NİYET-AKIBET

Ahmet Öztemel

Niyet halisse akıbet halis olurmuş da her zaman öyle olmuyor. Dostu düşmanı tanımak, tedbir almak da gerekiyor.

Niyet halisti ama eşkıyaya güven olmayacağı göz ardı edilince akıbet halis olmadı; buyurun çözüm süreci.

Niyet halisti ama komşular kuzu postuna bürünmüş kurt olunca akıbet halis olmadı; işte komşularla sıfır sorun politikası.

Niyetin halisliğinden zaten emin değilim ama “dağda mı ovada mı olsunlar?” konusunda yönetimde olsun denilenlerin beyni dağda olunca akıbet elbette halis olmadı.

“Dünya beşten büyük” sözü ne kadar da doğru ama dünya beşin umurunda olmayınca sonuç alınmadı.

“Körfez Savaşı sırasında Dahran’da çok iyi Türkçe bilen Amerikalı bir Albayla Yarbayın odasına alındım, ABD Karargah binasında. Albay eliyle Kuzey Irak’ı gösterdi: “Burada savaş bitecek, geri çekileceğiz. Saddam’a da o yöreyi yasaklayacağız. Saddam’ın bıraktığı silahlarla hava alanlarını Kürtlere bırakacağız. Orada bir Kürt devleti kurulacak. SİZDEN DE TOPRAK İSTEYECEKLER. YA VERECEKSİNİZ BARIŞ OLACAK YA DA VERMEYECEKSİNİZ SAVAŞ ÇIKACAK!” (Güneri Cıvaoğlu yazısından alıntı A.Ö)

Niyet zaten halis değilken bugünlerin tedbirini o günlerden alamazsanız akıbet elbette halis olmaz.

Bin tane neden sayılabilir bugünler için. Hz. Mevlana’nın deyişiyle “dün dünde kaldı cancağzım, bugün yeni şeyler söylemek lazım” ama bizde malum çevrelerin söyledikleri “ayının kırk türküsü var, hepsi de ahlat üzerine” misali hep aynı nakarat olunca…

Demokrasi, insan hakları elbette güzel, elbette hepimize gerek de ya masum insanları katletmekten çekinmeyen gözü dönmüş eli kanlı hainlere de gerek mi? Peki ya masum insanların en haklı yaşam haklarını kim savunacak?

Gün kişisel ihtiraslardan, beklentilerden vazgeçme günüdür. Gün birlik-beraberlik günüdür. Gün hani bir ara söyleyip içimizi kanatmışlardılar ya; hainleri tükürükle boğacak kadar büyük bir millet olduğumuzu haykırma günüdür.

Çanakkale Zaferini kutlayıp, şehitlerimizi- gazilerimizi rahmet ve minnetle anacağımız bugünlerde adi eylemlerle kaybettiklerimize ağlıyoruz insanlığını yitirmiş hainlerin hiçbir şey kazanamayacaklarını bilsek de.

 İstiklâl Marşı’mızın TBMM’de kabul ayında (12 Mart 1921) rahmetli Mehmet Akif Ersoy’u “Allah bir daha bu memleketin, bu milletin istiklâlini tehlikeye düşürmesin! Bir daha onu istiklâl Marşı yazmaya mecbur etmesin” duasıyla anıyorum. Allah milletimizin yardımcısı olsun.

İlk yorum yazan siz olun
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,çok uzun ve ilgili içerikle alakasız,
Türkçe karakter kullanılmayan yorumlar onaylanmamaktadır.