Bugün 23 Nisan, neşe doluyor insan diye okuduğumuz şiirler kayıp, yasta, hüzün içerisinde.
Bugün 23 Nisan, lakin neşe dolamıyor artık çocuklar.
Dünya’da ilk kez çocuklara armağan edilen bir bayram 23 Nisan!
Dünyanın bütün çiçekleri, yani çocukları bugünde bir araya geliyorlardı.
23 Nisan sadece bizim değil, dünyamızın da çocuk bayramıydı.
23 Nisan sabahları erkenden kalkardık bir zamanlar!
İçimiz içimize sığmazdı.
23 öncesinde öğretmenlerimiz her birimize ayrı ayrı görevler verirdi.
O bayramı her birimiz dolu dolu yaşardık.
Kimimiz şiir okurdu.
Kimimiz oyunlar, rontlar oynardı.
Kimimiz, resmi geçitlerde değişik kıyafetlerle çıkardık şehrimizin ilçemizin karşısına…
Çocukça bir gündü, hoştu, çocuklar gibi şen olmak derlerdi ya işte tamda öyle zamanlardı.
Adı üstünde bayramdı ve yalnızca çocuklara aitti!
Bayramlar sevinç günleri, coşku günleri, heyecanların birbirine karıştığı, yüzlere yansıdığı o tarifi imkansız duygu sağanağı.
Hele ki çocuksanız!
Çocuklara ait olan bayram, oldukça ağır geçen Pandemi şartlarında elbette tedbirler arasında yaşanmalı ve kutlanmalı.
Çünkü o çocuklar bizim geleceğimiz.
Ancak çocuk bayramı da çocuklara has, çocuklara özgü ve mutlaka onlar için coşkuyla kutlanmalı.
*****
23 Nisan’a büyüklerin penceresinden çocuk gözüyle bakmak mümkün değil.
Çünkü, onlar gibi bakabilmek için, çocuk olmalı!
Biz çocukken diyorsanız, sizin-bizim çocukluk dönemininiz geçeli çok oldu!
Sizin-bizim çocukluğumuz, onlarca yıl öncesinde kaldı. Şöyle 50-60 yıl kadar öncesinde üstelik !
Bayram demiştik!
23 Nisan yıllardan beri mahzun bir bayram!
Neredeyse içini çeke çeke ağlayacak! Belki de ağlıyor da biz görmüyoruz, görmek istemiyoruz!
Çocukların gözlerinde domur domur yaş misali!
Bayram çocuk bayramı, çocuklara ait bir zenginlik, apayrı bir güzellik.
Bu güzellikten çocukları mahrum etmek, mahrum bırakmak hakkına sahip değiliz.
*****
Hatırlarsanız 23 Nisanlarda makamlara çocuklarımızı oturtma seremonilerimiz vardı.
Cılkını çıkarmıştık.
Bendeniz gibi uzun yıllar İlçe Milli Eğitim Müdürlüğü yapmış biri için hayatımın en sıkıntılı günleriydi o günler.
Sıkıntıyı en çok Mülki Amirlerden çektim diyebilirim. Sembolik olarak Mülki Amirin koltuğuna oturacak çocuklarımız için denirdi ki, bana lüzumsuz sorular sormasın, yarım saatten fazla oturmasın, düzgün konuşan bir çocuk olsun!
Daha neler neler! Sonra’da bitmedi mi programınız, aldırın şu çocuğu burdan!
Çocuklarımızın sevinmesine 365 gün de en fazla yarım saat bile katlanamayan mülki amirler!
İnanın çok azı tolerans göstermişti.
Çocuklar en fazla on -on beş dakika Vali, Kaymakam oluyorlardı, Belediye Başkanı oluyorlardı. Daire Müdürü oluyorlardı. Ve o hatırayı hiç unutmuyorlardı.
Belediye Başkanları dahil, hiçbir dairede en küçük bir problem yaşamadım. Mülki Amirlerimiz hariç.
