Kasada mücevherlerimiz, bankada paramız, evimizin önünde modeline yetişemediğimiz ve kimilerinin adını okumakta zorlandığı arabalar varken, kendimizi ulaşılmaz görür, zenginliğimizle hava atarız. Ama zenginlikte en üstün olanın akıl zenginliği olduğu kimsenin aklına gelmez.
Niye? Çünkü akıl zenginliğini idrak edecek aklımızın olmamasıdır. Akıl yoksa zenginlik nedir ki? Aslında, akıl zenginliği olmayanın ne kadar serveti olursa olsun, asıl olan, aklı en büyük zenginlik olarak kabul etmeyenin akıldan yoksul olduğunun ve ahmaklığının belirtileridir.
Bu yüzden en büyük zenginliğin akıl olduğunu idrak edemeyenin ahmaklığı ve akıl yoksulluğu ortaya çıkar ki, aklı olmayanın yoksul olduğu, her ne olursa olsun aklını yerinde kullanamamasıyla olur. Yoksulluk nedir? Yokluktur.
Malın olsa, mülkün olsa, aklın yoksa yerinde kullanamayacak derecede ahmaksan neye yarar. Aklın varsa, en zengini sensin, aklın yoksa servet içerisinde yüzsen de, en yoksulusun.
Hepimizin bazı korkuları vardır. Kimi böcekten, kimi geceden, kimi de karanlıktan korkar. Kiminde yükseklik, kiminde asansör korkusu, kimi düşkünlükten, kimi de servet kaybından korkar. Bunları daha çok örnekleyebiliriz. Yani hepimizin bir fobisi vardı. Ama korkulması gerekenin, yani bu korkulması gereken şeylerin başında gelen ve en korkunç olanı ise, insanın kendini beğenmesidir. Yani gurur, kibir ve insanlara yüksekten bakarak aşağılayıcı tavırlarda bulunmasıdır. Kendisini beğenen insanların, toplumda saygın görünüp, itibarlı olduğunu düşünmekte, bir yanılgı oluşturmaktadır. Aslında onlar kalabalıklar içerisinde ruhsal olarak yalnızları yaşamakta, kendilerine gösterilen itibarın da, sahteliğinin de farkındadırlar. Kibirleri yüzünden gösterişleri ve kendini beğenmiş olmaları, onları diğer insanlardan soyutlayıp, içlerindeki fırtınalarla baş başa kalmalarına neden olur.
İster inançlı olun, ister inançsız, bu herkes için geçerlidir. Öyle ki, gurur ve kibrinden dolayı kendini en büyük gören, kendim edindim diyen Karun yerle bir olmuş, ilahlık iddiasında bulunan Firavun helak olmuştur. İşte bu ilahi güce karşı gelme ve ortak koşma ahmaklığın en üst derecesidir.
Ahmaklarla dost olmak hiç kimseye bir fayda getirmediği gibi, onlarla yapacağınız dostluklar da sizi ahmaklaştıracaktır. Kendinizi görmek ve kendinizi bilmek adına yol alamazsınız. Dostluklarınızı ahmaklardan ve akıl cimrilerinden tarafa kullanmayın. En ihtiyacınız olduğu dönemde yanınızda olmayacaklardır, bilesiniz.
Farkında değiliz ama hepimizin yanında böyle ahmaklar çokça vardır. Ya farkında değiliz ya da görmezden geliriz. Hayatın en güzel yanı olan affetmekle kazanmaya çalışıyoruz bu tür davranışlı insanları. Ama bu kötü karakterlerle dostluk ve arkadaşlıklarımıza bir sınır getirmemiz gerekir.
Evet affetmeliyiz ama sınırı da koymak gerekir. Çünkü bu kötü dostluklar, insanları en küçük menfaatleri karşılığında satarlar. Ahmakların sermayeleri yalan, gurur ve kibir olduğundan, sana tarif edecekleri yalanlarla doludur. Sana doğruyu yanlış, yanlışı doğru göstermeye çalışırlar.
Tarih boyunca ve günümüzde insanların birbirine düşman olması maddi çıkarlar için gibi görünse de, bunun altında yatan gerçek, ırkların üstünlük kavgasıdır. Tarih boyunca o kadar dinler savaşı olmuşsa da, bunların altında yatan en büyük etken, ırkçılık olmuştur. Kendi soyunun üstünlüğü, kendi ırkının zenginliği, kendi renginin başarılı olduğu şekliyle ortaya çıkar. Bu anlayış, toplumların sağlıksız, mutsuz ve çatışma halinde olmalarının nedenidir. Bu anlayış, kin, nefret, öfke ve üzüntüyle, adaletsizliğe, hakların çiğnenmesine ve beraberliğin bozulmasına neden olur. Hepimiz, Adem babamız ve Havva annemizden meydana geldiğimizi unutmayalım. Unutmayın ki, üstünlüğü ilk başlatan şeytandı. “Ben ateşten yaratıldığım için topraktan yaratılan Adem’den daha üstünüm” diyerek baş kaldırmış, Allah’ın emrine karşı gelerek lanetlenmişti.
Bu ırk üstünlüğü çabasında olanların tutumları ve davranışları, kendilerini ileri götürmek yerine geri bırakır. Unutmayın ki, hiç biriniz, mensubu olduğu soy sop ve ırkıyla, ait olduğu etnik kökeniyle bir makama ulaşamaz ve Allah katında erdemli kılınmazsınız.
Tek farklılığınız, Allah’a olan kulluğunuz ve O’nun katındaki takvanızdır.