2020’nin son yazısı. Büyük bir heyecanla başladığımız bir dönem ve özellikle salgın sonrasında gelişen bambaşka bir süreç…
Alışkanlıklar değişti. Yaşam değişti. 2020 seçilmiş bir milat gibi geldi üstümüze. Ve birçok şeyi değiştirdi.
Birçok sevdiğimizi elimizden aldı.
Dün, çok sevdiğimiz yıllarca birlikte çalıştığımız bir kardeşimiz henüz 40’ında ayrıldı aramızdan…
Böyle anlarda yaşamın da yaşamanın da ne demek olduğu daha berrak algılanıyor.
Belki her gün görüşmüyorsunuz ama bir yerlerde var olduğunu bilmek, telefon açınca konuşabilmek… Bunların ne derece özgürlük olduğu anlaşılıyor.
Toprağın altına girdikten sonra bu boyuttaki iletişim kesiliyor.
Hatıralar canlanıyor ancak hafızalarda.
Salgın süreci hem ailelerimize hem de dostlarımıza olan özlemimizi artırdı. Bu yaşama alıştık desek de o günlere olan özlem artıyor.
Bir bayram olsa diyorum mesela. Ramazan ya da Kurban… Fark etmez. Bir bayram olsa. Sevdiklerimize kucaklaşabileceğimiz bir bayram.
Günler sıralanıyor. Ve sanki hepsi birbirine benziyor.
Ne zaman bitecek diye sorduğumuzda bir sürü çelişkili açıklamaya şahit oluyoruz.
Aşı ile bitecek diye umut ederken Dünya Sağlık Örgütü açıklama yapıyor. Covid-19’un gördüğümüz en büyük salgın olmadığını söylüyor. Gelecekte daha sıkıntılı salgınlar yaşayabileceğimizi söylüyor.
Aşı bir umut, bağışıklığı sağlasa da ileride ne olacağını maalesef bilemiyoruz.
Onların da dediği gibi salgınla yaşamayı öğrenmek zorundayız sanırım.
Kimilerimiz öğrendi belki lakin hala bir umut var içinde. Yeniden o eski günlere dönmenin hayali…
2020 milatsa eğer; çok daha içine kapanık tamamen asosyal bir toplum yapısı ortaya çıktı demektir.
Ulus devletlerden; dijital sisteme entegre küresel imparatorluklara geçişin başlangıcı…
Rabbimin elbet bir bildiği vardır. Asla bizleri bir başımıza bırakmayacak ve kaldıramayacağımızı yüklemeyecek. İnşallah sürecin sonu insanlığın hayrına olur.
Nerden başladık. Nereye geldik. 2020 sona eriyor. Dilerim gelen gideni aratmaz.
Aslında bugün çok farklı şeyler yazmayı düşünüyordum. Vazgeçtim. Hani diyor ya hazret kör cehalet çirkefleştirir insanları. Her lafa verecek bir cevap var elbet, lakin bir lafa bakarım bir de adama… Eleştiri kültürünü oturtamamış zihniyete laf anlatmak beyhude. Siz belki hayırlarına bir şey söylersiniz onlar karşılığında ancak hakaret eder. Elbet bir gün teraziye çıkar her şey, görelim Mevlâ neyler…