Geçenlerde “Pancar Şekeri, Nişasta Bazlı Şekerler ve Kota Gerçeği” başlıklı bir makalem gazetemizde tam sayfa olarak yayınlandı. Buna değişik kesimlerden destek ve tenkitler aldım. Buraya kadar normal ancak tenkit aldığım kesimin söyleşimi okumadan veya konuyu tam hazmetmeden şahsıma haksız ve mesnetsiz tepki göstermelerini ilginçti.
Bu tenkitler yazılı ve sözlü olarak devam ediyor. Ne yazık ki şeker şirketlerinde çalışıp şekeri bilmeyen; çiftçiden pancar alıp kota, üretim, tüketim nedir haberi olmayan, pancarı üretip de karlılığı bilmeyen yahut da şeker satıp dünya şeker politikalarından haberi olmayan acınasıcalar bendenizi neredeyse hain, satılmış adam, NBŞ fabrikalarının sözcüsü ilan etme durumuna geldiler.
Geçenlerde bir ziraat mühendisi eski bir öğrencim, meslektaşım Konya da bulunan şeker fabrikalarından birinde bir yakınını ziyarete gidiyor. Orada yukarıdaki başlıklı makalemle ilgili olarak bir grup çalışan dayanaksız yorum yapıyor ve “şeker pancarı üretimine karşı olduğum düşüncesiyle” şahsıma, doğrusu bilime ve tarafsızlığa saldırıyorlar.
Öğrencimiz de “siz hocanın makalesini okudunuz mu, benim bildiğim hocam tarafsız, bilimsel bir yapmıştır” diye görüş ifade ettikten sonra da bu grup söyleşiyi okumadıklarını ifade ederek, “Hoca, pancar şekerine karşı nişasta bazlı şekerler savunuyormuş da o yüzden tepki gösteriyoruz” diyorlar.
Bir grubun veya insanın karşı düşüncesi çok mühim değil. Dedi ki, demiş kilerle harcayacak zamanım ve enerjim yok. Ancak keşke düşüncelerimi ve yorumlarımı bir okusalar da ona göre karşı yorum yapsalardı mele yoktu. Beni kaygılandıran duyarsızlığı ve acımasızlığı. Her taraf fitne kaynıyor. Doğru da söylense, çıkarına olmayan düşünceyi fitneciler acımasızca yargılıyor.
Bu gidiş referandum süreciyle de ilgili olsa gerek. Fitneciler boş durmayacaklar. Şimdiden bilmek gerekir ki, fitneciler için sıkı tedbirler alınmalıdır. Bu tedbirler sadece resmi otorite nezdinde değil tüm sağ duyu vatandaşlar ortak zemininde de alınmalıdır.
Bir örnek daha. Ülkemin durumu hakkında ilk tartıştığım birisi yeminle: “Konya da her yıl tüm kaldırımların değiştirildiğini” söylüyor. “Bazı yerler için doğru olabilir ama 15 senedir aynı sokakta oturuyorum, sokağın bir taşı bile yenilenmedi” dediğimde, şiddetle “yalan olduğunu beni tanımadan iktidardan nemalandığım için böyle söylediğimi” itiraz edebiliyor. Bunun kul hakkına girer ikazıma da “onlar kul ise ben değilim” diyebiliyor.
“Devlette fitne, işte fitne, eş de fitne, aş da fitne”
Bu iş böyle nasıl gidecek, bre ahmak, bre ib.e”, diyor bunlara bir dostum.
Konunun özü şudur ki, (dünyevi, uhrevi) düşüncesi, fikri, zikri, işi, yolu ne olursa olsun; bu beldeyi beraber kan dökerek, destanlar yazarak yurt edindikse, yine bu duygularla tek Vatanda, Devletimizin bekası sağlanmalıdır ve sağlanacaktır da. Ana konuyu bitirelim.
Pancar şekeri-Nişasta Bazlı Şekerler karşılaştırmasında aslolan şeker pancarı- mısır üretiminin karşılaştırılması ile pancar kotalarının ele alınmasıdır. Öyle veya böyle, ülkemde pancar şekeri üretimi konusunda bir sıkıntı yoktur ve ihtiyaç adar sakkaroz şekeri üretimi yapılmaktadır ve yapılmalıdır da.
Mısır şekerleri üretimi ve kullanılması konusunda tercihler ise teknik ve ekonomik verilere dayanır. Ürün tercihini belirleyen Devlet politikaları ve çiftçi çıkarlarıdır. Diğer bir etken de ülke kaynaklarının (su-toprak) yeterliliğidir. Devlete düşen politika belirlerken şeker pancar ile mısır arasındaki üretim tekniği ve ihtiyaçlar göz önüne alınmalıdır. Kısaca tercih yerli üretimden yana, teknik ve ekonomik zorunluluklara ve imkanlara bağlı olarak Türk çiftçisinin ürettiğinin kullanıma sunulmasıdır.
Sevgili dostlar, sabırlı, analitik, dikkatli ve birikimli olmak dileğiyle;
Allah’a emanet, hayra muhatap olunuz, efendim.