İyimserlik geleceğe umutla bakabilmektir. Olabilecek her türlü olumsuzluk arasında olumlu bir yön, olumlu bir taraf bulabilmektir. Geçirdiğimiz onca şeyden sonra, bende iyimserliğin zerresi kalmadı diyenleri dinleyen oldu mu? Keşke olsaydı, çünkü insanları dinlemiyoruz artık! Hakikatler canımızı sıkıyor, bunaltıyor!
Bizleri dinlemesi gerekenler, çare olması ve bulması gerekenler bizi dinlemiyor!
İnsanları dinlememenin sonucunda ne mi oluyor?
Aralar açılıyor, aralar!
Hem de fersah fersah!
Bir fersah 3 deniz mili…
Yani beş bin beş yüz metreden az biraz fazla bir mesafe…
Fersahı mecaza vurursanız, araların ne kadar açılabileceğinin tahmin dahi edilemeyeceği rakamlara ulaşırsınız ki, bunun adına hadi bana müsaade mi dersiniz, elveda mı, Allahaısmarladık mı?
Bu açılan aralar, yarın zor kapanır, hatta, açık kalır gider!
İnsanlar darda! İnsanlar zorda! İnsanlara umut vermek, umut aşılamak lazım! Yaralarını sarmak lazım!
Yangın gibi, sel gibi, deprem gibi, enflasyon gibi,
İğneden ipliğe her şeye yapılan zamlar gibi,
Yüksek faturalar gibi,
Yüzde 40-50 oranında artan, fırlayan kiralar gibi,
Burnunu sokmadığı hiçbir alan kalmayan fırsatçılar gibi,
Bu manzaralar karşısında ne yapsın insanımız?
Nasıl iyimser olsun, diyeceğiz demesine de, yağmurdan, rüzgardan gönlünü okşayan bir haberden dahi iyimserlik çıkarıyor insanımızın bir kısmı!
*****
Şimdi efendim, iyimserlik kanatlarını çırpıp ya kaçtı gitti. Yada iyimser denen kavramı aldık… Her ne olursa olsun, hep yüzün gülecek, iyimserim diyeceksin, sevineceksin. Kötümserlik benim olduğum yere yaklaşamaz diyeceksin mi dedik?
Herkes burnundan soluyor!
Adama selam versen,
Neredeyse başlatma selamından diyecek!
Nasılsın desen,
En iyi lafı sana ne!
İşler nasıl desen,
Ya efkârından gözleri dolacak,
Ya da şimdi mi aklına geldim diye,
Kapıyı yüzünüze kapatacak bir ruh hali…
En sakin insan dahi zıvanadan çıkmış durumda…
Böyle bir tablodan, iyimserlik çıkar mı?
*****
Bakmayın siz tuzu kuru olanlara…
Onlar için, maskeli hayat hem biçilmiş kaftan, hem de bulunmaz bir nimet oldu.
Ağlayanların yanında üzüntü maskesini,
Gülenlerin yanında kahkaha maskesini,
İyimserlerin yanında iyimserlik,
Kötümser olanların yanında kötümserlik maskesini takıyorlar.
Sabah vah…vah…tüh tüh…derken,
Öğleden sonra ortalık güllük gülistanlık, ağlanacak, sıkılacak ne var, çarşı pazarda marketlerde yok, yok, ne ararsan var…
Bir kilo alacağına, bir tane al, nefsini körle!
Avrupa’da zaten öyle yapıyorlar!
Devir ekonomi devri arkadaş deyip geçiyorlar.
Benim insanım, her şeyin en iyisine layık diyenler nerelere kayboldular?
*****
Elektrik faturası neden bu kadar çok geliyor?
Doğalgaz yaz aylarına kanma, kış aylarında görüşürüz der misali,
Su dalgalandım da duruldum havalarında…
Bu iyimser millete,
Onca kötümser argümanın arasında, iyimserlik arayıp bulan millete bu haller reva değil!
