Nasıl keyifli ve heyecanlı bir lig izliyoruz değil mi dostlar?

İlker Kırnaz

Ülkemizdeki futbol dünyası da birçok alanda olduğu gibi tamamen algı operasyonları ve komplo teorileri ile besleniyor. Son 4-5 haftada ligin zirvesinde oluşan deprem, g.saray ve beşiktaş takımlarını heveslendirmiş, haliyle Konyaspor-g.saray karşılaşması da aslında olması gerekenden daha önemli bir maç haline gelmişti. Bir yanda liderliği almasına kesin gözüyle bakılan g.saray cephesi ile ligde 10 haftadır ciddi bir düşüş yaşayan Konyaspor’dan iane bekleyen İstanbul’un diğer takımları. Konyaspor-g.saray karşılaşması işte bu psikolojik ortamda oynandı.

Yukarıda da belirttiğim gibi kazanması halinde liderlik koltuğuna oturacak olan g.saray camiası, karşılaşma öncesinde ortamı, maçın hakemi Mete Kalkavan üzerinden gererek, bir nevi kendilerine avantaj oluşturmaya çalıştılar. Hâlbuki Mete Kalkavan’ın Konyaspor karnesi de oluşturulmaya çalışılan ortamın aksine çok ama çok kötüydü. Şahsi olarak hakemlerin verdikleri kararların yönünün belli takımların uhdesinde gerçekleşmediğine inanıyorum. Yani o hakem şu takıma kötü, bu hakem şu takıma iyi geliyor gibi bir anlayışın çok da geçerli olmadığı fikrindeyim. O hafta itibariyle talimat hangi senaryo için gelmişse bu arkadaşlarımız da düdüklerini ona göre çalıyorlar. Maç sonu rakip takımın teknik direktörü, biraz kazanamamanın verdiği sinir biraz da bu tür zor durumlarda desteklenmeye alıştırılmış olmaları nedeniyle maçın hakemine tepki göstererek aslında bir hafta sonra oynanacak maçın da algı operasyonuna başlamış oldu. Yazılarımı takip edenler bilirler ki, özellikle şampiyonluk yarışı hususunda yayıncı kuruluşun da lehine olacak bir senaryo planlanıyor ve hemen hemen her sene kusursuzca uygulanıyor. Bu nedenle son haftalarda zirve yarışının kızıştığı ve iddiasız takımın kalmadığı bir manzara ile karşı karşıyayız. Bundan sonra oynanacak 4 hafta da bu tip enteresan sonuçları içinde barındıracak gibi gözüküyor. Şahsi fikrim bu yarışın kazananının değişmeyeceği ve ligin genelinde kim nasıl performans göstermişse lig sonunun da o sıralamaya benzer bir şekilde gerçekleşeceği yönünde.

Bu haftadan sonra oynayacağımız 4 karşılaşmada alabileceğimiz maksimum puanı toplayıp, sezonu bitirmeyi hedefliyoruz. Son 2-3 haftada özellikle oyun direnci anlamında gelişme kaydeden Konyaspor, hücum hattındaki sıkıntılarını giderdiğinde çok daha efektif bir takım olacaktır. Bunun için sanıyorum gelecek seneyi beklememiz gerekecek. Son 5 maçta atılan 1 gol de zaten bunu gözler önüne seriyor.

Karşılaşmanın sonunda basın mensupları tarafından sorulan “g.saray’ın şampiyonluk yarışına darbe vurduğunuzu düşünüyor musunuz?” sorusuna enfes bir cevap veren Aykut Kocaman, 50 senedir bu şehirde yaşayıp da hala bu şehri özümseyemeyen insanlardan çok daha Konyalıymış gibi profesyonel ve kurumsal bir cevap vermiş. Taraftarın kendisinden ve ekibinden neler beklediğinin farkında olan bir düşünce yapısıyla verilmiş bu cevap, aslında Konya’da yaşayıp da hala İstanbul takımlarını destekleyen hemşehrilerimiz için de çok net bir cevap niteliğindeydi. Eğer Konyaspor taraftarları olarak şampiyon olmak istiyorsak, Aykut Kocaman’ın anlayışına sahip olmamız gerekiyor. Bu şehrin bir marka olduğuna, büyümek isteyen bir takımı olduğuna ve buranın Konyaspor olduğuna önce kendimizin, sonra da etrafımızdaki insanların inanıyor olması gerekiyor. Bu düşüncedir aslında İstanbul hegemonyasını yıkacak olan. Tüylerimi diken diken eden bu cümle için Aykut Kocaman hocamı bir kez daha ayakta alkışlıyorum.

Futbol bir oyundur. Hatta bu oyun son dönemde endüstriyelleşerek gelişen ve ciddi bir marka değeri olan, çok daha pahalı bir oyun oldu. Ama her ne olursa olsun, bu oyun veya içindeki bileşenler asla bir insan hayatından değerli değil. Alanyaspor’lu futbolcuları taşıyan minibüsün geçirdiği kaza sonrası hayatını kaybeden Josef Sural’e ve yaralan futbolcu kardeşlerimize inanılmaz üzüldüm. Özellikle eşi ve çocuğunun o çaresiz hallerini gördüğümde boğazımın düğümlendiğini, gözlerimin dolduğunu ifade etmeliyim. Allah günahlarını bağışlasın inşallah. Gerçekten çok ama çok acı bir son. Bazı futbol otoritelerinin!!! verilen 2 günlük izni eleştirmesi de ülkedeki zihinsel sorunun ne boyutta olduğunu gösteriyor bizlere. Sadece şu söz yeter sanırım bu tip canlılara; Ecel günü zırhı delen ok, eceli gelmeyenin gömleğinden bile geçmez.

İlk yorum yazan siz olun
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,çok uzun ve ilgili içerikle alakasız,
Türkçe karakter kullanılmayan yorumlar onaylanmamaktadır.