Gerek ülkemiz ve gerekse dünyada yaşanan birçok olumsuz olayın neden ve sonuçları İslam’la ilişkilendirilerek İslam’ın insan hayatındaki etkisi ortadan kaldırılmaya çalışılmakta ve bunun için de çeşitli algı yöntemleri kullanılmaktadır.
-İslam coğrafyası veya dünyanın başka bir yerinde yaşanan savaşların, terör olaylarının suçlusu Müslümanlar ve İslam(?)
-Kadına yapılan şiddet gibi daha birçok şiddetin suçlusu Müslümanlar ve İslam(?)
-Teknolojide, sanayide ileri gidilemez suçlusu Müslümanlar ve İslam(?)
-Her türlü sefalet ve cehaletin suçlusu Müslümanlar ve İslam(?)
-Her türlü tembelliğin, sünepeliğin suçlusu Müslümanlar ve İslam(?)
-Her türlü adaletsizliğin, ayrımcılığın suçlusu Müslümanlar ve İslam(?)
Sırala sıralaya bildiğin kadar, saymakla bitmez; af edersiniz adamın bir tarafına bir pislik bulaşsa; karı kocaya, koca karıya kızsa yine suçlu İslam!!!
Üzülerek ifade etmeliyim ki, bu suçlamaları kendilerini Müslüman olarak tanımlayanlar daha fazla yapmaktadır. Zaten, sakatlık da buradadır. Kimse kendini sorgulamaz, kendi kabahatini ortaya koymaz; işin en kolayı kendi dışındakileri suçlamak!
-Yok öyle üç kuruşa beş köfte!
Yaşanan her türlü olumsuzluğun suçlusu kendini Müslüman gören aymazlardır. Ben İslam düşmanlarını suçlamıyorum; çünkü onlar düşmanlıklarını dün yaptılar, bugün yapıyorlar, yarında yapacaklar!
Kısaca, Müslümanlar dinimizin emri gereği merhametli, adil, çalışkan, barışçıl, birleştiricisi, iyilikleri emredici, kötülüklerden sakındırıcı olmak zorundadır.
Müslüman dinini yaymak için farklı metotlarla cihat eder; ancak, anarşi çıkarmaz, adam öldürmez, gasp, soygun yapmaz, başkalarının ırzına, namusuna tasallut olmaz, içki içmez, zina yapmaz, faiz yemez topluma zararlı hiçbir fiilin içinde yer almaz!
Kim her türlü kötülüğü Müslümanlara ve İslam’a mal ediyorsa o kişi; ya gafil, ya ahmak ya da kafirdir!
Ülkemiz ekseninde bazı gerçekleri örneklemeye çalışalım. Mesela, Türkiye Cumhuriyeti Devleti kalkındı da buna İslam mı engel oldu?
T.C. Devleti kuruluşu ile birlikte sadece Saltanatını değil, Hilafeti de kaldırmıştır. Yani, T.C. Devletinin halkı Müslüman olsa da devletin tüm anayasal kurumları laik olup batı referanslı hukuk sistemleriyle idare edilmektedir. T.C. İslam devleti değildir.
T.C. Devleti kalkındıysa da kalkınamadıysa da bunun sebebi İslam değil, kendi yönetim anlayışıdır. Cumhuriyetin ilk dönemlerinde kalkınmaya yönelik kara ve demir yollarının yapılması, fabrikaların açılması gibi birçok önemli işler yapılmıştır. Hatta uçak fabrikası açılarak milli uçağımız üretilmiştir. Yanlış duymadınız uçak ve otomobil fabrikası kurularak üretim yapılmıştır.
Nuri DEMİRAĞ adlı bir Anadolu evladı T.C. Devlet Demir yollarının 1250 km inşaatını yapmıştır. Dönemin en önemli iş adamıdır. Kendisinden uçak satın almak için başlatılan bir bağış kampanyasına katılması istendiğinde, “Benden bu millet için bir șey istiyorsanız en mükemmelini istemelisiniz. Mademki bir millet tayyaresiz yaşayamaz, öyleyse bu yaşama vasıtasını başkalarının lütfundan beklememeliyiz. Ben bu uçakların fabrikasını yapmaya talibim.” sözleriyle 936 yılında tek motorlu daha sonra çift motorlu yolcu uçağını üretir. 1941'de tamamen Türk yapımı ilk uçağı İstanbul'dan Divriği'ye uçurur. Türk Hava Kurumu uçak siparişi alır. Her şey iyi giderken beklenmeyen olumsuzluklar meydana gelir.
THK'nın siparişi olan ve son olarak İstanbul'dan Eskişehir'e uçan uçakların teslimi için Eskişehir'de bir kez daha test uçuşu yapılması talep edilir. Uçak üretimin en önemli aktörlerinden Mühendis Selahattin Reşit Alan, 1938’de Nu.D-36 uçağıyla iniş yaparken pistte açılan bir hendeğe düşerek kaza yapar ve vefat eder. Bu kazadan sonra THK siparişini iptal eder. Nuri Demirağ, mahkemeye verdiği THK ile yıllar süren bir mahkeme sürecine girer ve mahkemeyi kazanır. Yaptığı uçaklar THK tarafından alınmadığı gibi uçaklarının yurt dışına satılamaması için bir de kanun çıkartılır. İspanya, İran ve Irak'tan alınan siparişler engellenerek uçaklar elde kalır. Bu yüzden uçakları satılamayan fabrika 1950’li yıllarda kapanmak zorunda kalır.
Kendi yerli uçak fabrikasının kapanmaması için her türlü yardımı yapması gereken devletin yetkilileri yardım yapmadığı gibi kapanması için ne gerekiyorsa onu yapıyorlar.
-Şimdi bu fabrikaların kapanmasının suçlusu Müslümanlar ve İSLAM mı?
İslam dini insanların hayrına olan her türlü ilmi ve teknolojik gelişime engel olmadığı gibi bilakis teşvik eder. Azıcık geriye dönüp bakabilirsek Müslüman ilim adamlarının insanlığın hayrına büyük hizmetleri olduğunu görebiliriz.
Tam Müslüman olamıyorsak bile her olumsuzluğu İslam’a yüklemeyelim!