Gerçekte çok azı, çok az zaman için konuşuyor. Onlara da dikkat et, duygu sözcükleri yoktur.
Birbirlerine söylemeleri gereken sözleri söylerler. Onun için de çoğunlukla birbirlerini dinlemezler.
Gerçekte konuşmayan, gerçekte dinlemeyen insanlar iki önemli iletişim aracını da kaybettikleri için artık anlaşamıyorlar. Koku ve dokunma. İşte gerçek iletişimin iki yolu… İnsanlar ikisini de unuttu. Onu biraz kışkırtmayı denedim. Şimdi insanların birbirlerini koklamalarını mı söylüyorsun?
Umutsuz ve kırgın bir bakışla baktı:
- Keşke ne dediğimi anlasalardı da söyleseydim. Koklamak, öyle incelikli bir duygudur ki, bugünün insanına öğretilmesi gerekir. Zavallı koku alma duygumuz. Öylesine kötü kokularla bozuldu ki, yeniden eğitilmesi gerekiyor. Biliyor musun, insanlar insan kokusunu bile alamıyor.
Bir annenin, bir babanın, bir çocuğun yani ailenin kokusu... Sonra umudun kokusu… Bezginliğin kokusu… Hayata kırılmanın kokusu… Mutluluğun kokusu…
İnsanlar bütün bunları unuttular. Dokunma da öyle insanlar bunu da unuttu. Bir elin el üstüne konması... Bir omuzun omuza dayanması... Bir sırtın sırta dayanması... Unuttuğumuz ne çok şey var. Günümüz insanını savunmak istedim…
Ama sözcükler var, yazı var. Belki o yüzden unutmuşuzdur. Evet, yalanların aracı sözler, yalanların aracı yazılar. Bir türlü içimizden geleni söylemeyi, yazmayı bilemediğimiz için yalanlarımızın aracı olanlar…
Beden yalan söylemez, dokunuşun yalan söylemez. Bunlar gerçekleri iletir. Sadece gerçekleri…
Parfüm dünyasının gerçek bir uzmanı şunları söylemişti:
Parfümler doğanın verdiklerine insan ustalığının katılmasının ürünüdür ama parfüm sürmenin ustalığı, bu karışımın oluşmasına yardımcı olacak ölçüde biçimde sürmeyi bilmektir. Ne yazık ki insanın kokusuna önem vermeyi bilmiyoruz. Sonra bir gün "mutluluğun kokusunu" tanıyacaksınız.
Yaklaşın ve mutluluğun kokusunu duyun. Birbiriyle uyum içinde binlerce kokunun süzülmüş kokusunu duyun. Pembeden eflatuna, deniz mavisinden güneş sarısına değişen gökkuşağı renklerindeki özel kokuyu…
İnsanı rahatlatan, dinlendiren, coşturan, kıpırdatan, susturan, konuşturan mutluluk kokusunu
duyun. Dünyanın en güzel kokusu budur. Bebeğin annesinden aldığı koku budur. Annenin bebeğinden aldığı koku budur.
Seven insanın sevilen insandan aldığı koku budur. Ama bu koku kendiliğinden olmuyor. Buna emek vermek gerekiyor. Sabahların, gecelerin, günışıklarının birbirine karışması gerekiyor. Umutsuz günlerde, umutlu günlerde birbirinin değerini bilmek gerekiyor. Devam edecek…
Selam ve muhabbetle…