Hafta sonu, hava sıcak mı sıcak. Zafer’de gidiş-geliş marketler caddesine dönmüş olan ana cadde üzerindeki marketlerin birinde hem ucuzluk vardı, hem müşteri yoğundu, dışarısı 30 derecenin üzerindeyse, marketin içi hilaf yok 40 dereceden fazlaydı!
Klima mı?
Ya icat edilmediğinden yoktu, ya da elektrik çarpmasına karşı tasarruf tedbirlerine takılmıştı.
İyi de müşterinin ne günahı vardı ki!
Fiyatların yanı sıra, klima da olmayınca çifte çarpılmış oldu insanlar!
Bari bu sıcakta marketin içi biraz serin olsaydı!
Yananı kim görecek?
Market mi?
Şimdi soracaksınız hangi marketti o diye?
O cadde de zincir market olmayan market mi var!
Zincir marketlerden biri işte!
Ne diyorduk yananı görmek!
Zaten yanan görülse hem fiyatlarla hem de market içinde bir serinlik olurdu!
Her neyse!
Markette müşterilerin aldıkları ürünün parasını ödeyeceği iki kasa vardı.
Birinde çırpınan kasiyer bir kızcağız!
Diğerinde kimsecikler yoktu!
Kuyruk uzadıkça uzadı! Boş kasaya bakacak kimse yok mu diye sordu kuyruktakiler!
Kasiyer kızcağız marketin içine bakarak bağırdı!
……Bey!
Gelen yoktu, görünen de!
On dakika kadar geçti. Müşteriler, olmaz ama dediler, bu kasanız neden çalışmıyor!
Kasiyer kızcağız yine marketin içine doğru seslemdi!
……Bey!
Gelen yine olmadı…
Kuyruk uzadıkça uzadı…
Hava basık, dediğimiz gibi klima ile market henüz tanışmamış! Varsa da çalışmasına ambargo koyulmuş!
İnsanlar kızgınlıkla söylene-söylene tekrar sordular!
Bu kasa çalışmayacak mı? Kimse yok mu?
Kasiyer kızcağız tekrar döndü marketin içine doğru biraz daha yüksek sesle bağırdı!
……Bey!
Yine gelen olmadı…
Olmadı amma, müşteriler her ne aldılarsa bıraktılar, birer ikişer çıkmaya başladılar!
Nasıl mı?
Bir yığın laf sayarak!
Anlayacağınız müşteri kızdı, bıraktı gitti!
Sonunda kasada sıra bekleyen üç kişi kaldı!
Kasiyer kızın beklediği ……Bey, bir türlü teşrif edemedi!
*****
İnsanların zaten canı burnunda…Birkaç kalem ürün ucuzlamış. Her şey ateş pahası. Bir şeyler almışlar, parasını ödeyip gidecekler nihayetinde…
Olmaz ki…
Klimadan tasarruf, personelden tasarruf, market maşallah hangar gibi!
Üstelik marketin içi de hamam gibi mübarek!
Yanıyor!
Bunaltıyor!
Zaten insanlar yanmış!
Zaten bunalmış!
İki üç şey alacak!
İster al, ister alma der gibi olmaz!
Bir market insanları bu kadar bunaltmaz!
Bu kadar müşteriyi kızdırmaz!
Koskoca market!
Kasanın birinde kasiyer bir kız!
Ondan başka muhatap yok!
Belli ki onun vereceği bir cevap yok!
*****
Market caddenin üstü!
Cadde işlek!
Müşterinin belli ki ayağının alıştığı bir yer!
Sevgili zincir market!
Biraz müşteriye ilgi göster, alaka göster! Yanlışlıkları gör, fark et!
Değilse bir market sen değilsin ya o cadde üstünde!
Ayıp olmasın, saymayalım senden başka kaç tane daha market olduğunu!
Gücüne gitmesin amma…
Kızdı, söylendi, bir yığın laf saydı müşteri, hiçbir şey almadan çıktı gitti marketten!
Kim kaybetti?
Market!
Markası kaybetti!
Markete olan güven kaybetti!
Markete olan hoşgörü kaybetti!
Çağrıldığı halde, bir türlü gelemeyen o ……Bey kaybetti!
Çalıştır klimalarını…Bu sıcakta çalışmayacaksa ne zaman çalışacak o klimalar? Bozulduysa yaptır, çalışmıyorsa çalıştır!
*****
Eskiden müşteri velinimet bilinirdi. Eski çamlar bardak oldu, bundan böyle biz ne diyorsak o gibi bir anlayış varsa, hakim olmuşsa, insanımıza ters gelir, kim daha iyi hizmet sunuyorsa oraya gider müşteri!
İnsanlar yanmış yanacağı kadar, bir de senin marketinde neden yansınlar?
Birçok zincir markette, kasada müşteri yoksa, hemen koşup geliyor güleç yüzlü bir personel, kusura bakmayın geldim diye gönül alıyor üstelik.
Beş on dakika sonra bir de bakmışsınız, onlar rahat, kasalar rahat, müşteri memnun.
İşte böyle cadde üstü zincir market! Sanma ki mecbur sana millet!