90 dakikası bizim adımıza biraz da zevksiz ama sonu “mutlu son” olan Kayseri maçını seyrederken inanın Türk futbolu adına saç baş yolduk. Pardon. Biz zaten keldik. Bizim yolunacak saçımız kalmamıştı ama çok üzüldük.
Son yıllarda Türk futboluna bir şeyler oldu. Ama bu olanlar kötü oldu. Bizim bildiğimiz futbol erkek oyunu idi. Ancak dünkü maçta da gördük ki futbolcuların doksan dakika boyunca ilk yaptıkları şey topa hakim olmaktan öte, nasıl bir artistlik yaparım da hakemi kandırırım idi.
İnanın Türk futbolunda renk ayırımı yapmaksızın oluşan bu çirkin huy ile adeta kendi ayağımıza sıkıyoruz.
Bu kandırmacalara hakemlerimizde ortak olup görüp görmeden çaldıkları düdük ile futbolu futbol olmaktan çıkarmış vaziyetteyiz.
Allah aşkına istatistiklere bir bakın. İki ikili mücadelenin birinde faul kararı çıkmış. Yuh ya. Vallahi basketbolda bu kadar faul kararı verilmez. Millet olarak bu kandırmacadan nasıl kurtulacağız?
90 dakikada beni ya da bizim grubu etkileyen ve öne çıkan konu buydu.
Neyse gelelim oyuna.
Bu maçta bize gösterdi ki Konyaspor takım olarak ligin beş takımı hariç oyuncu kalitesi olarak tüm takımlarla eş değer durumda. Ama bizi diğer takımların önüne çıkaran önemli faktörler ise önce taraftarımız, ardından stadyumumuz ve de Aykut Hoca…
90’da penaltı olmasaydı maçta berabere bitseydi kim kime ne diyebilirdi?
Al birini vur birine…
Ve doksan dakika boyunca susmadan takımına inanan o fedakar taraftar, Arena’nın ambiyansı ve de Aykut Hoca’nın sabrı… Bu maç içinde biraz Aykut Hoca’nın balı…
Son dakikada penaltı golü ile de olsa kazanılan 3 altın puanın ardından gole kadar çok kızdığım bazı futbolcular için ağır ithamlarda bulunmak istemiyorum. Ancak inanın takımın en ufak bir performans düşüklüğünde Konyaspor formasının hakkını mücadele olarak vermeyenler bir anda hedef haline gelebilirler.
Anlamlı ve güzel galibiyetler, bu isimleri şimdilik halının altına süpürmemize sebep oluyorlar.
Her futbolcu her maçta başarılı olacak diye de bir şey yok.
Ama her futbolcu forma giyme şansını bulduğu maçta sahada kaldığı sürece kendini yırtmak, varını yoğunu sahaya koymak yani bir şeyler yapmak zorundadır.
Anlayan anlamıştır diyerek galibiyeti bizde ayakta alkışlıyoruz.