Pusula’nın Ramazan sayfasında, “İmandan sonra en büyük ibâdet: Namaz” başlıklı çok enfes bir yazı vardı.
Tabiki kaçırmadım. Başından sonuna kadar okudum.
O sayfayı hazırlayan kardeşimden Allah celle celâlühû razı olsun. İsmail abimizin mânileri de gerçekten çok hoş:
“Güzel vatanı, milleti koruyan ordu/ Düşmanlarına dar eder bu yurdu/ Kılarlar namazları, tutarlar orucu/ Onları muzaffer kıl rahmet ayı Ramazan!” (Amin).
Bu güzel yazı, beni namazla ilgili tefekkür gemisine bindirerek Hüccetü’l-İslâm İmâm Gazâlî’nin “İhyâu ulûmi’d-dîn” adlı eserinde yer alan “Namâzın Sırları ve Mühim Cihetleri” ile ezân, namaz, secde, cemaat ve diğer kısımlarının faziletine dair bir deryanın içine sünger gibi çekti.
Namazla ilgili bilmediğim o kadar çok şey varmış ki…
Yunus’ca söylemek istersem; okuyan hem kendini, hem de Rabb’ını biliyor!
Mukarreb meleklere yakın olmak istiyorsan arkadaş namaz kılacaksın.
Namazda neler varmış neler de benim bunlardan neden hiç haberim olmamış!
O makaleyi okuyunca namazda ihlâs, zekât, hac, i’tikâf, oruç, cihâd, marifet, kelime-i şehadet, itirâf ve bütün bedenî ibadetlerin olduğundan haberdar oldum.
İslâm’ın ve namazın bütün bu güzelliklerinden haberiniz yoksa eğer size; 26 Haziran 2916 Pazar tarihli e-Pusula’yı açıp, okumanızı tavsiye ederim.
***
Gerçi özür diledi, dilemesine de…
O ilahiyatçı, “Namaz kılmayan hayvandır” demek suretiyle özrü kabahatinden büyük bir lâf etmişti ya…
Onun yerine; “Muhakkak namaz mü’minler üzerine vakitlenmiş olarak farzdır.” (Nisâ/103)
Veya İki Cihan Serveri’nin; “Kasten namâzı terkeden kâfir olur.” ve “Namaz dinin direğidir, onu terkeden şüphesiz dini yıkmış olur.” sözlerini Beyhâkî ve Hz. Ömer’den nakletmiş olsaydı, daha güzel ve daha hoş olmaz mıydı?..
***
Resulü Ekrem Efendimiz (salât ve selâm ona olsun) buyuruyor: “Bizim ile münâfıklar arasındaki fark, yatsı ve sabah namazlarını cemaatle kılmaktır. Onlar bunlara güç yetiremez.” (Mâlik)
Rivâyet olundu ki, bir diğer hadis-i şerifte ise şöyle buyuruluyor:
“Kıyâmet gününde kulun ilk bakılacak ameli namazdır.”
***
Bazen o içimdeki ben, kendi kendine “yoksa ben münâfıklaşıyor muyum” diye sormuyor değil...
İmâm-ı Gazâlî ise; “Namaz dinin direği yakînin dayanağı, yakınlığın başı ve tâatların en parlağı olduğuna şüphe yoktur” diyor.
BAKIN HIRSIZ KİMMİŞ?
“İnsânların en fenâ hırsızı, namazından çalandır.” (Ahmed ve Hâkim, Ebû Katâde’den)
Fenâ halde yakalandınız/yakalandık değil mi?..
En fena hırsız kimmiş?
Onu da kendiniz bulun!
Münâfıklık alâmeti göstermemek adına paylaşacağım güzel bir hadis-i şerif daha:
“Yatsı namâzını (cemâat ile) kılan, yarı geceye kadar ibâdet etmiş, sabâh namâzını cemâat ile kılan ise gecenin tamâmını ibâdet ile geçirmiş sayılır.” (Müslim)
AZİZİM DİYOR Kİ…
“Bu ezânlar ki, şahadetleri dinin temeli