Bazı insanlar vardır, hep negatiftir ve enerjimizi sömürürler. Artık bir süre sonra o insanın size yakınlığı ne olursa olsun ya da kim olursa olsun onunla aynı ortama bulunmak istemezsiniz. Negatiflik, enerji sömürüsü demek olduğu için, iletişimlerdeki en büyük engellerin başında gelmektedir. Çünkü insanların önceliği pozitif olanlardan yanadır. Kim enerji doluysa, kim iyi şeyler düşünüyorsa, kim egosunun saplantısıyla ben bilirim düşüncesiyle insanlara yüksekten bakmıyorsa, o çevrede ve o havada olmak isterler.
Eğer insan mutlu olmak istiyorsan, negatif duygu ve düşünceleri, negatif bakış açıları olan, olumsuz konuşma ve düşüncede olan insanlardan uzak durmalı.
Padişah, bir gece rüyasında tüm dişlerinin teker teker döküldüğünü görür. Uyanınca heyecanla hemen sarayın tabircisini çağırır ve rüyasını anlatır ve rüyasının tabirini ister.
Rüyayı dinleyince müneccimin rengi atar, korkarak ve titreyerek,
“Padişahım ileride 6 çocuğunuz olacak ama huzurunuzda yalan konuşmam, beni bağışlayın, dişlerinizin dökülmesi çocuklarınızın öleceğine işarettir. Çocuklarınızın hepsi sizden önce ölecek. Yani bütün çocuklarınızın ölümünü göreceksiniz der.
Padişah bu yorum karşısında irkilir, çılgına döner ve “Bu nasıl tabir, Vurun bunun kellesini!” der ve müneccimin başı kesilir.
Ama bu tabirden sonra padişahın merakı ve endişesi iyice artar, ülkenin her tarafına adamlarını göndererek en iyi müneccimini bulu saraya getirmelerini emreder.
Saraya gelen müneccime gördüğü rüyayı aynen anlatır ve müneccimi ne anlatacağını merak eder.
İkinci müneccim;
“Padişahım müjdeler olsun, Allah size o kadar uzun ömür verecek ki o kadar uzun yaşayacaksınız ki evlatlarınızın hiç birisi sizin ölümünüzü göremeyecek, bütün çocuklarınız sizin yaşadığınızı görecek.”
Buna sevinen padişahın kalbi rahatlar ve hizmetlileri çağırıp;
“Tez bir kese altın verile bu müneccime!” diye emir verir ve müneccimi sarayına alır.
İşte “dildir insanı abâd eden, dildir insanı berbad eden.” Sözünün en güzel örneğinden biridir bu kıssa. İki münecciminde söylediklerinin aynı olmasına rağmen söyleyiş tarzları ve olaylara yaklaşımları, karşı tarafta farklı etki yarattı ve iki farklı son ortaya çıkarttı. Biri baş aldırdı, diğeri ödüllendirildi. Biri negatiflik çağrıştırdı, aynı anlama geldiği halde diğeri pozitif olarak çağrışım yaptırdı. Yani sözün manası kadar söyleniş şekli de çok önemlidir. Söylediğiniz söze hakim değilseniz, söz size hakim olur, sonucuna katlanmak zorunda kalırsınız.
Yani insanın ne söylediği değil söylediğini nasıl söylediği önemlidir. Çünkü söz, insanın “öz”üdür. O yüzden söz söylerken insan özüne ve ifade ediş şekline bakması gerekir. Bu da olgunluğuyla birlikte bir sanat işidir. Söylenmesi gereken söz negatif bile olsa onu kırıp dökmeden üslubuyla söyleyebilmeli insan. Bu söyleyiş tarzı da insanın olgunluk derecesini ve söz söyleme sanatını ortaya koyar. Sözü söyleme sanatkarıysan sözün seni vezir eder, söz söyleme sanatkarı değilsen de sözün seni rezil eder. En güzel örneği de bizim Yunus söylemiş.
“Söz ola kese savaşı söz ola bitire başı
Söz ola ağılı aşı bal ile yağ ede bir söz”