Malumunuz mutluluk; Hayra nail olma; mesut ve bahtiyar olma; hoşnutluk durumu; insanın haz duyacağı bir hâl içinde bulunuşu anlamına geliyor. Hayat boyunca mutlu olabilme isteği, insanların sürekli arzuladıkları ve hiç bir zaman vazgeçemedikleri temel bir eğilim...
Hiç bir hayat anlayışı ve hiç bir ahlâk felsefesi bu eğilime kayıtsız ve yabancı kalması mümkün değildir. Dünyadaki tüm ideolojiler, ekonomiler, savaşlar, aşklar hep bu yüzden ortaya çıkmamış mıdır? Sözde mutlu olabilmek…
Mutluluk kavramı, antik çağda, şirk ve putperestliğin geçerli olduğu toplumlarda ortaya çıkan ahlâk görüşlerinde önemli bir yer tutmuş... Hatta bu ahlâk görüşlerine Evdemonizm yani (Mutluluk ahlâkı) adı vermişler…
Mutluluğu gerçekleştirmek gayesinde birleşen bu ahlâk görüşleri; putperest antik toplumlarda gelişen felsefi eğilimlerden hangisinin ürünü olursa olsun, kişinin mutlu olabilmesini sağlamak için bir olarak kalmış…
Neyse, konumuzla ilgili bir hikâye anlattıktan sonra kaldığımız yerden yine ederiz. Bir arkadaşım durup dururken soruverdi: “Yahu bir insanın mutlu olduğu nasıl anlaşılır? Şöyle düşünmüş olmalıyım:
“Bilmem gözlerinin parlaklığından, neşesinden, belki yüzüne vuran iç aydınlığından. Arkadaşım, söylediklerimi kabul eden ama yeterli bulmayan bir el işareti yaptıktan sonra: “Bunlar doğrudur. Mutluluk saklanamaz. Mutluluk insanın içinden sızar, bir yerlere girer, orayı değiştirir. Bir de kokusu vardır. Bilir misin mutluluk kokar”. Dedi. Şaşırmıştım!
- Mutluluğun kokusu mu? Doğrusu hiç duymadım!
- Doğrudur, duymamışsındır. İnsanlar pek fark etmezler. Oysa her ruh halinin kendine özgü bir kokusu vardır. Eğer insanlar koku duygularını kaybetmeselerdi, bunları da bilirlerdi. Ama birçok şey gibi bunu da kaybettiler.
- Yani, önceden biliyorlar mıydı?
- Elbette, biliyorlardı. Bak hayvanların birbirleriyle iletişim kurmalarında koku nasıl önemli bir rol oynar.
- Evet ama konuşamadıkları için…
- İnsanlar konuştukları için artık kokuya gerek duymuyorlar değil mi?
- Şimdi sen bana insanların konuştuklarını mı söylüyorsun?
- Sen de biliyorsun ki insanlar gerçekte konuşmuyorlar. Konuşur gibi yapıyorlar. Öğrendikleri sözcükler var. Birbirlerine onları söylüyorlar. Devam edecek…
Selam ve muhabbetle…