O gün en fazla yarım saatliğine de olsa , makamlarını devretmek tuhaf gelmişti. Belki de çocuk gözüyle bakmak gibi bir düşünceleri olmamıştı!
*****
Biz eğitimcilerin gözünde, 23 Nisan çocuklara değer vermenin, neredeyse bir ay öncesinden çocuklarımızı o güne motive etmenin, hazırlamanın, o ruhu onlara aşılamanın ve vermenin heyecanı bambaşkaydı.
23 Nisanlarda öğretmenlerim tarafından şiir okumaya seçilen öğrencilerden biriydim. O heyecanı nasıl unutabilirim ki…
23 Nisan okulun bayrağını ve flamasını taşıyan, trampet takımında olan arkadaşlarımız o bayramı hiç unutmadılar.
Sınıflarımızı balonlarla, krapon kağıtlarıyla ve bayraklarla süslediğimiz o günler hâlâ gözlerimizin önünde.
İnanın, 23 Nisan’ın yaşaması ve yaşatılması büyüklere değil, doğrudan çocuklara sorulmalı.
Neşe dolamadığımız, neşeli olamadığımız bu yüzden.
İlkokul öğrencilerinin stadyum gösterileri uzun zamandan beri yok! O heyecan, o coşku kayıp!
Onun yerine kapalı spor salonlarında,
Alışveriş merkezlerinde,
Parklarda yapılan bir dizi şenlikler var!
Palyaçolar, oyunlar kültürümüzü pekte yansıtmayan uygulamalar 23 Nisan’ın ruhunu yansıtmıyor!
Cumhuriyetimizin yüzüncü yılına sadece iki yıl kaldı.
Bu son iki yılda, çocuklarımızın bayramı onlara geri verilmeli…
O coşku, o heyecan tekrar yaşanabilmeli…
*****
Biz çocuklarımıza çok daha güzel oyunlar, programlar hazırladık denilebilir. Program başka, bayram başka, bayramın ruhu başka. Bayramı dolu dolu yaşamak daha bir başka.
Bayram bayram gibi yaşanmazsa, bayram olmaktan çıkar, hele ki çocuklar için.
Dünya’da çocuklar için Mustafa Kemal Atatürk tarafından Türk çocuklarına armağan edilen tek bayram olan 23 Nisan, bütün özellikleriyle, çocuklarımıza geri iade edilmeli diye düşünüyorum.
Biz çocuklarımızı bütün çocukların sevinçle bir araya geldiği bir bayramdan mahrum bırakıyoruz.
Bu kutlanılan bayram değil mi, diyenler olabilir.
23 Nisan nasıl bir bayramdı bilir misiniz?
Dünyanın bayram yüzü görmemiş, adını dahi duymamış çocuklarının da bayramıydı!
Hiç bayramları olmamıştı o çocukların! Çocuk bayramı diye bir hayalleri bile yoktu!
23 Nisan çocuk bayramı olarak, hepsini Türkiye’ye getirmeye ve buluşturmaya vesile olan bir bayramdı.
Bu bayram, çocuklarımızı dünyanın çocuklarıyla kucaklaştırıyordu.
23 Nisan geri gelmeli...Geri dönmeli…Çocuklarla buluşmalı!
*****
Mustafa Kemal Atatürk, bundan 99 yıl önce, 1922'de Bursa'da çocuklara şöyle seslenmişti;
"Küçük hanımlar, küçük beyler!
Sizler, hepiniz geleceğin bir gülü, yıldızı ve ikbal ışığısınız.
Memleketi asıl ışığa boğacak olan sizsiniz.
Kendinizin ne kadar önemli, değerli olduğunuzu düşünerek ona göre çalışınız.
Sizlerden çok şey bekliyoruz."
23 Nisan Çocuk Bayramı olarak 1935 yılında kabul edilmişti. Çocukların makamlara sembolik olarak oturma seremonisini ise 1933 yılında yine Atatürk başlatmıştı.
23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramınız kutlu olsun çocuklar.
Neşe dolacağınız, sevinçle ve coşkuyla buluşacağınız 23 Nisanlara inşallah!