıp vermeyin!” (Dare Kutni)
“Ashabıma dil uzatıp sövmeyiniz, bütün benliğime hâkim olan Allah’a yemin olsun ki, sizden biriniz Uhud dağı kadar altın harcasa, onların harcadıkları bir ölçek veya onun yarısına bile ulaşamaz.” (Ebu Davut)
“Eshabımı kötüleyene Allah lanet etsin.” (Taberani, Beyheki, Hakim)
“Eshabımın kusurlarını söylemeyin! Kalpleriniz onlara karşı değişir. Eshabımı iyilikle anın ki, kalpleriniz ülfet etsin!” (Deylemi)
“Eshabımı kötüleyen hariç, kıyamette, her müminin kurtulma ümidi vardır.”(Hakim)
Bu Hadis-i Şerifleri okuyan bir Müslümanın tercihi ikinci seçenek değilse o kişinin aklına şaşarım!