Normalleşmenin konuşulduğu ve bugünden sonra çok daha fazla konuşulacağı ve gündemde olacağı günlerdeyiz.
İnsanımız bunaldı, sıkıldı, gerildi amma, bu gerginlik ekonominin gerildiği kadar değil
Ekonomi tahminler ötesinde gergin!
Sadece bizde değil,
Korona karşısında zor günler geçiren İspanya gibi,
İtalya gibi ,Amerika gibi,
Ülkelerde de bu gerginlik sürüyor.
İki aya yakın bir süredir esnaf kapalı…
Kepenklerin kapanması,
Ödenemeyen kiralar,
Evine gönderilen çalışanlar, bekliyor.
Beklemek, hele ki, belirsiz bir şekilde beklemek,
Bekleyenler için kolay bir mesele değil!
Bu insanların bakmakla yükümlü olduğu insanlar,
Geçindirdikleri evler,
Ödemek zorunda oldukları faturalar,
Taksitler, kredi kartları ve bu sürecin sonunda ne olacağının getirdiği,
Belirsizlik kördüğüm olmaya doğru adım adım ilerliyor.
Bir ay maaş ve ücret alamadığında aç kalacak,
Çaresiz kalacak milyonlarca insana sahip bir ülkeyiz.
Üstelik bu insanların toplamda yüzde 65-70’i,
Asgari ücret ve onun altında ücretlerle çalışıyorsa.
Bu bizim gerçeğimiz.
En iyimser bir tahminle Haziran başında,
Esnaflarımıza, işyerlerimize açılma imkanı tanıyacağız!
İşine ara verenlerden kaç tanesi geri dönecek bilmiyoruz!
Hali hazırda işsizlik ödeneklerine başvurduğu halde alamadıklarını söyleyenler var!
GÜVEN İNSAN HAYATININ SİGORTASI!
Ekonomi insanların kimyasını bozdu!
Güven duygusunu yitirmesine sebep oldu!
Böyle durumlarda yapılabilecek en güzel şey güven dolu terapiler.
Güven terapilerinin laftan, “-ecek” ve “acak” söylemlerinden ziyade,
Birçok ülkede olduğu gibi,
İnsanların elini rahatlatacak,
Maddi sıkıntılarını hafifletecek,
İlerisi içinde, endişeye ve karamsarlığa düşürmeyecek adımların atılması.
Güven kavramının,
Başta ekonomik bunalımlar olmak üzere,
İnsan hayatının sigortası olduğu çok öteden beri bilinir.
Bu sigorta patlarsa,
Patlama sinyalleri verirse,
bu sigortayı güçlendirecek bir şeyler yapılmazsa,
Değil patlama, ekonomik kıyamet kopar!
Güven tesis edildiğinde yüzler güler,
İnsanlar rahatlar,
İnsanın rahatlaması demek,
O ülkede her sektörün rahatlaması,
Kendini en kısa zamanda toparlaması demektir.
Çünkü, insanın olmadığı yerde, sektörlerden bahsedemezsiniz!
İNSANLAR RAHATLATILMALI!
İşsizlik rakamları net değil! İşsizlik ödenekleri meselesi konusunda sızlanmalar oldukça fazla.
Normalleşmeye doğru gidilirken en önemli mesele güven!
İnsanlara güven vermek,
İnsanların yanında olduğunu göstermek,
Bunu sadece lafla değil bizzat alınan kararlarlar da ortaya koymak gerekiyor.
Tedbirler noktasında ısrar etmek ne kadar önemliyse, insanların ekonomik olarak rahatlatılması da bu sürecin güven ortamında atlatılmasına sebep olacaktır.
Bu açıdan şeffaflık ve güven çok önemli…
İnsanların en çaresiz ve en bunalımda olduğu bu dönemde rahatlatılması önem arz ediyor.
Mesela, elektrik ve doğalgaz faturaları,
Bütün dünyada petrolün sert düşüşüne rağmen,
Hane halkı bütçesini zorlamaya ve kara kara düşündürmeye devam ediyor.
Evde fazla oturuluyor, evde kalındı ondandır, bundandır, şundandır demek, kıyas faturalarla eski hamam-eski tas faturalar göndermek bu insanları düşünmek olmuyor.
Ekonomiyi yönetenlerin vatandaş lehine görüşmeler yapması, pazarlıklar yapması bekleniyor!
Fırsatçılığın önüne geçilememesi ise, güveni zedeleyen bir başka konu!
EKONOMİK BUHRANLAR KAPIMIZIN ÖNÜNDE BEKLİYOR OLABİLİR!
Sektörleri çalışır hale getiremezsiniz, ekonomiyi ayağa kaldıramazsınız düşüncesinden hareketle, sektörler, normalleşmeye dönüşü dört gözle beklemeye başladılar.
İnsanların güven konusunda kolu-kanadı kırılmışsa,
Yere kapaklanmışsa ve siz onu düştüğü yerden kaldırmak için,
Ona can suyu veremiyorsanız, nefes aldıramıyorsanız
Ekonomik buhranlar kapınızın önünde bekliyor demektir!
Güvenin tesis edilebilmesi için, düşen, dağılan, savrulan,
Umudunu kaybetmek üzere olan insanların yeniden hayata döndürülmesi lazım.
Bugün duyulmayan sızlanmalar, duyurulmayan çığlıklar ve feryatlar,
infilak edecek hallere dönüşmemelidir!
Dünyamız bu türden ekonomik patlamaları ve infilakları tecrübe ederek bugünlere erişti.
Koronanın ne zaman biteceği, ne zaman dünyamızı terk edeceği, ne zaman insanlara zarar vermekten vazgeçeceği belli değil.
Ancak, açmış olduğu tahribatın giderilmesi için el ele verilmesi, bir ve beraber olunması gerekiyor.
NE YAPABİLİRİZ, İNSANIMIZA NASIL YARDIM EDEBİLİRİZ?
İnsanımız en kısa zamanda nasıl ayağa kalkabilir, nasıl aç ve açık kalan insanımız kalmaz,
ekonominin açtığı ağır tahribatın yaralarını nasıl sararabiliriz önceliğimiz olmalı?
Sızlananlar, feryat edenler, bilinmeyen köşelerde ağlayanlar,
Görülmeyen, görülemeyen aç ve muhtaç insanlar, fakir-fukaralar, garip-gurabalar
Siyaset yapan insanların onları bulmasını ve ellerinden tutmasını bekliyor.
Sadece ülkemizde değil, dünya ülkelerinde de başlayan siyasi tartışmalar,
Şunu yaptın, bunu yapmadın, şu tedbiri alman lazımdı, neden almadın kavgaları bütün şiddetiyle sürüyor ve sürdürülüyor.
Ancak bu siyasi atışmaların ülkemizde dahil olmak üzere, diğer ülkelerin ekonomik sıkıntısına bir faydası yok!
İnsanımız ne mi diyor?
“Böyle bir zamanda bu ülke insanının elinden tutmayacaksınız da, ne zaman tutacaksınız? Bitirin artık aranızda ki kavgaları, bir olun da insanımıza uzatın ellerinizi, bu işler bittiğinde, kavganıza bıraktığınız yerden devam edersiniz!”