Konya Baro Başkanı Fevzi Kayacan’ın geçen hafta yaptığı bir açıklama etrafında yazdığımız son iki yazı Konya’daki hukukçu çevrelerin büyük ilgisini çekti. Konuyla ilgili tarafıma birçok bilgi, belge eriştiren ve düşüncelerini benimle paylaşan hukukçu dostlarımıza teşekkür ederek, bu yazılar dolayısıyla tehir ettiğim AK Parti Konya il kongresi ve sonucunda oluşan il yönetimine ilişkin görüşlerimi aktarmak istiyorum.
Kongre öncesi yaptığımız haberlerden dolayı birçok dost telefonla ulaşarak yeni yönetimde kimlerin yer alabileceğini doğrudan benden öğrenmeye çalıştılar. Doğrusu, aralarında gazetecilerin de yer aldığı bu dostlara hep temkinli cevaplar vermeye çalıştım. Yönetimde kimlerin yer alacağına ilişkin verilecek kararların kime ait olduğunu bilmemeleri imkansız olan dostlarımızın buna karşın haber ve yazılarımıza gösterdikleri teveccühe de gönenmedim dersem yalan olur.
Oluşan yeni yönetim listesiyle ilgili ilk değerlendirmeleri irdelersek göreceğimiz ilk şey, yapılan değerlendirmelere göre bu listenin deyim yerindeyse ne İsa’ya ne de Musa’ya yaranamadığıdır. Hemen hiç kimse bu listeden memnun değil. Özellikle AK Partili eski tüfeklerin (öyle ya, neredeyse 13 yılı devirmiş bir partiden bahsediyoruz. Artık bu partinin de eski tüfekleri var) şiddetle eleştirdiği yeni yönetime Konya açısından, Konya’nın gelişim dinamikleri açısından benim olumsuz yaklaşmam mümkün değil. Kim ne derse desin, bu liste, genç, dinamik ve çalışkan bir ekip görüntüsü çiziyor. Olmadığı söylenen toplumsal karşılığını bu ekip, kendi alın teri ve el emeğiyle kazanabilecek kıvamda- eğer siyasi tecrübe eksikliğinden kaynaklanabilecek vahim hatalara imza atmaz iseler.
İl Başkanı Musa Arat Bey yaptığı ilk açıklamaların birinde asıl görevlerinin “paralel yapıyla mücadele” olduğunu söylemiş. Bence de! Hele Konya Barosu’nda Musa Arat beyin il başkan yardımcısı olduğu dönemde yapılan vahim hatanın ortaya çıkardıkları düşünülürse bu mücadelede epey gecikmiş bile sayılırlar.
AK Parti il kongresine giden sürecin asal aktörleri ile kongre öncesi ve sonrasında sık sık görüştük. Çok farklı fikir ve görüşleri dinledik. Yazılması gerekenleri süreç içinde yazdık. Görüştüğümüz bazı dostlarımızın yazılmamak kaydıyla söylediklerini de elbette aktarmadık. Birileri her ne kadar bu süreç sonucunda “şu kazandı, bu kazandı” vb. şeklinde ancak ganyan oyununa yakışır yorumlarda bulunsalar da asıl kazananı hep ıskaladılar.
AK Parti il kongresi hepimize gösterdi ki siyaset kazandı, partililik kimliği kazandı. Bu kongrenin AK Parti’ye kazandırdığı en önemli şey bu.