İnsanımız bunları hak etmiyor!
Gönlümüzden geçen bu değildi diye kimse işin içinden sıyrılamaz!
Veballerden kurtulamaz!
Güvendiği dağlara defalarca kar yağdığı halde, o yağan karları ve onu umursamayan dağları garip bir iyimserlikle bırakıp da gidemeyen insanlar var!
Bir kez iyi dediğine kötü diyemiyorlar!
Bu harikulade yaklaşımı dahi görmek ve anlamamak nasıl bir duygu acaba?
Bizden başkasına gidemezler, biz ne dersek o olur yaklaşımı son demlerinde…
Ülkemize gelen sığınmacılar, kendi insanımızdan çok daha rahatlar. Borçları yok, kiraları yok, senetleri yok, dertleri yok, sıkıntıları yok!
İçimizi acıtan bir soru soralım o zaman… Neden biz de en az onların durumunda değiliz?
*****
Biz ise hâlâ iyimserlik modundayız! İyimser olmayı seviyoruz. Art niyetimiz yok. Lakin, yaşadığımız onca zorluklardan sonra, nasıl iyimser olalım diye de düşünmeden edemiyoruz!
Adam elektriğim yanıyor, suyum akıyor yetmez mi diyor!
Oysa, elektriğini ödeyemiyor, elektriği kesiliyor, su ona keza…Doğalgazı hiç sormayın!
Amma velakin adam yine de iyimser!
Böyle insanların var olduğu bir ülkede, kesmeyin şu insanların elektriğini, doğalgazını, suyunu diyemiyoruz.
Fırsatçı çek elini benim insanımdan, elini öyle bir kırarım ki, bir daha elini uzatırken bir değil bin kere düşünürsün deyip, fırsatçıya haddini bildireceğimize, kenarda bekleyen iyimserlik timsali insanımızın kadrini kıymetini bilmemeye devam ediyoruz.
Ne dersiniz, iyimserlik zor zenaat değil mi?
NASIL İYİMSER OLALIM?
İyimserlik geleceğe umutla bakabilmektir. Olabilecek her türlü olumsuzluk arasında olumlu bir yön, olumlu bir taraf bulabilmektir. Geçirdiğimiz onca şeyden sonra, bende iyimserliğin zerresi kalmadı diyenleri dinleyen oldu mu? Keşke olsaydı, çünkü insanları dinlemiyoruz artık! Hakikatler canımızı sıkıyor, bunaltıyor!
Bizleri dinlemesi gerekenler, çare olması ve bulması gerekenler bizi dinlemiyor!
İnsanları dinlememenin sonucunda ne mi oluyor?
Aralar açılıyor, aralar!
Hem de fersah fersah!
Bir fersah 3 deniz mili…
Yani beş bin beş yüz metreden az biraz fazla bir mesafe…
Fersahı mecaza vurursanız, araların ne kadar açılabileceğinin tahmin dahi edilemeyeceği rakamlara ulaşırsınız ki, bunun adına hadi bana müsaade mi dersiniz, elveda mı, Allahaısmarladık mı?
Bu açılan aralar, yarın zor kapanır, hatta, açık kalır gider!
İnsanlar darda! İnsanlar zorda! İnsanlara umut vermek, umut aşılamak lazım! Yaralarını sarmak lazım!
Yangın gibi, sel gibi, deprem gibi, enflasyon gibi,
İğneden ipliğe her şeye yapılan zamlar gibi,
Yüksek faturalar gibi,
Yüzde 40-50 oranında artan, fırlayan kiralar gibi,
Burnunu sokmadığı hiçbir alan kalmayan fırsatçılar gibi,
Bu manzaralar karşısında ne yapsın insanımız?
Nasıl iyimser olsun, diyeceğiz demesine de, yağmurdan, rüzgardan gönlünü okşayan bir haberden dahi iyimserlik çıkarıyor insanımızın bir kısmı!
*****
Şimdi efendim, iyimserlik kanatlarını çırpıp ya kaçtı gitti. Yada iyimser denen kavramı aldık… Her ne olursa olsun, hep yüzün gülecek, iyimserim diyeceksin, sevineceksin. Kötümserlik benim olduğum yere yaklaşamaz diyeceksin mi dedik?
Herkes burnundan soluyor!
Adama selam versen,
Neredeyse başlatma selamından diyecek!
Nasılsın desen,
En iyi lafı sana ne!
İşler nasıl desen,
Ya efkârından gözleri dolacak,
Ya da şimdi mi aklına geldim diye,
Kapıyı yüzünüze kapatacak bir ruh hali…
En sakin insan dahi zıvanadan çıkmış durumda…
Böyle bir tablodan, iyimserlik çıkar mı?
*****
Bakmayın siz tuzu kuru olanlara…
Onlar için, maskeli hayat hem biçilmiş kaftan, hem de bulunmaz bir nimet oldu.
Ağlayanların yanında üzüntü maskesini,
Gülenlerin yanında kahkaha maskesini,
İyimserlerin yanında iyimserlik,
Kötümser olanların yanında kötümserlik maskesini takıyorlar.
Sabah vah…vah…tüh tüh…derken,
Öğleden sonra ortalık güllük gülistanlık, ağlanacak, sıkılacak ne var, çarşı pazarda marketlerde yok, yok, ne ararsan var…
Bir kilo alacağına, bir tane al, nefsini körle!
Avrupa’da zaten öyle yapıyorlar!
Devir ekonomi devri arkadaş deyip geçiyorlar.
Benim insanım, her şeyin en iyisine layık diyenler nerelere kayboldular?
*****
Elektrik faturası neden bu kadar çok geliyor?
Doğalgaz yaz aylarına kanma, kış aylarında görüşürüz der misali,
Su dalgalandım da duruldum havalarında…
Bu iyimser millete,
Onca kötümser argümanın arasında, iyimserlik arayıp bulan millete bu haller reva değil!
İnsanımız bunları hak etmiyor!
Gönlümüzden geçen bu değildi diye kimse işin içinden sıyrılamaz!
Veballerden kurtulamaz!
Güvendiği dağlara defalarca kar yağdığı halde, o yağan karları ve onu umursamayan dağları garip bir iyimserlikle bırakıp da gidemeyen insanlar var!
Bir kez iyi dediğine kötü diyemiyorlar!
Bu harikulade yaklaşımı dahi görmek ve anlamamak nasıl bir duygu acaba?
Bizden başkasına gidemezler, biz ne dersek o olur yaklaşımı son demlerinde…
Ülkemize gelen sığınmacılar, kendi insanımızdan çok daha rahatlar. Borçları yok, kiraları yok, senetleri yok, dertleri yok, sıkıntıları yok!
İçimizi acıtan bir soru soralım o zaman… Neden biz de en az onların durumunda değiliz?
*****
Biz ise hâlâ iyimserlik modundayız! İyimser olmayı seviyoruz. Art niyetimiz yok. Lakin, yaşadığımız onca zorluklardan sonra, nasıl iyimser olalım diye de düşünmeden edemiyoruz!
Adam elektriğim yanıyor, suyum akıyor yetmez mi diyor!
Oysa, elektriğini ödeyemiyor, elektriği kesiliyor, su ona keza…Doğalgazı hiç sormayın!
Amma velakin adam yine de iyimser!
Böyle insanların var olduğu bir ülkede, kesmeyin şu insanların elektriğini, doğalgazını, suyunu diyemiyoruz.
Fırsatçı çek elini benim insanımdan, elini öyle bir kırarım ki, bir daha elini uzatırken bir değil bin kere düşünürsün deyip, fırsatçıya haddini bildireceğimize, kenarda bekleyen iyimserlik timsali insanımızın kadrini kıymetini bilmemeye devam ediyoruz.
Ne dersiniz, iyimserlik zor zenaat değil mi?